Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Hidayete Ulaşma Yolları

Hidayete Ulaşma Yolları


Hidayete Ulaşma Yolları:




Hidayeti veya dâlâleti seçme hürriyeti
insana verilmiştir. Onun elde ettiği ya da başına gelen kötülükler onun kendi
kazancıdır.[1]
Allah (cc) hiç kimseyi ne zorla sapıklığa iter, ne de başkalarına haksızlık
yaparak bazı kimselere hidayet verir.

Insanlar kendi iradelerini ve
akıllarını kullanarak ya ilahí hidayet çağrısına uyarlar, ya da hevalarına veya
şeytana uyarak sapıklık yoluna giderler.

Allah (cc), hidayet yoluna adım atana
hidayet yollarını kolaylıştırır, önündeki engelleri kaldırır. Zaten insana aklın
verilmesi, peygamber ve kitap gönderilmesi, evrendeki sayısız âyetin insanın
önüne serilmesi; hidayet yollarını kolaylaştırmaktır.

Allah'ın hidayet davetine rağmen inat
edip zulme düşenlere, Allah'ın âyetlerine karşı cebbar (zorba), kibirli ve
isyancı olanlara; saadet ve kurtuluş yolu olan hidayet erişmez. Böyleleri kendi
kendilerine yanlış yol gösterenlerdir.

?Allah, zalimler topluluğunu hidayete
erdirmez.? (En'am: 6/54)

?Kim iman ederse, Allah onun kalbini
hidayete yöneltir. Allah her şeyi bilendir.?
(Teğabûn: 64/11)

Artık bundan sonra ?Kim hidayete
ererse kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar...?
(İsra: 17/15)

Allah (cc) insanı yaratıp kendi haline
bırakmamıştır. Onu öncelikli olarak hidayete erebilecek bir yapıda (İslâm
fıtratı) üzerinde yaratmıştır. Onu hidayete davet edici vahy ve elçiler
göndermiştir. Hidayeti bulması için tefekkür ve akıl vermiştir. Gözlerinin önüne
sayısız âyet sermiştir. Daha bir çok hidayete götürüncü sebepleri yaratıp
insanın hizmetine sunmuştur. Bu bağışlar, Allah'ın insanlara bir inayetidir
(tevfiki-özel yardımıdır)

Kul, fıtratında olan hidayeti bulma
kabiliyetini işletirse Allah (cc) bu yolu kendisine açar.

Allah (cc), bütün cansız varlıklara
görevlerini öğrettiği gibi, hayvanlara ne yapacaklarını, nasıl besleneceklerini,
kendilerini nasıl koruyacaklarını ve benzeri özellikleri vermiştir. Allah (cc)
her varlığa kendine ait biçimini verdikten sonra onlara neyi nasıl yapacakları
konusunda yol göstermiştir (hidayet vermiştir)[2]


İnsanlar için her devirde ve her yerde
en açık, en güzel hidayet rehberi Kur'an'dır. Allah (cc) O'nu bütün insanlara
doğru yolu bulmaları, sapıklığa düşmemeleri ve nasıl kulluk yapacaklarını
öğrenmeleri için gönderdi. Şüphesiz Kur'an insanları en doğru yola hidayet eder.[3]
O, hakkı batıldan ayıran ilahí bir kılavuzdur, ilâhí bir ölçüdür. Kur'an'ın
hidayetinden ancak manen kör olanlar yüz çevirir.[4]
Ama Allah'tan hakkıyla korkup sakınanlar (müttakiler) için O, hidayet
kaynağıdır, yol göstericidir.[5]
Çünkü müttakiler hayatlarını yalnızca Allah için yaşarlar.

Allah'ın insanlara peygamber
göndermesi de bir hidayettir.[6]
Onlar, vahyi insanlara ulaştırarak ve onu bizzat kendi hayatlarında uygulayarak,
Allah'a nasıl kulluk edilmesi gerektiğini göstererek hidayete sebep olurlar.

Kur'an'a göre bütün evren ve
içindekiler Allah'ın âyetleridir. Bu âyetler; üzerinde iyice düşünenler için
onlar birer hidayet sebebidir. Nitekim Kur'an, yerde ve göklerde olanlardan
örnekler verip, insanları hidayete davet etmektedir.[7]

Aklını kullananlar ve ibret gözü ile
bakanlar için Allah'ın evi Kâbe bile bir hidayettir.[8]


Peygamberimiz vefatına kadar insanları
hidayete davet etti ve hidayet kaynağı Kur'an'ı ve Kur'an'ın açıklaması olan
Sünnet'i insanlara bıraktı. O'nun vefatından sonra insanları İslâma davet
faaliyeti elbette bu işi bilen mü'minler, özellikle de onların arasından
yetişecek bilginler tarafından yapılacaktır. Müslümanların yapacakları davet
çalışmaları, İslâm'ın güzelliklerinden mahrum kalıp dalâlete düşmüş kimselere
belki hidayet ulaştırabilir. Şüphesiz ne mü'minler ne de onların bilginleri
bizzat hidayet değil, belki hidayete sebep olanlardır, ya da hidayet yoluna
kılavuzluk yapan ve davet edenlerdir. Bir kimsenin bizim elimizle hidayete
gelmesi çok miktardaki dünya malından daha hayırlıdır.[9]


Allah'ın doğru yolu, yani O'nun dini
olan İslâmí hidayete gelemeyenlerin önünde kibir, hevaya uymak, zanna (kesin
olmayan bilgiye) tabi olmak, ataların izinden gitmek, sapıklıkta olan çoğunluğa
uymak, dünya sevgisi, din hakkında acele karar vermek, İslâma karşı olan
düzenler, sapık bilginler ve yöneticiler, makamlara bağlılık ve cahillik gibi
engeller vardır.

Mü'minler şöyle dua ederler:
?Rabbimiz, bizi hidâyete eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından
bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin, Sen.? (Âli
Imran: 3/8)


[10]








[1] Nisa:
4/79.





[2] Tâhâ:
20/50; Nahl: 16/66-69.





[3] İsra:
17/9; Bakara: 2/185; Âli İmran: 3/4.





[4] Tâhâ:
20/124.





[5]
Bakara: 2/2-5.





[6]
Enbiya: 21/73.





[7] Ali
İmran: 3/190-191; Casiye: 45/4-5; Nahl: 16/79, v.d.





[8] Ali
İmran: 3/96.





[9]
Müslim, Fedailü's Sahabe:
34, Hadis no: 2406, 41872. Ebu Davud, İlim: 10, Hadis no: 3661, 3/322.
Buharí, Ashabu'n Nebi: 9, nak. K. Sitte, 11/502.





[10]
Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 273-274.