Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Dördüncüsü İslami Hareket Metodu Merhalelidir.

Dördüncüsü

Dördüncüsü: İslami
Hareket Metodu Merhalelidir.

Rasulullah (s.a.s)'in hayatını okuyanlar İslam
davetinin bir çok merhalelerden geçtiğini çok iyi bilirler. İslamın şirkle olan
mücadelesinde, her merhalede, merhalenin özelliğine uygun olarak hareket
tarzında bazı değişiklikler olmuştur.

A)
Rasulullah (s.a.s) tebliğ vazifesine önce yakın akrabalardan başlamış, sonra
kendi milletine, civar kabilelere, Arap yarımadasına ve nihayet bütün insanlara
yaymıştır.

B)
İlahi davet, risaletin başlangıcında on üç yıl silahsız, dövüşsüz devam
etmiştir. Allah (c.c) yapılan her türlü eziyetlere sabredilmesini tavsiye
etmiştir.

C)
Sonra Allah, Rasulullah (s.a.s)'e hicret izni ve savaş müsadesi verdi.

D)
Daha sonra savaş edenlerle savaşılmasını ve savaştan kaçınanlarla
savaşılmamasını emretti.

E)
Bundan sonra şirki kaldırıp hakimiyet yeryüzünde tamamen Allah'ın oluncaya kadar
bütün müşriklerle savaşmakla emrolundu.

Bu tam cihad emrinden sonra kafirler iki kısma
ayrıldı:

I) Zimmiler:
Bunlar islam devletinin himayesi altında yaşayanlardır.

II) Harp edilenler:
Bunlar küfür diyarının ehli veya dar-ül harp ehli (fıkhi istilaha göre)dir.
İslam devletiyle dar-ül harp arasında devamlı savaş hali vardır. Fakat on yılı
geçmemek şartıyla ateşkes yapılabilir.

Bu merhaleleri ve her merhalenin kendine uygun
bazı hükümleri olduğunu bilen ve bunun üzerinde düşünen bir kimse her merhalenin
kendine uygun hükümlerinin olmasında bir çok hikmetler olduğunu anlayacaktır.

Seyyid Kutub İslami davet ve cahiliyyet
arasındaki ilişkilerle alakalı olarak nazil olan ayetlar hakkında şöyle diyor:

1-İslami
hareket cahiliyyetin içinde yaşadığı hayata sadece bir takım teorilerle karşı
çıkmaz. Devamlı yenilenen ve değişen bu hayata donuk bir takım yöntemlerle karşı
koymaz. Kur'an-ı Kerim'de yeni hükümler, durumlar değiştiği zaman ve bu yeni
durumlara uygun olarak iniyordu. Eski hükümler yeni durumlara uygulanmaz.

Bu, İslam fıkhının hareket fıkhı olduğunu
gösterr.

(Yoldaki İşaretler s:57- Fizilal-il Kur'an cüz:
13 s:20)

2-
İslami hareket merhaleli bir harekettir. Bu merhalelere uygun hareket tarzı
olması gereklidir. Çünkü İslami hareket ciddi bir harekettir. Değişen durumlara
uygun olarak hareket tarzının değişmemesi ciddiyetle bağdaşmaz.

İslam'ın bir takım kendisine mahsus hareket
merhaleleri ve devreleri, her devrenin de istek ve ihtiyaçlarını karşılayan bir
takım vasıta ve yolları vardır. Her merhaleyi bir sonraki merhale takip eder.

İslam, olaylara yalnız teorilerle cevap
vermediği gibi her merhaledeki ihtiyaç ve isteklere de aynı şekilde değişmeyen
kişileşmiş yollarla karşılık vermez.

Cihad konusunda Kur'an'dan deliller göstererek,
bu dinin metodunu anlatmak isteyenler bu özelliklere dikkat etmiyorlar. Bu
sistemin takibettiği merhalelerin tabiatını ve muhtelif nasların her merhale ile
olan ayrı ayrı ilişkilerini bilmiyorlar. Çok kez büyük hatalara düşüp İslam'ın
cihad metodunu yanlış kılıklara sokuyorlar. Delilleri sonsuz kural ve
prensiplerin ihtimali dışında olan şeylere yorumlayarak, Kur'an'ın her delilini
bu dinin en son kaide ve prensipleriymiş gibi kabul ediyorlar."

(Yoldaki İşaretler s:57)

İslam toplumu ile Ehl-i Kitap arasındaki
ilişkilerin kaidelerini anlatan bu son değişikliğin tabiatını kavramak; ancak
Allah'ın nizamı ile cahiliyyet nizamları arasındaki ilişkileri ve hareketli
İslam nizamının tabiatını, onun çeşitli merhalelerini ve daima değişen beşeri
olaylara denk olarak yenilenen araçlarını çok iyi kavramakla mümkün olabilir..."

