Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Bu Kitab'ı Kim Göndermiştir?.

Bu Kitab

Bu Kitab'ı Kim
Göndermiştir?

Şu âyetlere dikkatle göz
atalım:
"Bu Kur'an, Allah'ındır.
O'ndan başkasına nispet edilemez. Ancak o daha önceki inen Kitapları tasdik
edici ve hükümleri açıklayıcı, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir. Bunda hiç
şüphe yoktur." (Yûnus: 10/37)
"Onlar hâlâ Kur'an'ın Allah
kelamı olduğunu ve manasını düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası
tarafından olsaydı muhakkak ki içinde birbirini tutmayan çok söz ve ifâdeler
bulurlardı." (Nisa: 4/82)
"Bu Kur'an, sana, hükmünde
hikmet sahibi olup herşeyi bilen Allah katından veriliyor." (Neml: 27/6)

"Bu Kur'an, Rahman, Rahim
tarafından indirilmedir." (Fussılet: 41/2)
"O, bir şair sözü değildir,
bir kâhin sözü de değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz. O âlemlerin Rabbından
indirilmedir." (Haakka: 69/41-43)
"Eğer o peygamber bazı
sözler uydurup bize isnat etmeye kalkışsaydı, biz onu kuvvetle yakalar ve ondan
intikam alırdık. Sonra da onun kalp damarlarını keserdik. O vakit, sizden hiç
biriniz ona siper de olamazdınız." (Haakka: 69/44-47)
"Kur'an'ı şeytanlar
getirmedi; Kur'an'ı indirmek onlara uygun düşmez; hem de buna güçleri yetmez."
(Şuarâ: 26/210- 211).
Bu Kitab'ın Allah'tan
geldiğinde şüphesi olanlara lâ raybe fih ifâdesini teyid için yukarıdaki
âyetlerle tafsilatlı açıklamalar yapılmaktadır. Kur'an'ın Allah kelamı olmadığı,
olamayacağı yolundaki itirazlar şu noktalarda toplanıyordu: Onun bir şair sözü
olabileceği, Onun bir kâhin sözü olabileceği, Onun bir şeytan ilhamı ve
vesvesesi olabileceği, Peygamberin uydurması olduğu. Yukarıdaki âyetlerde bu
iddialara bir bir cevap verilerek reddedilir. Ve doğru olan ortaya konur. İnanan
inanır; inanmayan inanmaz.
"Bu Kur'an, bir Peygamberin
(Allah'tan) getirdiği sözdür." (Haakka: 69/40).
Rasûlullah (s.a.s.) bir toplum
içinde yaşıyordu. Onlardan biriydi. Ancak ona vahy olunuyordu. O da aldığı vahyi
açıklıyor, insanları buna çağırıyordu. Ona iman edenler, karşı çıkanlar
oluyordu. Rasûl (s.a.s.) bu şekilde toplum içinde 23 yıl yaşadı. Bunun 13 yılını
Mekke'de; 10 yılını Medine'de geçirdi. Kur'an bu süre içerisinde peyderpey nazil
oldu. Onun ölümü ile birlikte Bu Kitap tamamlanmış oldu.
Kur'an'daki âyetlerin olaylarla
iç içe nazil olduğunu bilmemiz bize Kitabın indiği toplum ve çevreden bağımsız
anlaşılmayacağı gerçeğini öğretir. Zira o bir toplum hareketine öncülük etmiş,
yönlendirmiş Kitaptır. Onu masa başı kitabı olarak ele almak yanlış sonuçlara
götürür.
İlâhî vahy insana ve içinde
yaşadığı topluma hitap etmektedir. Onu anlayacak, hayâta geçirecek, toplum
düzeni olarak bir sisteme dönüştürecek insandır. Bu Kitap'ta insanın
düşünce, duygu, irade ve ünsiyet gibi yeteneklerini harekete geçirici âyetler
vardır. Bu yeteneklerini kullanan insan, toplum içinde diğer insanları da
etkileyecek, Şeytanın ilhamına kulak verenlerle Allah'tan gelen vahy ile
mücâdele edecek; canını, malını bu yolda feda edecektir. Böylelikle ilâhî vahye
olan bağlılığını ve imanını ispat etmiş olacaktır. Mücâdele, Allah'ın sözünün
Şeytanın sözüne galebe çaldığı, ilahi vahyin toplumda "ekber" hale geldiği âna
kadar devam edecek, sonra dünyadaki tüm toplumlarda da bu ilahi hedef
gerçekleşinceye kadar sürecektir. İşte Allah'ın kitabı Kur'an, bütün bunları
yapacak insana-topluma hitap etmektedir. İnsan bu mücâdele içinde yetişecek,
olgunlaşacak, kemal noktasına ulaşacaktır.

[1]



[1]
Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 249. Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.