Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

1- Allah'a Dâvet

1

1- Allah'a
Dâvet:

İnsanoğlunun dünyaya gönderilmesindeki
asıl gâye, Kur'an'ın da bize bildirdiği gibi, Yaratıcı'sını tanıyıp O'na
hakkıyla kulluk etmektir.

"Ben cinleri ve insanları ancak Bana
kulluk/ibâdet etsinler diye yarattım."
(Zâriyât: 51/56)

İşte peygamberlerin gönderiliş
sebeplerinin başında, bu kulluğun nasıl yapılacağı, en açık bir şekilde
insanlara öğretmek gelmektedir. Aslında Allah'a inanmak, her doğan insanın
fıtratında var olan bir gerçektir.[1]
Her insan, fıtratında, kendinden yüce, güçlü ve kuvvetli birine inanmayı ihtiyaç
olarak hisseder. Bazıları bu yüce varlığı, ?tabiat güçleri? olarak algılarken,
diğer bazıları, kendi elleriyle yapıp taptıkları ?put? olarak telakki eder.
Gönderilen her peygamber, kendi kavmini bu yüce gerçeğe dâvet etmiş, onlara,
inanılması gerekli olan Zât'ı bildirmiştir.

"Senden önce hiçbir peygamber
göndermedik ki, ona; 'Benden başka ilâh yoktur; o halde Bana kulluk edin' diye
vahyetmiş olmayalım." (Enbiyâ:
21/25)

"Andolsun Biz, 'Allah'a kulluk edin,
tâğuttan sakının' diye (emretmeleri için) her kavme bir peygamber gönderdik."
(Nahl: 16/36)

Tarih de açıkça ortaya koymuştur ki,
insan, tek başına doğru bir şekilde Yaratıcı'sını tanıyamamakta, O'na kulluk
yollarını bilememektedir. Gönderilen peygamberler arasındaki devrede bile insan,
pek çok bâtıl ve hurâfelere tapmış, herhangi bir fayda ve zararı olmayan putlara,
cansız varlıklara, yıldızlara vs. ibadet etmiştir. Gönderilen her peygamber,
ümmetini Allah'a dâvet etmiş, bu konuda büyük gayretler sarfetmiş, onlara gerçek
Mâbud'u anlatmıştır. Bütün peygamberler, hayatları boyunca bunun mücadelesini
vermiştir. Hz. Nûh'un 950 sene gece-gündüz, gizli-açık bir şekilde, bütün
yolları deneyerek kavmini hidâyete çağırdığını, ancak toplumun buna
yanaşmadıklarını[2]
örnek verebiliriz.



[1] Buhâri,
Cenâiz: 92; Ebû Dâvud, Sünnet: 17; Tirmizî, Kader: 5.


[2]
Ankebût: 29/14; Nûh: 71/9, 21.