Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Kitabın Tamamı Müteşâbihtir

Kitabın Tamamı Müteşâbihtir

Kitabın Tamamı Müteşâbihtir:


Kendisini muhkem olarak niteleyen Kur'ân, aynı
zamanda tamamını müteşâbih olarak da niteler; ?Allah, sözün en
güzelini, müteşâbih, ikişerli bir Kitap halinde indirdi.? (39/Zümer, 23).
Çünkü çelişkisizdir. Yani, bütün âyetler o konudaki ana âyetlere
benzeşirler. Anlam itibarıyla olduğu gibi, lafzen de birbiri ile benzeşir.
Bunlar lafzî benzerlik taşıyan (müştebih) âyetlerdir. Söz ya aynen, ya
aynı lafızların yer değiştirmesi ile, ya da kıssalarda olduğu gibi kısmî lafız
değişimleriyle tekrar edilir. (Bkz. 55/Rahmân, 10-77; 2/Bakara, 58; 7/A'râf,
161). Benzetimli, ikiz
bölümlerden oluşur.

Ayrıca, Fâthâ Sûresini ümmü'l-Kitâb
olarak görürsek, geriye kalan yüz on üç sûreyi de ona benzer bilmek yanlış
olmayacaktır. Kitabın tamamı, hiç anlamayan için de müteşâbih bilinmelidir.
Nitekim bir çocuk okuduğu her şeyi anlayamaz. Bu nedenle rüşt çağına kadar,
Kur'ân onu ahkâmından sorumlu tutmaz. Çünkü rüştünden önce, okuduklarının
pek azını anlayacaktır. Kur'ân'ın hepsini müteşâbih bilmesi gerekli olacaktır.
Fakat idrâki geliştikçe, onun için muhkemleşenler artacaktır. Âyetler muhkem
hâle geldikçe de zaten ahkâmla ilgili sorumluluğu artacaktır.

Kitabın tamamı, kendi dilinden okumayan kimse
için de müteşâbih bilinmelidir. Bu durumda benzeteceği muhkemler, fıtratındaki
muhkem bilgilerdir. Okuduğu şeyin adâleti isteyeceğini, zulmü kınayacağını
bilmelidir. Kitabın bazı bölümleri kimi dinleyenlere muhkem gelmeyebilir. Bu
durumun akla gelen ilk sebebi, okuyucunun kendisinde, diğeri de sözde olmasıdır.
Okuyanın anlama düzeyi ve kültür farklılığı, sözün de tedrîcî, mücmel, temsîlî,
tarihî, gaybî vs. olması hüküm çıkarmayı zorlaştırır. Toplumlar da böyledir.
Onların çocukluk ve adamlık dönemleri olur. Elçiler, özellikle son elçi,
müteşâbihlerle sapan bir toplumu uyarmıştır. Netice itibariyle şunu
söyleyebiliriz. Makulat âlemindeki, başka bir ifadeyle levh-i mahfuzdaki, muhkem
âyetler, mahsûsât âlemine inince, zaman ve mekân probleminden dolayı müteşâbih
olarak ayrışır. Bunlar birbirine benzediği halde, pek anlamayanlara nâsih mensuh
görünür. Makulat âlemindeki te'vilini bilenler, hepsini de muhkem görürler.