Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Ashâbın Allah Korkusundan Dolayı Ağlaması

Ashâbın Allah Korkusundan Dolayı Ağlaması

Ashâbın Allah
Korkusundan Dolayı Ağlaması

?Siz bu söze mi hayret
ediyor, gülüyor da ağlamıyorsunuz!? (53/Necm, 59-60) âyetleri nâzil olduğu
zaman Suffe ashâbı, yanakları ıslanıncaya kadar gözyaşı döktüler. Onların
iniltilerine Rasûlullah'ın da ağlaması üzerine diğer ashâb da ağlamaya başladı.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.): ?Allah korkusundan dolayı ağlayan,
cehenneme girmez. Tevbe etmeksizin günahta ısrar eden kimse de cennete girmez.
Eğer siz, günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ mutlaka günah işleyen bir kavim
yaratır, onları affederdi.? buyurdu. (Beyhakî, Terğîb 5/190).
?Bunu yapamazsanız, ki
elbette yapamayacaksınız, kâfirler için hazırlanan ve yakıtı insanlar ve taşlar
olan ateşten korkun!? (2/Bakara, 24) âyetini Rasûlullah okudu ve şöyle dedi:
?Cehennem kızarıncaya kadar bin sene yakıldı. Beyazlanıncaya kadar bin sene
daha yakıldı. Simsiyah oluncaya kadar bin yıl daha yakıldı. O, alevi asla
sönmeyen simsiyah bir ateş oldu.? Bunun üzerine, Rasûlullah (s.a.s.)'ın
önünde bulunan bir zenci, yüksek sesle ağlamaya başladı. Cebrâil (a.s.) inerek:
?Önündeki bu ağlayan kimdir?? diye sordu. Rasûlullah: ?Habeşli bir adamdır?
dedi ve onu övdü. Cebrâil (a.s.) de, Allah Teâlâ'nın şöyle buyurduğunu bildirdi:
?İzzetim, celâlim ve arşımın üstündeki makamım hakkı için, dünyada Benim
korkumdan dolayı ağlayan kulumu, cennette çok güldüreceğim.? (Beyhakî,
Terğîb 5/194).
Ali bin Ebû Tâlib'in torunu
Hasan bin Muhammed'den: Ömer bin Hattab, cuma günü hutbede: Güneş yuvarlanıp
devrildiği, yıldızlar döküldüğü, dağlar yerinden oynayıp yürüdüğü, develer
salıverildiği, vahşi hayvanlar toplandığı, denizler kabardığı, Ruhlar
(bedenlerle) birleştiği, diri diri gömülen kıza ?hangi suç yüzünden öldürüldün?'
diye sorulduğu, defterler açıldığı, gökyüzünün perdesi kalktığı, cehennem
alevlendiği ve cennet yaklaştırıldığı zaman, herkes ne hazırlamışsa onu
bilecek.? (81/Tekvîr, 1-14) âyetine kadar okudu, hüngür hüngür ağlamaktan
ilerisine devam edemedi.
Yine Hz. Ömer, ?Rabbinin
azabı mutlaka gerçekleşecek, ona mâni olacak hiçbir şey yoktur.? (52/Tûr,
7-8) âyetlerini okuyunca onların tesirinden rahatsızlandı ve yirmi gün yatakta
yattı. Hz. Ömer, Kur'an okuduğunda, bazen boğazı tıkanır, yere düşünceye kadar
ağlardı. Sonra da evine kapanırdı. (Hılye, 1/51)
Osman bin Affan (r.a.), bir
kabrin başında durduğu zaman gözyaşları sakallarını ıslatıncaya kadar ağlardı. (Tirmizî,
Terğîb 5/322; Hılye, 1/61)
Abdullah bin Ömer, Mutaffifîn
sûresini okudu: ?İnsanlar, hesaba çekilmeleri için, âlemlerin Rabbinin
huzurunda durdukları zaman...? (83/Mutaffifîn, 6) âyetine gelince düştü,
ağlamaktan gerisini okuyamadı (Müsned, Ahmed bin Hanbel, Sıfatu's-Safve, 1/254)
İbn Ömer (r.a.), Bakara
sûresinin şu iki âyetini her okuduğunda ağlardı: ?İçinizdekini açıklasanız
da, gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar,
dilediğine azab eder, Allah her şeye kaadirdir.? (2/Bakara, 284)

Hz. Ömer bin Hattab'a, Kadisiye
Savaşında alınan ganimetler getirildi. Hz. Ömer, ağlayarak ganimetleri elleriyle
karıştırıyordu. Yanında bulunan Abdurrahman bin Avf: ?Yâ emîra'l-Mü'minîn, bugün
sevinilecek ve neşeli olunacak bir gün, sen niçin ağlıyorsun?? diye sordu. Hz.
Ömer: ?Evet haklısın, fakat böyle büyük servete kavuşan toplumların arasına kin
ve düşmanlık girer? diye cevap verdi. Sonra şöyle duâ etti: ?Allah'ım, bu malın,
Ömer'i denemek için bir fitne ve tuzak olmasından Sana sığınırım.? Daha sonra şu
âyeti okudu: Onlar, verdiğimiz mallarla, evlâtlarla, kendilerine yardım edip
iyiliklerine koştuğumuzu mu sanıyorlar? (Hayır) onlar farkında değiller.?
(23/Mü'minûn, 55-56) (Beyhakî, 6/358; Kenzu'l-Ummâl, 2/146)
Abdurrahman bin Avf oruçluydu.
Yemek getirdiler. Yemeği görünce şöyle dedi: ?Benden daha hayırlı olan Mus'ab
bin Umeyr şehid olduğunda kefen olarak bir küçük aba/örtüye sarıldı. Başı
örtülünce ayakları, ayakları örtülünce de başı açıkta kalıyordu. Benden daha
hayırlı olan Hamza da şehid olduğunda böyle olmuştu. Daha sonra servetimiz
alabildiğine çoğaldı. İyiliklerimizin karşılığını bu dünyada almaktan ve âhirete
bir şey kalmamasından korkarım? dedi ve ağlamaktan yemek yiyemedi. (Buhârî;
Hılye, 1/110)