Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Semâ ve Semâlar

Semâ ve Semâlar



Semâ ve Semâlar

Kur'an'da göğün ve yerin
yaratılışından, göğün ve yerin daha önce bitişik olduğundan, göğün yarılmasından
ve ardındakini göstereceğinden, göğün açılıp kapılar haline gelmesinden,
görünmez gök kapılarından, genişlemesinden, göktekilerden, göklerin ve yerin
yaratılış hikmetlerinden, göklerin nasıl yükseltildiğinden, gök cisimlerinin
birer yörüngede yüzdüklerinden, göktekilerin ve yerdekilerin Allah'ı tesbih
etmelerinden, gökten yağmur indirenin Allah olduğundan... söz edilmektedir.
Göklerin ve yerin Rabbi Allah'tır. Bu bakımdan, yaratılmış şeyler üzerinde iyice
düşünmenin ve Yaratıcı'yı tesbih etmenin, mü'minlere has bir nitelik olduğundan
söz edilmektedir. Sema da, Allah'ın kâinatta kurduğu ilahî kanunlara, akıllara
hayret verecek olağanüstü bir düzen ve âhenge, dolayısıyla Yaratıcı'nın tek
Allah olduğuna bir delil olarak görülmüştür. Göğün "direksiz" olması (görünmeyen
bir direk, eksen ile yükseltilmesi), yer üzerine düşmemesi veya yığılmaması,
göğün bünyesindeki gezegenlerin zerre kadar düzensizlik yapmamaları; Ay'ın,
Güneşin, yıldızların Allah'ı tesbih etmeleri, O'na secde etmeleri gibi konular
ayetlerde insan idrakine sunulmuştur.
Kur'an, insanların yerdeki ve
semadakilere bakıp akıllarını kullanmalarını, iyice düşünmelerini, anlamaya
çalışmalarını öğütlemektedir. Bunun yanında, yine düşünüp ibret almaya davet
etmek amacıyla bir tehdit de söz konusu edilmektedir. "(Allah,) Semayı da,
izni olmadan yerin üzerine düşmemesi için tutuyor. Doğrusu Allah, insanlara çok
şefkatli, çok merhametlidir." (22/Hacc, 65) "Ve semayı itaat dışına çıkan
her türlü şeytandan korumak için yıldızlarla donattık." (37/Saffat, 6-7)
"Semada olanın (meleklerin -Allah'ın izniyle-)sizi yere batırmayacağından emin
misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır. Yahut semada olanın, üzerinize taş
yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne
demek olduğunu yakında bileceksiniz." (67/Mülk, 16-17)
Allah, semayı yükseltmiş, evren
bulutunu yer ve gök olarak ayırmış ve bir ölçü, bir denge koymuştur.
"Gökleri, gözünüzün göremeyeceği bir direk (eksen ya da aks) ile yükseltmiştir."
(13/Ra'd, 2) Değirmenin mili (ekseni) vardır, bu elle tutulur ve gözle
görünür; ama gök cisimlerinin santrfüj ekseni izafîdir, görünmez. Sonra tavaf
edeceği yörüngeler tayin edilmiştir; bunlar fizik yasaları denilen Allah'ın
evrendeki kanunları, sünnetidir. "Görmediniz mi Allah, yedi semayı birbirine
âhenktar olarak nasıl yaratmış!" (72/Cinn, 15) Hayat, iki zıt kararlı
dengenin (Kur'an terimiyle "hunnes": Merkezcil kuvvet; "künnes":
Merkezkaç kuvvet) ömrüdür. "Kuşkusuz Allah, semaları ve yeri kayıp gitmekten
alıkoymaktadır. Eğer onlar, kayıp giderse, andolsun ki ondan sonra kimse bunları
tutamaz." (35/Fâtır, 41) Ama o gün (kıyamet günü) semanın hızı öyle artar
ki, dağlar yerinden kopup yürür savrulur. (52/Tûr, 9) Gök cisimleri yuvarlak
olduğundan onları kuşatan semalar da yuvarlaktır. Kur'an'da "küre biçimi
vermek, yuvarlamak, küreleştirmek" anlamına gelen "Tekvir" suresinde
yerlerin ve semaların dürülüp bükülmesinden söz edilmektedir.
Kur'an'da yedi yerde yedi kat
semadan bahsedilmiştir. (2/Bakara, 29; 17/İsrâ, 44; 23/Mü'minun, 86; 65/Talak,
12; 67/Mülk, 3; 71/Nuh, 15; 78/Nebe', 12) Yedi kat semadan murat nedir, bunların
mahiyeti nedir? Bunu kesin olarak bilemiyoruz. Bu konu, henüz astronomi ilminin
konuları arasına girmiş değildir. Feza konusunda keşifler için büyük gayretlerin
