Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Güzel Sözün Özellikleri

Güzel Sözün Özellikleri

Güzel Sözün
Özellikleri

Konuşma ve yazma kabiliyetini
bize Allah vermiştir (55/Rahmân, 4; 96/Alak, 4). Lisanların çeşit çeşit olması
da yine, Allah'ın kudretini gösteren özelliklerdendir (30/Rûm, 22). Her
peygamber kendi kavminin, içinden çıktığı toplumun konuştuğu dille tebliğ ve
dâvetini yapmıştır (14/İbrâhim, 4). Dinin amaç, dilin araç olmasından dolayı her
müslümanın kendi ana dilini çok iyi bilmesi ve onu çok güzel bir şekilde
kullanması, dinini tanıyabilmesi ve kendi toplumuna tanıtabilmesi açısından da
çok önemlidir. İnsanlar, dilleriyle (kullandıkları kelimelerle) düşünürler,
onunla yaşarlar, onunla inançlarını öğrenir ve ifade ederler, birbirleriyle dil
sayesinde anlaşırlar. Beraber yaşadığımız insanlarla iyi iletişim kurmak ve
sosyal hayatta başarılı olmak için de konuştuğumuz dili iyi bilmek ve düzgün
kullanmak şarttır.
?(İnsanları) Allah'a dâvet
eden, sâlih amel/iyi iş yapan ve ?ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel
sözlü kim vardır? İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir
tavırla önle. O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse,
sanki yakın bir dost olur. Bu (haslete) ancak sabredenler kavuşturulur. Buna,
ancak (hayırdan) büyük pay sahibi olan kimse kavuşturulur.? (41/Fussılet,
33-35) ?Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle dâvet et ve onlarla en
güzel şekilde mücâdele et. Çünkü Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi
bilendir ve O, hidâyete erenleri de en iyi bilendir.? (16/Nahl, 125)
Bu âyetlerden yola çıkarak, güzel sözün muhtevâ/içerik yönüyle özelliklerini
şöyle tespit edebiliriz:
1- Allah'a dâvet,
insanları mutlak doğruya, tevhide, İslâm'ın ana esaslarına çağırmalıyız. Kendi
beşerî doğrularımıza, parti veya cemaatimize, dernek veya vakfımıza değil;
insanları Allah'a ve O'nun dinine, O'nun tartışmasız doğrularına dâvet
etmeliyiz.
2- Sâlih amel, yani
sadece sözle yaptığımız dâvetle yetinmeyip hal dili, beden dilini de kullanmak,
anlattığımızı önce ihlâslı bir şekilde nefsimizde yaşamak ve örnek olmak
gerekmektedir. Unutmamalıyız ki, eteği tutuşan itfaiyeci, kendini kurtarmadan
dışarıdaki yangını söndüremez.
3- ?Ben müslümanlardanım?
demek, yani Allah'a teslimiyet, İslâm prensiplerini tâvizsiz yaşamaya
çalışmak, İslâm kimliğinden başka kimlik ve âidiyetleri öne çıkarmamak,
şahsiyet/kimlik sahibi olmak ve dünyevî çıkar gözetmemek gerekir.
Diğer âyet ve hadislerden yola
çıkarak, güzel sözün diğer temel içerik özelliklerine şunları da ekleyebiliriz:
4- Hayırlı ve Faydalı Şeyler
Konuşmak: ?Kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa, ya hayır (iyi,
güzel, hak, doğru, meşrû söz) söylesin veya konuşmasın, sussun!? (Buhârî,
Tecrid-i Sarih Terc. 12/131, hadis no: 1981; et-Tâc, 5/183; Riyâzu's.Sâlihîn, II/120)
5- Aksi Gerekmediği Müddetçe
Sevindirici, Müjdeleyici Sözler: ?Kolaylaştırın, zorlaştırmayın;
Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.? (Mişkâtu'l Mesâbih, hadis no: 3722)
?Tatlı bir çift söz (muhâtaba verilmiş) bir sadakadır.? (Keşfu'l Hafâ, hadis
no: 1947)
6- Muhâtabın Seviyesine ve
Psikolojik Durumuna Uygun Sözler.
Güzel sözün üslûp yönüyle
özelliklerini yine âyetlerden yola çıkarak şöyle tespit edebiliriz:
1- Kötülüğü en güzel bir
tavırla önlemek: Kötülük, en güzel haslet ne ise onunla önlenmelidir. Meselâ
öfkeye sabır, bilgisizliğe hilm, kötülüğe af ve iyilik ile karşılık
verilmelidir.
2-Düşmanı yakın bir dosta
dönüştürme çabası,
3- Sabırlı ve hayırlı
olmak; Tahammülü engin, hayır yönüyle zengin olmak,
4- Hikmet sahibi
olmak, hikmetli sözlerle Rabbin yoluna çağırmak,
5- Mev'ıza-i hasene (güzel
öğüt) ile hitab etmek, (bu konudaki diğer âyet ve hadislerde emir ve tavsiye
edilen güzel öğüt kurallarına uymak:) tatlı dille, yumuşak üslûpla insanlara,
mesajı sevdirerek, varsa kolaylık yolunu göstererek konuşmak. Müjdeleyici olmaya
çalışmak, nefret ettirmemek, bıktırmamak, alternatif göstererek kötülüğü
değiştirmek, yıkıcı değil yapıcı olmak, muhatabın özel durumunu dikkate alarak,
onun seviye ve psikolojisine göre akla ve duygulara hitab etmek. Uygun yer ve
zamanı gözetmek, Öncelikleri tesbit ederek ana esaslara çağırmak ve tedricî
olmak. Aktüaliteden, eski bilgilerden yola çıkmak, bıktırmaksızın tekrar tekrar
mesajı değişik vesilelerle iletmek, kıssa ve mesellerden, örnek ve temsillerden
yararlanmak gerekir. Gereksiz tartışmalardan, nefis meselesi yapılmasından veya
kişinin onurunu rencide edecek tavırlardan, mahcub etmekten, alay ve
hakaretlerden uzak bir ifade tarzı kullanmak şarttır.
6- En güzel şekilde münakaşa
ve mücâdele etmek. Eğer başka çare yoksa ve mecburen münakaşa ve fikrî
mücâdele etmek zorunda kaldıysak, yine olgun ve onurlu bir mü'mine yakışan
tavırla, en güzel metodlarla münakaşa ve mücadele yapmak gerekecektir.
Karşımızdakinin seviyesine inmek yerine, onun bizim seviyemize çıkmasına gayret
etmek, en güzel yoldur. Bu münakaşa ve münazaralarımızda nasıl bir usûl ve üslûp
takınmamız gerektiğini Kur'an bize öğretmektedir: ?Onlar (münâfıklar),
Allah'ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, kendilerine öğüt
ver ve onlara, kendileri hakkında belîğ/tesirli söz söyle.? (4/Nisâ, 63)
?Allah, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak, zulme/haksızlığa uğrayan
başka. Allah, her şeyi işitendir, bilendir.? (4/Nisâ, 148) ?Onların
Allah'ı bir tarafa bırakarak taptıklarına (putlarına) sövmeyin; sonra, onlar da
bilmeyerek Allah'a söverler.? (6/En'âm, 108).