(Fizilal-il Kur'an c:10 s:170)

"Hareketli İslam düzeni; beşeri olayları, bu
olaylara denk hatta daha üstün bir hareketle, çeşitli merhaleler ve daima
yenilenen araçlarla karşılar... İslam toplumu ile cahiliyyet toplumları
arasındaki ilişkiler hakkında gelen son hükümler, değişen her merhaleye uygun
hükümlerin geldiğini gösterir."

(Fizilal-il Kur'an c: 10 s:175)

"Hareketin planını çizmekle, sayfaların
arasından hükümler vermek arasında çok, hem de pek çok fark vardır... Hareketten
uzak sadece sayfaların arasından dini hükümler veren kişi hareket halindeki
ihtiyaçları göz önünde bulunduramaz ve hesap edemez. Çünkü o harekete katılmamış
ve hareketin zevkine erememiştir... Ama dini hükümleri bizzat harekete
girişerek, öğrenip araştırmaya gelince; İşte o zaman kişi, cahiliyetle merhale
merhale, adım adım ve durak durak karşılaşır ve hükümleri bu karşılaşılan
hareket halindeki durumlara göre tespit eder ve uygular. Ve konulan hükümler
bütünüyle hareket halinde karşılaşılan durumlara cevap verecek mahiyette olur.
Ona cevap vermekle de kalmaz, gelişen hadiselere hakim olur ve o yenilendikçe
hareket tarzı da kendiliğinden yenilenir."

Tevbe suresinde geçen son hükümlerin hepsi de,
İslam toplumunun o anki hayatı ve çevresinde yer alan cahiliyet toplumuna karşı
takınılması gereken tavrı açıklıyordu. Her ikisi için de böyle davranmaktan ve
bu hükümlere baş vurmaktan başka çare yoktu... Ancak; gerek İslam toplumunun,
gerekse çevresindeki cahiliyet toplumunun hayat şartları bunun dışında bir
hareket tarzını gerektirirse o zaman önceki surelerde daha önce gelmiş olan
hükümler tatbik edilir."

(Fizilal-il Kur'an c:11 s:88)

İslam'i harekette, hareketin merhaleli ve
Allah'tan gelen hareket metodunun özelliklerinden biri olduğunu, bu metodun
tarihin belli bir zamanına ait olmadığını aksine kıyamete kadar bundan başka bir
metoda başvurulamayacağını anladıktan sonra şu önemli sonuca varırıız:

İslam toplumunun bir diğer merhaleye geçme
imkanı ve gücü olduğu halde eski merhalesinde kalması caiz değildir.

Başka önemli bir nokta ise; değişik merhaleler
hakkında inen ayetler nasih ve mensuh olmak üzere ayrılmamıştır. Yani diğer
belli mensuh ayetler gibi değildir.

Son merhalenin hükümleri indikten sonra daha
önce geçmiş olan merhalelerin hükümleri alınmayacak demek değildir.

Mesela:

1)
İçki merhaleler halinde haram oldu. Fakat kesin haram olduğuna dair son hüküm
inince bundan önceki ayetler mensuh oldu. Daha önceki ayetlerin hükmü
yürürlükten kalkmış oldu. Artık tekrar o hükme dönemeyiz.

2)
Oruç merhaleler halinde farz oldu. Birinci hüküm "orucun tutabilen isterse oruç
tutsun, isterse fidye versin" şeklinde idi.

Nitekim Allah-u Teala şöyle buyuruyor:

"Oruç tutmaya kadir olanların hergün için bir
yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir. Kim kendi isteğiyle fazladan
iyilik yaparsa, bu, kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız
daha hayırlıdır." (Bakara: 184)
Sonra bu hüküm:

"Sizden kim o aya erişirse, onu oruçla
geçirsin." (Bakara: 185)

ayeti ile mensuh oldu ve son hükme göre
tutabilenlerin oruç tutması gerekir. Gücü yetenler artık fidye veremez.

Mensuh hükümler (hükmü kaldırılmış ayetler)le
hiçbir zaman amel edilmez. Sanki bu ayetler yokmuş gibi kabul edilir.

Ama müslümanların cahiliyyete karşı tavrını
belirleyen ve merhaleler halinde inen ayetler böyle değildir. Fakat, bir
merhaleden bir sonraki merhaleye geçilebilecek seviyede iken aynı noktada
durmamız caiz olmaz. Hangi merhalede bulunulduğunu, diğer merhaleye ne zaman
geçileceğini ve nasıl bir metod takip etmek gerektiğini tespit etmek içtihada
bağlıdır.

