Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Namaz Kötülüklerden Arındırır

Namaz Kötülüklerden Arındırır



Namaz
Kötülüklerden Arındırır

Namazın, bir mü'minin
hayâtındaki en önemli etkisi; onu çirkin, fena ve kötü olan şeylerden, nahoş ve
yüz kızartıcı davranışlardan uzak tutmasıdır. "Muhakkak namaz, fahşâ ve
münkerden ( kötü ve iğrenç şeylerden) vazgeçirir." (29/Ankebût, 45)
Yalnızca Allah için namaz kılan
bir mü'min, Allah'ın haram kıldığı ve münker saydığı şeylerden uzak durmaya ve
onlara yaklaşmamaya çalışacaktır. Çünkü namazla bu tür olumsuzlukları
bağdaştırmak mümkün değildir; ateşle barutu bir arada tutmak nasıl imkânsızsa,
namazla fahşâ ve münkerin arasını telif etmek de öylesine imkânsızdır. Namaz
kılan bir kimse, en azından namaz kıldığı süre içinde bu tür kötülük ve
çirkinliklerden uzak kalacak demektir. Bu da, fahşâ ve münkeri tamamen terketmek
için ilk adım sayılır.
Namaz; mü'minin, o zamana kadar
işlediği hata ve günahların farkına varması ve bunlardan dolayı tevbe-istiğfarda
bulunması için ele geçmez bir fırsattır. Böylece, kendi kendini hesaba çekecek,
Rabbından af ve bağışlanma dileyecektir: "Rabbımız, bizim günahlarımızı
bağışla, kötülüklerimizi ört ve birr (iyilik ve ihsan) sahipleriyle beraber
canımızı al." (3/Âl-i İmran, 193)
Namaz kılan bir mü'min, bir
yandan namazını mükemmel hale getirmeye çalışırken, öte yandan da salih
amellerde, iyilik ve ihsanlarda bulunarak kötülüklerini örtmeye çalışacaktır:
"Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl; çünkü
hasenât (iyilikler), kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür."
(11/Hûd, 114)
Rasûlullah (s.a.s.) de, namazın
günahlara bir keffaret olduğunu ve onları yıkayıp temizlediğini ifâde
buyurmaktadır: "Hiçbir kimse yoktur ki, abdest alsın ve abdestini güzel
yapsın. Sonra namazı kılsın da, o abdest ile kıldığı namazı takip edecek namaz
arasındaki günahları onun için mağfiret olunmasın." (Müslim, Tahâret 227)
Bir keresinde Nebî aleyhisselâm: "Beş vakit namaz kılan, evinin önünde bol
miktarda akan tatlı bir suya günde beş defa dalıp yıkanan gibidir. Bu adamda kir
namına bir şey kalır mı?" dedi. "Hayır, bir şey kalmaz" dediler. Rasûlullah:
"Suyun kiri giderdiği gibi, beş vakit namaz da günahları yok eder."
buyurdu. (Nesâi, Salât 7) Namaz, insandaki birtakım olumsuz özellikleri yıkayıp
temizlemekle kalmaz; ayrıca ona olumlu ve güzel nitelikler kazandırır. Namaz;
mü'mini birr, takvâ ve ihsan sahibi yapar. Onu sabırlı, olgun, ağırbaşlı ve
açakgönüllü bir insan haline getirir.
Özetleyecek olursak;
İslâm, insanın yalnızca Allah'a
kulluk etmek için yaratıldığını beyan eder ve onu Allah'ın varlığını ve
birliğini tanımaya çağırır. Kur'an'ın tevhid'den sonra ikinci çağrısı namazdır.
Çünkü namaz; dinin direği ve olmazsa olmaz kuralıdır. Namaz; imanla küfür
arasında bir perdedir ve amellerin en faziletlisidir. Namaz; cennetin anahtarı;
mü'minin mi'racı ve alâmet-i fârikasıdır.
Bu yüzdendir ki; "namaz
kılınız" emri, Kur'an-ı Kerim'de en sık tekrarlanan emirlerdendir. Kur'an,
sadece bu ifâde ile değil; "Allah'ı tekbir ediniz" , "O'nu hamd ile tesbih
