Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Muhâcirlere Mâlî Ödeme Yükümlülüğü

Muhâcirlere Mâlî Ödeme Yükümlülüğü

Muhâcirlere Mâlî Ödeme Yükümlülüğü:

Kur'an, hicret edenleri koruma
ve destekleme yükümlülüğü getirir. Onlara kucak açıp yardım ve destek
sağlayanlar ensâr adını alır. Muhâcirlerle ve onlara kucak açıp yardım edenler,
yani ensâr birbirinin dostu, müttefikidir, birbirlerine destek olurlar. Bunlar
gerçek mü'min kimselerdir; bol mağfiret ve cömertçe rızık onlar içindir (8/Enfâl,
74). Her devirdeki hicret edenlere yardım eden her çağdaki ensârın psikolojik
durumu ve imanî fedâkârlığı övgüyle Kur'an'da zikredilir (59/Haşr, 9). Cimrilik,
açgözlülük ve ihtiras, hem bu dünyada ve hem de âhirette mutluluğu elde etmenin
önündeki en önemli engellerdir. Ensâr, işte bu engelleri aşabilen kişilerdir.
İman ettiği halde hicret
etmeyenleri, göç edecekleri vakte kadar koruma yükümlüğü yoktur. Ancak, dinî
inanç ve tercihlerinden ötürü zulüm ve baskı altında olurlar ve bundan kurtulmak
için yardım isterlerse, ittifak ya da içişlerine karışmazlık antlaşması yapılmış
olanlar dışındakilere karşı, onlara yardım eli uzatılır. Antlaşma bulunan
topluluklara karşı, İslâm devletinin ya da cemaatinin, gayrimüslim yönetimlerin
müslüman uyrukları lehinde silahlı yahut kuvvete başvurarak müdâhalesi, mevcut
antlaşmanın öngördüğü yükümlülükleri ihlâli olacağından, kuvvete dayalı bir
çözüme izin yoktur. Bu tür sorunların çözümü, ya iki taraf arasında
yapılabilecek antlaşmalarla, ya da baskı altındaki müslümanların İslâm diyarına
hicret etmesi yoluyla sağlanabilir (bkz. 8/Enfâl, 72).
Muhâcirlere, sevgi ve korumanın
yanında, malî ödemeler de yapmak gerekir:
"İçinizde imkân ve servet
sahibi olanlar, yakınlarına, düşkünlere ve Allah yolunda hicret edenlere
vermemek için yemin etmesinler; affetsinler, geçsinler. Allah'ın sizi
bağışlamasından hoşlanmaz mısınız? Allah, bağışlayan ve merhametli olandır."
(24/Nûr, 22).
Bu âyetin, kızı Hz. Âişe
hakkında ortaya atılan söylentilere katıldığı için, o güne kadar destekleyip
yardımda bulunduğu muhâcirlerden olan yakını Mistah'a bir daha yardımda
bulunmayacağına dair yemin eden Hz. Ebû Bekir'le ilgili olduğu belirtilir.
Âyetin inişi üzerine Hz. Ebû Bekir, Mistah'a yeniden ödeme yapmaya başladı,
bundan asla vazgeçmeyeceğini belirtti. Ancak âyette kullanılan üslûp, mesajın
zamanla ve kişiyle kayıtlı olmadığını gösterir. Bu bakımdan, âyetteki öğreti,
tarihî şartları aşkındır.
Bu gönüllü ödemeler yanında,
devletin de elde ettiği ganîmetlerden, muhâcir yoksullara ödeme yapma
zorunluluğu vardır:
"Allah'ın verdiği bu ganîmet
malları; özellikle yurtlarından ve mallarından edilmiş olan, Allah'tan bir lutuf
ve rızâ dileyen, Allah'ın dinine ve peygamberine yardım eden muhâcir
fakirlerindir. İşte sâdık/doğru olanlar bunlardır." (59/Haşr, 8)[1]



[1]
Vecdi Akyüz, Kur'an'da Siyasî Kavramlar, s.223-224.