Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Ölüm Korkusu

Ölüm Korkusu



Ölüm Korkusu:


Ölüm korkusu, insanlar arasında
yaygın olan korku çeşitlerindendir. Kur'an, şu ifadesi ile insanların ölüm
korkusuna işaret etmiştir: ?De ki: ?Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, sizi
mutlaka bulacaktır.? (62/Cum'a, 8) Savaşlarda ölüm korkusu, bütün açıklığı
ile ortaya çıkmaktadır. Özellikle bu, savaş alanına gönderilen muhâriplerde daha
belirgindir. Kur'an'da münâfıkların savaştaki ölüm korkusuna temas edilmektedir:
?Kendilerine savaş farz kılınınca, içlerinden bir grup, insanlardan,
Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla korkmaya başladılar. ?Rabbimiz, savaşı
bize niçin yazdın (farz kıldın)? Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir
müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?' dediler. Onlara de ki: ?Dünya
menfaati önemsizdir. Allah'tan korkanlar için âhiret daha hayırlıdır ve size kıl
kadar haksızlık edilmez.? (4/Nisâ, 77)
Allah'a sağlam bir iman, insanı
ölüm korkusundan kurtarır. Çünkü mü'min, kesin olarak ölümün kendisini,
Allah'ın rahmeti sayesinde en güzel nimetlere kavuşacağı sonsuz âhiret

hayatına götüreceğine inanır.
Mü'min ölümden korktuğu takdirde, bu sadece Allah'ın mağfiretinden
nasiplenememek ve rahmetine ulaşamamak endişesinden dolayıdır. Hiç şüphesiz ölüm
korkusu, tevbe etmeden evvel öleceklerinden korkan günahkârlarda fazla
olmaktadır. Realitede ölüm korkusu, sadece tevbe etmeye engel olması
cihetiyledir. Bu yüzden, ölüm korkusunun Allah korkusuyla sağlam bir şekilde
sımsıkı bir bağı bulunmaktadır. Kâfirler, dirilişe de âhirete de
inanmadıklarından, varlıklarını çürüttüğü ve yok ettiği için ölümden korkarlar.
Bazıları da kendilerini nasıl bir meçhule götüreceğini bilmediklerinden dolayı
ölümden korkarlar. Bu gibi kişilerin gidecekleri son yeri bilmemeleri, ölümden
korkma ve endişelenme sebebi olmaktadır.
Ölüm korkusunun doğurduğu
kaygı, endişe ve bunalımlara çözüm arayışı içine giren insanın imdadına gerçek
anlamda yetişecek olan imandır, yeniden dirilmeye ve âhirete inanmaktır. Âhirete
yakînî bir şekilde iman eden kimse için ölüm; korkutucu, ürkütücü ve acı veren
bir olay olmaktan çıkar, zorlukların bitip her türlü güzelliklere, sonsuz
nimetlere açılan bir kapı olur. İnsandaki ölümsüzlük arzusunu doyurup tatmin
edebilecek olan da ancak âhiret inancıdır. Eğer insan için her şey bu hayattan
ibaret olsaydı, bir yandan akıl almaz rûhî eğilim ve arzuları, diğer taraftan
sınırlı güç ve yetenekleri arasında bocalayıp duracaktı. İşte insanın bu duygu
ve ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayacak husus Allah'a ve âhirete imandır.
Allah'a ve âhirete yakînî bir şekilde inanan kimse, Allah'ın azâbından korkar.
Bunu Allah'ın hududuna riâyet ederek yaşantısında gösterir, takvâ yoluna
girer.