Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Fesatçılara Verilen Ceza.

Fesatçılara Verilen Ceza

Fesatçılara
Verilen Ceza

"Allah, kimin muslih/düzelten,
kimin de müfsid/bozguncu olduğunu bilir." (2/Bakara, 220) "Allah, fesadı
sevmez." (2/Bakara, 205) Allah, ahdini bozanlara, bağları gözetmeyenlere ve
fesad çıkaranlara lânet eder, yardım ve inayetini keser. (13/Ra'd, 25) Hüsrana
(zarara) uğrayanlar işte onlardır. (2/Bakara, 27)

"İnsanların kendi elleriyle
işledikleri yüzünden karada ve denizde (çölde, kırda ve şehirde) fesat çıkar.
Böylece, onlar yaptıklarının bir kısım karşılığını daha dünya hayatında
görürler." (30/Rûm, 41) Pek çok toplum, fesat çıkarmaları yüzünden dünyevî
bela görmüş ve helak olmuştur. Allah, A'raf suresinde peşpeşe Semud, Medyen ve
Sodom halklarının bozgunculukları dolayısıyla başlarına gelen felaketleri
anlatır. (Bkz. 7/A'râf, 85-94) İsrailoğulları da, yaptıkları fesadların
karşılığını dünyevî felaketler halinde görmüşlerdi. (17/İsrâ, 4-7) Kur'an, fesad-helak
ilişkisi çerçevesinde, geçmişte bozguncuların uğradığı sona dikkat çeker ve
fesadçıların uğradığı sonun incelenmesini ister. Bu incelemeden amaç, bu konu
üzerinde düşünülmesi ve aynı sonuçlarla karşılaşılmaması için davranışların
gözden geçirilmesidir. İnkârcılık yapıp Allah yolundan alıkoyanlara, fesadlarına
karşılık, azap üstüne azap verilir. (16/Nahl, 88)
Yeryüzünü fesada veren veya
fesadı başka türlü izale edilemeyen kimselerin cezaları, öldürülmeye varacak
kadar ağırdır. Bu konudaki ayrıntılar fıkıh kitaplarında uzun uzun
belirtilmiştir. "Allah ve Rasülü'yle savaşanların (örneğin faiz alıp
verenler gibi - 2/Bakara, 279-) ve yeryüzünde fesada koşanların cezası,
öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi
veya o yerden nefyedilmeleri (sürülmeleri, hapsedilmeleri) dir." (5/Mâide,
33) "Allah ve Rasülü'yle savaşanlar" ifadesi ile, başka insanların Allah
inancını sarsmaya ve yıkmaya yönelik bilinçli davranışlarının yanısıra, Allah'ın
koyduğu ve bütün elçilerinin açıkladığı ahlakî ilkelere düşmanca bir muhalefet
edilmesi anlatılmaktadır. "Eli ve ayağını kesmek" deyimi, birinin gücünü yok
etmek olarak da anlaşılabilir. Hem fiziksel, hem de mecazî anlamda kötürüm
hale getirilmeyi gösteriyor olabilir. "min hılaf/çaprazlama" ifadesi de
döneklik/sapkınlık yüzünden biçiminde de karşılanabilir.
Hevâ ve heveslerini ilah edinen
zümreler, yeryüzünde fesadın iktidarını sağlamış ve bunun devamı için kurumlar
kurmuş, kurallar oluşturmuştur. Müslümanlara düşen görev, fitne ve fesat
yeryüzünden kaldırılıncaya, din sadece Allah'ın oluncaya kadar bütün gücüyle
mücahede, mücadele ve mukatele etmektir.

Mahmut Toptaş; Şifâ Tefsiri,
c.1, s.101
Seyyid Kutub, Fi Zılali'l
Kur'an, c. 1, s. 88
Mahmut Toptaş, a.g.e. c. 1,
s.102
Ali Ünal, Kur'an'da Temel
Kavramlar, s. 276
Hak Söz, sayı, 3-4, s. 1-2
Ömer Dumlu, Kur'an-ı Kerim'de
Salâh Meselesi, 10-13
7- Kur'an'ın Temel
Kavramları, 125-126