Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Din Günü

Din Günü


Din Günü:




"(Allah), Din gününün mâliki (cezâ gününün,
âhiret hayatının gerçek sahibi)dir."
(1/Fâtiha, 3). "Din günü" kavramı, "gün" anlamına gelen "yevm" kelimesiyle;
"itaat, hesap, cezâ (yapılan işin tam karşılığının verilmesi)" gibi anlamlara
gelen "ed-dîn" kelimesinden oluşur. Din günü: Yapılan işlerin tam karşılığının
verilip görüleceği hesap günü anlamına gelir. Bu tanımda geçen "gün" kelimesi,
bir gün ve gecenin toplamı olan yirmi dört sâat anlamında olmayıp, zaman
bölümlerinden herhangi birini ifade etmektedir. Buradaki "gün"; ay, yıl, asır,
çağ gibi bildiğimiz veya bilmediğimiz herhangi bir zaman birimi olabilir. "Bugün
dünya, yarın âhiret" sözünde olduğu gibi. Kur'an'da geçen ifadelerden yola
çıkılarak âhiretteki bir günün bin veya elli bin sene olduğu anlaşılmaktadır.
"Din" kelimesi ise burada, hesap, cezâ, karşılık anlamlarına gelir.


"Din günü" kavramının ifade ettiği başlıca
anlamlar şunlardır: Hayrın hayır, şerrin de şer olarak görüleceği "Kıyâmet
günü." Yapılan işlerin karşılığının tam olarak verileceği "Cezâ günü."
İnsanların yaptıkları işlerin, Allah tarafından takdir edilip hesabının
görüleceği "Hesap günü."

Din gününden kastedilen, âhirettir, hesap
günüdür. Kur'an'ı, Kur'anî kavramları, öncelikle Kur'an'la tefsir etmek en doğru
yoldur. Din gününün ne olduğunu başka âyetler açıklamaktadır: "Sonra din
gününün ne olduğunu nereden bileceksin? O gün, kimsenin hiç kimseye hiçbir fayda
sağlamayacağı bir gündür. O gün emir yalnız Allah'a aittir." (82/İnfitar,
17-18) Din günü: "Bütün iyi ve kötü işlerin Hak ölçüsünden geçerek son
tahakkukunu bulacağı ve birbirinden tamamen ayrılacağı son zamandır." Gelecekte,
yapılan işlerin tam karşılığının verileceği son gün demektir. Görüldüğü gibi,
Din günü, Kıyâmet gününü ifade etmektedir. Kıyâmet gününün, öldükten sonra
dirilme, durup bekleme, sual, hesap, mîzan, sırat ve cezâ gibi durum ve
mertebeleri vardır. Şu halde Din günü, dinin mâlum olan mühim günü demektir ki,
bundan da âhiret ve Kıyâmet günü anlaşılmaktadır. Bu günde herkes, dünyada
yaptıklarının karşılığını mutlaka görecektir.

Kur'an, üç boyutlu, üç zamanlıdır. İfade ve
mesajı bu üç zaman dilimini kuşatır. Kur'an, coğrafyalar üstü, yani evrensel
olduğu gibi, aynı zamanda çağlar üstüdür, tüm zamanların kitabıdır. Kur'an, hali
ve halimizi anlatırken mâzîyi (geçmişi) hatırlatır. Aynı zamanda insanı geleceğe
hazırlar. İstikbâli gözönüne serer. İstikbâl denilince çoğu kimsenin aklına
gençlikten sonra yaşanan dünyevî dönem gelmektedir. Bu, ileriyi görememektir,
uzun vâdeli değil; küçük düşünmek ve küçülmektir. İstikbâl göklerde değil;
köklerdedir; yani fıtratta ve kaynak Kitap'ta. İnsan, Kur'an'ın mesajından
beslenerek bu üç zamanı yaşarsa zamâne insanı olmaktan çıkar; diri diri yaşar ve
her yaptığı ibâdet değeri kazandığından canlı Kur'an olur. Bu şuurdaki insan,
din günü bilinciyle hesaplı yaşar, büyük mahkemede hesaba çekilmeden kendi
nefsini hesaba çeker.

Bir ömür boyu sürecek maaş karşılığında birkaç
saat çalışma zahmetine kim katlanmaz? Aynen bunun gibi, âhiret hayatıyla
karşılaştırıldığında çok kısa olan şu fâni dünyada, milyar dolarlara
değişilmeyecek şerefli kulluk görevini terketmek akıllılık mıdır? İnsan, çok
aceleci ve unutkan. Allah da çok merhametli, bizi uyarıyor ve bize din gününü
hatırlatıyor. İstikbâl için yatırım yapmalıyız. Orada lâzım olacak azığı buradan
hazırlayıp göndermeliyiz. Din günü şuuru bize bunları kazandırır.