ediniz" , "O'na duâ ediniz" , "O'nun için kıyâm ediniz" , "rükû ediniz" , "secde
ediniz" gibi ifâdelerle de sürekli namazı emreder ve hatırlatır. Zira namazda;
duâ, zikir, hamd, tesbih, tekbir, tevbe, istiğfar gibi kalbî ve lisanî ibâdetler
bulunduğu gibi; kıyâm, rükû, sücûd ve kuûd gibi fiilî ibâdetler de yer alır.
Namaz; iftitah tekbirinden
selâm'a kadar bir dizi bedenî, fikrî, lisanî ve kalbî ibâdet seramonisi olup tüm
ibâdetlerden ögeler taşıyan bir sentezdir: Namaz öncesinde yapılan hazırlıklar,
namaz eylemi ile doğrudan alakalı olup, namazın hakkıyla eda edilebilmesine
ortam hazırlar. Eğer bu hazırlıklar eksik ve şuursuz olursa, namazın da eksik ve
huşûdan yoksun olma tehlikesi vardır. Şu halde, namaza hazırlanan bir mü'min;
abdest, örtünme, kıble'ye yöneliş, tebettül ve niyet konularında oldukça titiz
olmalıdır. Böylece kılacağı namaz; tekbiriyle, başlangıç duâlarıyla, şeytandan
Allah'a sığınıp okumaya ve düşünmeye başlayacağı Kur'an âyetleriyle, tesbihiyle,
tenzihiyle, rükû ve secdeleriyle tam bir tevhid eylemi olacaktır. O, yalnızca
Allah'ı büyük tanıyacak, sadece O'na kulluk edip, sadece O'ndan yardım
dileyecek, yalnız ve yalnız O'nun karşısında el-pençe divan durup O'nun
karşısında eğilecek ve yere kapanacaktır. Bütün bunlar; iman ettiği tevhid
akîdesinin teoriden pratiğe aktarılmasından ibârettir.
Şuurla ve huşû ile kılınan
böyle bir namazın, mü'min üzerinde elbette çok önemli etkileri olacaktır. İşte
bu namaz; mü'mini ruhen yüceltecek, onu maddî ve manevî kir ve paslardan
arındıracak, fahşâ ve münkerden alıkoyacak, nefsin ve şeytanın esaretinden
kurtaracak, kibir, gurur ve bencillikten uzaklaştıracaktır. Namaz; mü'minin
kalbini pekiştirir, ona kuvvet ve metanet kazandırır. Namaz; ömür boyu
tekrarlanan bir sabır eğitimidir. Namaz; mü'mini gerçek özgürlüğüne kavuşturan
bir ruhî inkılaptır.
Namaz sadece kişiyi değil;
toplumu da baştan ayağa değiştiren, tevhide doğru geliştiren bir ibâdettir. O
ferdî bir inkılap olduğu kadar sosyal bir inkılaptır da. Günde beş kez cemaat
namazlarıyla bir araya gelen dünyevî ve maddî endişelerden uzaklaşarak aynı
manevî atmosferi teneffüs eden mü'minler topluluğu; sürekli birbiriyle
yardımlaşarak, birbirinden güç ve kuvvet alarak, birbirine hakkı ve sabrı
tavsiye ederek, hep iyiye doğru ilerleyerek tevhidî çizgide bütünleşir. Camiler,
mü'minlerin eğitim ve öğretimini, birlik ve dayanışmasını, istişare ve
organizasyonunu sağlayan mekânlardır. İslâmî hayâtın mihveridir.
Ezanlar bir inkılap çağrısı
olarak algılandığı zaman, namazlar bir tevhid eylemi olarak hakkıyla ikame
edildiği zaman, cami ve cemaatler gerçek fonksiyonunu icra ettiği zaman; işte o
zaman İslâm ümmeti yeniden dirilecek, mü'minler felâh bulacaktır.*
Namazlar dirilmedikçe, ölü
canlara ruh üflenmeyecektir. Canlanmak için, diriliş, uyanış ve ayağa kalkmak
için namazı ikame etmek/ayakta tutmak şarttır.
* Not: Namaz konusundaki bu
yazı, yer yer Abdullah Yıldız'ın Namaz Bir Tevhid Eylemi adlı kitabından
özetlenerek oluşturulmuştur.

Muhammed Hamîdullah, İslâm
Peygamberi, c. 2, s. 54
Ebu'l-Hasen Ali El-Hasenî En-Nedvî,
Dört Rükûn, s. 38-39
Hak Dini Kur'an Dili, c. 1,
Bakara, 238. âyetin tefsiri.