Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Namazın Korunması

Namazın Korunması



Namazın Korunması

70/Meâric, 34; 23/Mü'minûn, 9
ve 6/En'âm, 92. Âyetlerde mü'minlerin en belirgin vasıflarından biri olarak
?onlar namazlarını korurlar? ifâdesi geçer. Namazın dosdoğru kılınması,
ayakta tutulması ve devamlılığına ilave olarak bir de ?muhafaza?sı söz
konusudur. Meâric sûresi bu bakımdan ilgi çekicidir: Namaz kılanlar;
ki onlar namazlarında devamlıdırlar... Namazlarını koruyanlar; işte
bunlar cennetlerde ikramlara mazhar kılınırlar.? (70/Meâric, 22-23, 34-35).
Dikkat edilirse; ?musallîn? (namaz kılanlar)ın ilk vasfı olarak namaza
devamlılık zikredildiği halde, son vasfı olarak bu kez namazı korumak yer
almıştır. Demek ki, namazın korunması; devamlılığın-dan çok daha farklı ve
değişik anlamlar içermektedir.
23/Mü'minûn sûresinin 9.
âyetinde ise namazlarını koruyan mü'minlerin firdevs cennetlerine vâris
olacakları anlatılmaktadır. Namazın devamlılığı, vakit açısındandır. Yani
namazı terketmemeyi ifâde eder. ?Namazın korunması? ise; namazdan önce, namaz
esnasında ve namazdan sonra, hal ve hareketlere dikkat etmek sûretiyle onu
mükemmel hale getirmeye özen göstermektir.
Namaz öncesinde: Namaz vaktini
dikkat ve hasretle beklemek, abdest, elbise ve yer temizliği, cemaat ve cami
konusunda özenli olmak gibi hazırlıklara ilave olarak; kalbi dolduran dünyevî ve
şeytanî vesveseleri, dürtüleri bir kenara bırakmak, Allah'tan gayrı sevgi ve
saygı duyulan her türlü canlı ve cansız varlığa itibar etmemek, tâğuta karşı
isyanı tazelemek, kalbi bütün İslâm dışı düşünce ve fikirlerden arındırmak,
namaz için alınacak ilk koruma tedbirleridir.
Namaz esnasında: Namazın,
insanı Allah'ın huzuruna yükselten bir mirac olduğunu düşünerek, onun hikmetinin
farkına vararak, başka düşünce ve duygulara iltifat etmeyerek, okunan âyetlerin
ve duâların anlam derinliklerinde yaşayarak, Allah'ı zikrederken kalbi
titreyerek, kıyam, rükû ve sücudun ifâde ettiği derin manaların farkına vararak
namaz kılmak da, namazı muhafaza etmenin ikinci ve en önemli basamağıdır.
Namazdan sonra: Namazla
gerçekleştirilen bu muazzam ruhî inkılabı canlı ve diri tutabilmek için; Allah'ı
tesbih ve zikretmek, O'nun emir ve yasaklarını sürekli hatırda tutup emirlerini
yerine getirmek için gayret sarfetmek, yasaklarından kaçınmak konusunda sabırlı
ve sebatlı olmak da namazı koruma tedbirlerinin sonuncusudur.
Bütün bunların dışında, namazı
korumak; namazı hakkıyla kılmaya mani olacak engelleri, etkenleri ve güçleri
bertaraf etmek anlamını da içerir. Ortadan kaldırılması gereken şeyler; cami ve
mescidlere gidilmesine veya fiilen namazın kılınmasına engel olan çeşitli
kuvvetler olabileceği gibi, namazın huşû ve hudû içinde yalnızca Allah için
ikaame edilmesine imkân vermeyen her türlü düşünce, anlayış, duygu, psikolojik
hal ve maddî faktör de olabilir. İşte bu engellerle mücâdele edip onları ortadan
kaldırmak da namazı muhafaza için şarttır. ?Allah'ın mescidlerinde, Allah'ın
adının anılmasına mani olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim
vardır?? (2/Bakara, 114)
İşte bu zalimleri ve maniaları
ortadan kaldırmak, ?korku namazı? halinde kalmamak için; emin bir belde ve bir
?dâr-ı İslâm? oluşturuncaya kadar cihad etmek gerekir. Namazın muhafazasını
emreden âyetin, ilk Mekkî sûrelerden birinde (Meâric) yer alması ilginçtir.
Dikkat edilirse; henüz kıtale, yani silahlı mücâdeleye izin verilmemişken
namazın muhâfazası emrediliyor. Dolayısıyla Meâric sûresinin bu 34. âyeti;
iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan ve emin bir İslâm Yurdu oluşuncaya kadar
cihad etmeye hazır bir cemaatin kurulmasını da gerekli ve şart koşmaktadır. İşte
bu cemaat, namazı koruma önlemlerini alacak ve daha uygun şartlar oluşuncaya
kadar mücâdelesine devam edecektir. Sonuç olarak, namazı korumak için
gösterilecek çabaların hiç biri cihadın dışında düşünülemez.