Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Kur'ân-ı Kerim'de İzzet ve Zillet Kavramı

Kur


Kur'ân-ı Kerim'de İzzet ve Zillet Kavramı



İzzet ve türevleri Kur'ân-ı Kerim'de toplam 120
yerde geçer. Bunlardan ?el-Izzetu? 10 yerde, ?Azîz? ismi ise 99 yerde
kullanılır. Zillet ve türevleri ise toplam 24 yerde kullanılır.

?(Verilen nimetlere karşılık, soğan-sarımsak
cinsinden yemekler isteyen İsrâiloğulları) Üzerlerine zillet/alçaklık ve
meskenet/yoksulluk damgası vuruldu. Allah'ın gazabına uğradılar...?
(2/Bakara, 61)

?(O münâfıklara:) ?Allah'tan kork!' denilince,
işlediği günahlar sebebiyle izzet-i nefis (benlik ve gurur) kendisini yakalar
(da, daha çok günah işler). Cezâ ve azap olarak ona Cehennem yetişir. Ne kötü
yataktır o!? (2/Bakara, 206)


?De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım! Sen mülkü
dilediğine verirsin, dilediğinden de onu çeker alırsın, dilediğini aziz eder
yüceltirsin, dilediğini zelil eder alçaltırsın. Hayır Senin elindedir. Muhakkak
ki, Sen her şeye kaadirsin.? (3/Âl-i
İmrân, 26)

?Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah'ın
ipine ve insanların ipine (ahdine, sisteme) sığınanlar başka- onlara (yahûdilere)
zillet (horluk damgası) vurulmuştur. Onlar, Allah'tan bir gazaba uğradılar da
üzerlerine aşağılanma (damgası) vuruldu. Bu, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri
ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri
ve haddi aşmaları dolayısıyladır.?
(3/Âl-i İmrân, 112)

?Andolsun, sizler güçsüz (ezille) olduğunuz
halde Allah, Bedir'de size yardım etmişti. Öyle ise Allah'tan ittika edip
sakının ki O'na şükretmiş olasınız.?
(3/Âl-i İmrân, 123)

?Mü'minleri bırakıp da kâfirleri velî/dost
edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün
izzet, yalnızca Allah'a âittir.?
(4/Nisâ, 139)

?Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse
(bilsin ki); Allah, sevdiği ve kendisini seven, mü'minlere karşı alçakgönüllü
(şefkatli -ezilleh-), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu (eızzeh) bir toplum
getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın
kınamasından korkmazlar (Hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın,
dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir.?
(5/Mâide, 54)

?Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere
Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir. İşte Biz,
yalan düzüp uyduranları böyle cezalandırırız.?
(7/A'râf, 152)

?İhsân/Güzellik yapan, güzel amel işleyenlere
daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir toz (kara leke) sarar,
ne bir zillet/horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler; orada süresiz
kalacaklardır. Kötülükler kazanıp kötü amel işlemiş olanlar ise; her bir
kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir de zillet kaplayacaktır.
Onları Allah'tan (O'nun azâbından kurtaracak) hiçbir koruyucu yoktur. Onların
yüzleri (kapkara olmuş), sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş
gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır.?
(10/Yûnus, 26-27)

?Onların sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün izzet
(güç ve üstünlük) Allah'ındır. O, (her şeyi) işitendir, bilendir.?
(10/Yûnus, 65)

?(Şuayb:) ?Ey kavmim, size göre benim rahtım/kabilem
Allah'tan daha mı azizdir/şereflidir ki, (aşiretimin hatırı için beni
öldürmüyorsunuz da) onu (Allah'ın emirlerini) arkanıza atılmış (değersiz) bir
şey kabul ediyorsunuz? Şüphesiz ki Rabbim yapmakta olduklarınızı çepeçevre
kuşatıcıdır' dedi.? (11/Hûd, 92)

?Onların (ana-babanın) üzerlerine merhametle
kanat ger ve ?Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirip terbiye
ettilerse, Sen de onlara merhamet et!' diye duâ et.?
(17/İsrâ, 24)

?Çocuk edinmeyen, hâkimiyette ortağı bulunmayan,
aczinden (züllden) ötürü bir velîye de ihtiyacı olmayan Allah'a hamdederim' de
ve O'nun için gereği gibi tekbir getir.?
(17/İsrâ, 111)