sarfedildiği çağımızda bile, henüz keşfedilen gerçekler, keşfedilemeyen uzayın
içinde mukayese yapılamayacak kadar küçük yer tutar. Kim bilir, belki yedi kat
gökle ilgili bilimsel gelişmelere insanoğlunun bilgisi ve kıyamete kadar vakti
yetmeyecektir; geleceği de, göklerin konumunu da yaratan bilir. O bize, göklerin
yedi gök olduğunu söylüyor; biz de inanıyoruz. Elmalılı, bu konuda şunları
söyler: Yedi kat sema tabiri, yedi göğün varlığını kesin olarak ifade etmekle
beraber, daha ötesi yok demek değildir, ziyadesini nefyetmez. Bütün yıldızların
tezyin ettiği maddî âlemin hepsi bir semadır. Bu da yedi semanın birincisidir.
Bunun ötesinde daha altı semâ vardır. Bu semalar, birinci sema gibi maddî
semalar değil; manevî semalardır. "Biz dünya semasını yıldız zîneti ile
süsledik." (37/Saffat, 6) ayetiyle Miraç olayı, bu manaya işaret etmektedir.
(1)
Kur'an'da "Biz dünya
semasını yıldız zînetleri ile süsledik." (37/Saffat, 6) buyrulmaktadır. En
yakın gök, yani dünya göğü, binlerce yıldızlarla süslüdür. Bu yıldızlar ise,
güneşten kırk milyon kilometre uzakta olup güneş ile dünya arasındaki mesafeye
sığmayacak kadar da büyüktürler. En yakın göğün gece süsü olarak zikredilen bu
yıldızlar, bu kadar uzakta ise, orta göğün veya uzak göğün yıldızları
nerededir? Orta veya uzak semanın sınırları nereden başlamakta ve nerede
bitmektedir? Bu sonu gelmez sorulara insanoğlu henüz cevap verememektedir. Ama
belki bir gün verebilecektir.
Yüce Allah, yedi sema (7 kat
gök) yaratmıştır. Bunlardan dünya seması (bize en yakın gök) yıldızlarla
donatılmıştır: "Gerçekten en yakın göğü bir zînetle ve yıldızlarla donatıp
süsledik." (37/Saffat, 6). O Centauri ismi verilen dünyaya en yakın yıldızın
ışığı bize 4,3 ışık yılında gelir. Işığın saniyedeki hızı üç yüz bin km.dir. Son
yıllarda yapılan araştırmalara göre dünyaya en uzak yıldızın ışığı da 15 milyar
ışık yılında gelir. Yapılan araştırmalardan alınan neticelere göre, yıldızların
bulunduğu dünya semasının çapı, muhtemelen 15 milyar ışık yılıdır.
Bugün evrenin yaşı, yaklaşık 12
milyar yıl olarak hesaplanmaktadır. Güneş sisteminde, yıldız olmayan dokuz
gezegen (seyyâre) vardır. Başka yıldızlar birer küçük ve daha büyük güneştirler.
Son yıllarda modern astronomi araştırmalarıyla bazı yıldızların gezegenlerinin
olabileceğine dair birtakım ipuçları tespit edilmiştir. Güneş sistemine dahil
gezegenlerin yaşının 3 milyar yıl olduğu tahmin edilmektedir. Arş ve Kürsî hariç
yedi göğün çapı muhtemelen 70-100 milyar ışık yılıdır.
"O (Allah) bunun üzerine iki
günde (dönemde) yedi gök var etti. Yakın göğü de ışıklarla (yıldızlarla)
donattık ve bozulmaktan koruduk." (67/Mülk, 3, 5). Göğün üstünde bunları
çepeçevre kuşatan Kürsî vardır; Kürsî'yi de Arş kuşatmıştır: "...Allah'ın
Kürsî'si gökleri ve yeri kuşatmıştır." (2/Bakara, 255). Bütün bunların
hepsi, içindekilerle birlikte Yüce Allah'ın hükmü, tasarrufu ve idaresi
altındadır.
Peygamber Efendimiz
(s.a.s.)'den gelen bilgilerde belirtildiğine göre, yedi semanın Kürsî içindeki
büyüklüğü, bir kalkanın içine atılmış yedi dirhem (bozuk para) gibidir. Kürsî de
Arş'ın içinde bir çölün ortasına atılmış bir demir halka gibidir. Ebu Zer'in
rivayet ettiği bir hadisinde Peygamberimiz bunların büyüklüğünü bu benzetmelerle
açıklamıştır: "Nefsim yed-i kudretinde bulunan Allah'a andolsun ki, yedi sema
ve yedi arzın Kürsînin yanındaki büyüklüğü, ancak dünyanın bir çölünün ortasına
atılmış bir halka gibidir. Arş'ın Kürsî'ye nisbetle büyüklüğü de, bu halkaya
nisbetle çölün büyüklüğü gibidir." (Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri, İbn
Kesir, c. 3, s. 1007)