Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Millet; Anlam ve Mâhiyeti

Millet

Millet; Anlam ve
Mâhiyeti

Türkçede kavim, kabile veya
belli bir topluluk anlamında kullanılan ?millet? kavramı İslâm kültüründe daha
farklı mânâlara gelmektedir. ?Millet? sözlükte, tutulan ve gidilen yol demektir.
Bu yol eğri de olabilir, doğru da. Bu anlamdan hareketle ?millet' kelimesi ?din
ve şeriat' yerine kullanılmaktadır. Çoğulu, milel'dir. Kur'an'da ve İslâm
kültüründe millet, din anlamında kullanılmıştır.
Esasen din, şeriat ve millet
kelimeleri birbirine yakın mânâda olup, her biri başka yönlerden yaklaşık aynı
anlamı ifade ederler. ?Millet', tıpkı din gibidir ki, Allah'ın kullarına
peygamber diliyle gönderdiği şeriatin özel adı olmuştur. İnsanlar o şeriate
uyarlar ve Allah'a yakınlık kazanmaya çalışırlar. ?Din? ile aralarındaki fark;
millet kavramı, gönderildiği peygamberin adıyla söylenir. ?İbrahim milleti?,
?Mûsâ milleti? gibi. ?Allah'ın dini? denilebilir ama, ?Allah'ın milleti? demek
yanlış olur.
İmam Kurtubî şu açıklamada
bulunur: Millet, din demektir. Yüce Allah'ın kitaplarında ve peygamberlerinin
aracılığıyla kulları için koyduğu şeriatın adıdır. O bakımdan millet ile şeriat
arasında fark yoktur. Din ile millet ve şeriat arasında ise belli bir fark
vardır. Çünkü millet ve şeriat, Allah'ın kullarını yerine getirmeye çağırdığı
şeyin adıdır. Din ise kulların Allah'ın emrine uygun olarak yaptıkları şeye
denir.[1]

"Millet" kelimesinden murâd,
dindir. Çünkü örfen millet sözünden: Allah Teâlâ'nın, Peygamberleri vâsıtasıyla
kullarına meşrû kıldığı şey kastedilir. Ancak, mecâzen bâtıl dinlere de ıtlak
edilerek: "Küfür tek millettir" denilir ve "küfür dinlerinin hepsi bir yoldur"
mânâsı kastedilir. Millet kelimesi örfen hak dine mahsus olduğu için bazı kelâm
ulemâsı, ehl-i sünnetin mezhebini naklederken: "millîler şöyle demiştir..."
ifadesini kullanırlar.[2]

İtikat ve iman yönünden din,
amel ve uygulama bakımından şeriat, sosyal bakımdan, yani sosyal realite
yönünden de millet kavramları kullanılır. İtikat edilen (inanılan) şeyler,
genelde amel edilen (pratikte uygulanan) şeylerdir. Amel edilen ve uygulanan şey
ne ise, üzerinde birlik sağlanan şey de odur. Buna göre ?millet', bir toplumun
etrafında toplandığı ve üzerinde yürüdüğü, kitlenin uyduğu ve bağlı olduğu
ilkeler ve takip ettiği yoldur. Bu yolun hak olanı da, bâtıl olanı da olabilir.
?Millet?, kabile veya kavim
demek değildir. Millet kavramı, daha çok, din etrafında bir araya gelen insanlar
topluluğunu anlatır. Millet, toplumun adı olmaktan çok; toplumun üzerinde
toplandığı inancı ifade etmektedir. ?Ehl-i millet? denildiği zaman, bir millete
uyan kimseler anlatılmış olur ki, bu hiç bir zaman ?nation? anlamındaki kavim,
ırk, kabile, ulus anlamına gelmez. Müslüman millet deyince, Allah'ın dini
İslâm'a inanan ve ona uyan topluluklar akla gelir. Türk kavmi, Arap kavmi, Alman
ulusu demek doğrudur. Ama -İslâm kültürüne ve Kur'an'daki kullanıma göre- Türk
milleti, Fransız milleti... demek doğru değildir. Çünkü millet kelimesi, bir
inancı, o inanç etrafında bir araya gelen topluluğu ifade eder.
Kur'ân-ı Kerim bu kelimeyi,
peygamberlere gönderilen inanç ve başka insanların gittiği yol (din) anlamında
kullanmaktadır.
?Kendini bilmez beyinsizden
başka kim İbrahim milletinden yüz çevirir?!? (2/Bakara, 130)
?İbrahim milleti? şeklindeki
tamlama Kur'an'da sekiz yerde geçmektedir (2/Bakara, 130, 135; 3/Âl-i İmrân,
95; 4/Nisâ, 125; 6/En'âm, 161; 12/Yûsuf, 38; 16/Nahl, 23; 22/Hacc, 78).
Yusuf (a.s.), Allah'a inanmayan
bir topluluğun milletinden yüz çevirdiğini, onların dinlerine tabi olmadığını
söylüyor (12/Yûsuf, 38).
Zâlim ve puta tapan
yöneticilerin dinini terkedip Tevhid dinine inanan ?Kehf ashâbı?, birbirlerine;

?...Çünkü onlar üzerinize
çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya sizi milletlerine (dinlerine) geri
çevirirler; bu durumda ebedî olarak kurtuluş bulamazsınız.? diyorlardı (18/Kehf,
20).
Şu âyet millet kavramının
anlamını daha açık bir şekilde ifade etmektedir:
?Sen onların milletlerine
(dinlerine-inanç sistemlerine) uymadıkça, yahûdi ve hıristiyanlar senden
kesinlikle râzı (hoşnut) olacak değillerdir.? (2/Bakara, 120).
Yahûdi ve hıristiyanlar ne
Peygamberi, ne de O'na inanan müslümanları, kendi inanç sistemlerine, kendi
uydukları yola, yaşama biçimlerine uymadıkça sevmezler. Tarihte olanlar ve
içinde yaşadığımız şartlar bunu açıkça isbat etmektedir.
Hz. Şuayb (a.s.)'i tehdit eden
müşrikler diyorlardı ki; ?Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya
ülkemizden sürüp çıkaracağız, veya mutlaka bizim milletimize (dinimize) geri
döneceksiniz.? Şuayb (a.s.) ise, onların milletine (dinlerine) dönmeyi
Allah'a iftira etmek olarak değerlendiriyor (7/A'râf, 88-89).
Görüldüğü gibi millet
kavramının Türkçedeki ?ulus, kavim' kelimesiyle ilgisi yoktur. ?Millet?
kelimesinin Türkçede ulus, ırk ve toplum anlamında kullanılması kesinlikle ve
büyük bir yanlıştır. Bu kavram, belirli bir dine inananlar topluluğunu
anlatmaktadır. Ümmet ise, belli bir peygamberi takip eden mü'minleri anlatır.
Türkçede, ?şoför milleti', ?kadın milleti', ?erkek milleti' gibi söyleyişler de
yanlış kullanılan sözlerdir. Halk, millet kelimesini belli bir topluluk adı
olarak kullanmakta ise de bu galattır, Kur'an kültürüne terstir.
?Küfr'ün tek millet olduğu
gerçeğini hatırlarsak, bu kavramın ifade ettiği anlam biraz daha iyi anlaşılmış
olur.[3]



[1]
İmam Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi'l-Kur'an, c. 2, s. 301.


[2]
Ahmed Dâvudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Sönmez Y. c. 1, s. 429.

[3]
Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, s. 414-415. Ahmet Kalkan, İslam
Akaidi: 395-396. Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.