Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Hamd?İman İlişkisi

Hamd



Hamd?İman
İlişkisi

Allah Teâlâ, insanlara devamlı
yardımını bahşeder, rahmet ve keremini bol bol ihsan buyurur. Bu, O'nun lutuf ve
kereminin sonsuzluğundandır. Hamdi yalnız Allah'a has kılmak, O'nun ulûhiyetini
idrak ederek, O'ndan başka hiçbir ilâh bulunmadığını kabul edip inanmaktır.
Varlıklar âlemine olan mutlak hâkimiyetini kabul etmek, her şeyin en sonunda
Allah'a varacağını idrâk etmektir. İbâdet ve itaatle Allah'a yönelmek, aynı
zamanda Allah'a hamdetmektir.
Hamd, Allah'ı hakkıyla tanımak
ve O'na tâzimdir. O yüzden imanla, tevhidle yakından ilgilidir. Bu sebepten olsa
gerektir ki, hamd ve şükrün zıddı nankörlüktür. Nankörlük, nimeti ve nimet
vereni örtüp görmezlikten gelmek, inkâr etmek demektir. ?Nankör? kelimesi
Kur'an'da ?küfür? kelimesiyle aynı kökten gelen ve benzer anlamı paylaşan
sözcükle karşılanır. Dolayısıyla hamd, imandır; nankörlük de küfür.
Hamd imanın bir gereğidir.
Gerçek anlamda hamd, iman, ilim ve sâlih amelle yapılandır. İnsan, diliyle
söylediği hamdi ve onun gerçek anlamını, kalbiyle de tasdik edince, bu hamd,
imanının kuvvetlenmesini sağlar. Hamdi sadece Allah'a tahsis etmek, insanın
O'nun emir ve yasakları doğrultusunda yaşamasını sağlar. Allah'a hamd, Allah'ın
rahmetinin ve nimetlerinin genişliğine imanı da ifade eder. Bütün bunlar
gösteriyor ki, hamd ile iman arasında kopmaz bir bağ vardır.
Allah'ın her türlü nimetini
bolca tadan günümüz insanının çoğunluğu, O'na bolca hamdetmesi gerekirken;
aksine Allah'a şirk koşacak derecede sapıklık veya isyan içindedir. Bunun en
başta gelen sebebi de, Kur'an'ın getirdiği gerçeklerin ve bildirdiği hikmetlerin
akıllara ve vicdanlara ilham kaynağı olamayışıdır. Kur'an'ın ilâhî hükümlerine
teslim olan akıllar, hakikati anlar. O'nun eşsiz hikmetinin sesine kulak veren
vicdanlar ancak doğruyu bulurlar ve gerçeği görürler.[1]
Hamde lâyık olan hiç şüphesiz
yalnız yüce Allah'tır. Hiçbir insan Allah'a hamdetmese bile, O, kendisini her
saniye tesbih ve senâ etmekte olan bu kâinatta, haliyle hamdedilmekte ve bütün
mahlûkatın lisanıyla övülmektedir. Âhirette de hamd Allah'a mahsustur.






[1]
Y. Çiçek, F. Yıldız, a.g.e. s. 40.