?Onlar, kendilerine bir itibar ve kuvvet
(vesîlesi -ızz-) olsun diye Allah'tan başka tanrılar edindiler.?
(19/Meryem, 81)

?Eğer Biz, bundan önce onları helâk etseydik,
muhakkak ki şöyle diyeceklerdi: ?Yâ Rabbi! Bize bir rasûl/elçi gönderseydin de,
şu zillete/aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce âyetlerine tâbî olup uysaydık!?
(20/Tâhâ, 134)

?Bunun üzerine (Firavun'un sihirbazları)
iplerini ve değneklerini attılar ve ?Firavun'un kudreti ve hakkı için (bi-izzet-i
Fir'avn) elbette biz gâlip geleceğiz' dediler.?
(26/Şuarâ, 44)

?Melîke (Saba kraliçesi), ?hükümdarlar bir
memlekete girdilermi, orayı perişan ederler ve halkının azizlerini/ulularını
zelîl/hakîr hâle getirirler. (Herhalde) Onlar da böyle yapacaklardır' dedi.?
(27/Neml, 34)

?(Süleyman şöyle dedi: ?Ey elçi!) Onlara var
(söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla
gelir, onları muhakkak sûrette hor ve hakir halde (ezilleten) oradan çıkarırız.?
(27/Neml, 37)

?Kim izzet (ve şeref) istiyorsa, bilsin ki,
bütün izzet Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da
Allah'a sâlih amel ulaştırır. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar
için şiddetli biz azap vardır. Onların tasarladıkları tuzak boşa çıkıp bozulur.?
(35/Fâtır, 10)

?Bu hayvanları onların emrine âmâde kıldık (zellelnâ
-zelîl kıldık-). Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazını besin olarak
yerler.? (36/Yâsîn, 72)

?Senin izzet (kudret ve şeref) sahibi Rabbin,
onların isnâd etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.?
(37/Sâffât, 180)

?O şanlı Kur'an'a yemin ederim ki, küfredenler,
(iddia ettiklerinin) aksine, bir izzet (gurur) ve tefrika içindedirler.?
(38/Sâd, 2)

?(İblis) Dedi ki: ?Senin izzetin adına (mutlak
kudretine) andolsun ki, ben onların tümünü mutlaka azdırıp kışkırtacağım."
(38/Sâd, 82)

?Ateşe arzolunurlarken onların
zilletten/aşağılıktan başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını
göreceksin. İman edenler de, ?işte asıl ziyana uğrayanlar, kıyâmet günü
kendilerini ve âilelerini ziyana sokanlardır' diyecekler. Kesinlikle bilin ki,
zâlimler, sürekli bir azap içindedirler.?
(42/Şûrâ, 45)

?Hiç şüphesiz Allah'a ve Rasûlü'ne karşı
(onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla)
başkaldıranlar; işte onlar, en çok zillete düşenler arasında olanlardır. Allah
?elbette Ben ve rasullerim/elçilerim gâlip geleceğiz' diye yazmıştır. Şüphesiz
Allah güçlüdür, azizdir/gâliptir.?
(58/Mücâdele, 20-21)

?Onlar (münâfıklar) ?Andolsun, Medine'ye bir
dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan (eazz -en aziz olan-), düşkün ve zayıf
olanı (ezell) elbette oradan sürüp çıkaracaktır' diyorlardı. Halbuki izzet
(güç, onur ve üstünlük) Allah'ın, O'nun Rasûlü'nün ve mü'minlerindir. Fakat
münâfıklar bunu bilmiyorlar.? (63/Münâfıkun,
8)

?Yeryüzünü size boyun eğdiren (zelûl kılan)
O'dur. Şu halde yerin sırtlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyin. Dönüş
ancak O'nadır.? (67/Mülk, 15)


?Gözleri korkudan ve dehşetten düşük bir halde,
kendilerini de zillet sarıp kuşatmıştır. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken
secdeye dâvet edilirlerdi (fakat yine secde etmiyorlardı).?
(68/Kalem, 43)

?O gün onlar, sanki dikili bir şeye koşuyorlar
gibi, gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde
kabirlerinden fırlaya fırlaya çıkarlar. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri
gündür!? (70/Meâric, 44)