"Merhale merhale gelmiş bulunan bu hükümlerin
hepsi Tevbe suresindeki son hükümlerin nuzulünden sonra bir daha hiç tatbik
edilmemek üzere şartlar nasıl olursa olsun neshedilmiş değildir. Zira muhtelif
şartlar altında ve değişik zamanlarda karşılaşılan pratik durumlar ve hareket
stratejisi mutlak bir içtihad yoluyla hangi hükümlerin hangi şartlara ve zemine
uygun düşüceğini belirtir. Hangi zamanda ve hangi zeminde hangi hükmün geçerli
olacağını ve tatbik edilmesi gerektiğini kesin olarak tayin eder. Bunun yanı
sıra İslam toplumunun hedefi teşkil eden en son hükümleri ne zaman tatbik etmesi
gerektiğini hatırdan çıkarmaması gerekir. Nitekim Tevbe suresinin nuzulü
sırasında da durum bu şekilde idi. Bu son hükümlerden sonra gelen İslam
fetihleri devrinde gerek putperestlere, gerekse Ehl-i kitaba karşı uygulanan
metod son hükümlere göreydi."

(Fizilal-il Kur'an c: 10 s:107)

"İslam cemiyeti yeniden bir daha kurulup hareket
geçecek olursa bu cemiyet elbette o zaman bu merhaleli hükümleri tatbik
edecektir. Fakat şunun da her zaman göz önünde bulundurulması gerekir ki, bu
hükümler tamamen merhaleli hükümlerdir. Ve o cemiyetin çalışarak bu merhaleleri
aşması ve son merhaleye ulaşması gerekir. Böylece zikri geçen son hükümleri
tatbik sahasına koysun... Çünkü buradaki hükümler İslam toplumu ile diğer
toplumlar arasındaki ilişkileri bildiren son hükümlerdir."

(Fizilal-il Kur'an c: 11 s:88)

İSLAMIN HAREKET METODU.. Önsöz.
Seyyid Kutub'un Kısaca Hayatı
1) İslam'a Yönelişten Önceki Aşama.
2) İslam'a Genel Olarak Yöneliş Aşaması
3) Sınırları Belli İslam'i Yöneliş Aşaması
Giriş.
İslami Hareket Metodu.
İslami Hakim Kilmak İçin Allah'in Bildirdiği Metodla Hareket Etmek Mutlaka Gereklidir
Allah'tan Gelen Hareket Metodunun Özellikleri
Birincisi İslami Hareket Metodu Pratik Bir Metoddur.
İkincisi İslami Hareket Ciddi Ve Pratiktir.
Üçüncüsü İslami Hareket Metodu Yapıcı Ve Hareketlidir.
Dördüncüsü İslami Hareket Metodu Merhalelidir.
Beşincisi Allah'tan Gelen Hareket Metodu, Davayı Dava Adamından Daha Üstün Tutar.
Altıncısı Allah'tan Gelen Hareket Metodunun Yeryüzünde Belli Bir Hedefi Vardır
Yedincisi Allah'tan Gelen Hareket Metodu Kolaylaştırılmış Bir Metoddur.
Sekizincisi Allah'tan Gelen Hareket Metodu Kadere Ve Tevekküle Inanan Bir Hareket Metodudur.
Allah'tan Gelen Hareket Metodunun Bölümleri
1- İslami Cemaatin Doğuşunun Gerekliliği
2- Doğuşun  Kaçınılmazlığı
3- Yeni Doğan Cemaatin Özellikleri
4) Sağlam Bir Karakter Ve Güzel Bir Ahlaka Sahip Olmak
5) Teşkilatın Sağlam Yapılı Olması
6) Teşkilatın Başında Liderin İlim Ve Basiret Sahibi Güvenilir Bir Müslüman Olması.
7) Bu Cemaatin Fertlerini Sadece Allah Rasulünün Ve Müslüman Liderin Velayetinde Olmaları, Cahili Toplum Ve Bu Toplumun Liderleriyle Herhangi Bir Dostluk Ve Ilişki Içine Girmemeleri...
4- Yol Azığı
5- Yıkma Ve İnşa Etme İçin Gerekli Aletler
A- İslam'ı Açıklamak
B- Hareket
6- Birinci Adım İslami Akideye Davet.
Akide Üzerinde Bu Kadar uzun Süre Durulmasının Ve Bu Süre İçinde Başka Meselelerin ele Alınmasının Sebebleri
7- Bu Yolda İlerlerken Karşılaşılacak Şeyler
a) Sebat
b) Allah'a Ve Rasulüne Itaat Etmek. Zikir Ve Dua Vasıtısıyla Allah'a Yaklaşmak.
c) Münakaşa ve İhtilaftan Uzak Kalmak.
d) Sabretmek
e) Maddi Hazırlık.
f) Sağlam Bir Temel Oluşturmadan, Davayı Geniş Bir Şekilde Yaymaktan Sakınmak Gerekir.
g) Davanın Menfaati Daima Dava Adamının Menfaatinden Önce Gelir.
Müslümanlar'i Tekfir Meselesi
1- Seyyid Kutub Kimleri Tekfir Ediyor?.
2- Seyyid Kutub'un Tekfir Ettiği Ve Lailahe Illallah'a Gereği Gibi Şehadet Etmeyen Kimselerin Özellikleri Nelerdir? 
3- Seyyid Kutub'un Delilleri
Cahil Taplum Ve Dar'ul Harb.