Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Demokrasi

Demokrasi


Demokrasi:




Batının laiklik, özgürlük vb. hemen tüm
kavramları gibi demokrasi kavramı da kaypaktır. Sınırı, tanımı çok belirgin
değildir. İsteyen istediği yere çekebilir. Yöneticiler ve etkin güçler, içini
istedikleri gibi doldurabilir. "Halkın kendi kendini yönetmesi" belki tek ortak
tanım. Onun da nasıl olacağı ve müslümanlıkla nasıl bağdaşacağı konusunda ortak
görüş yoktur.

?Ver oyunu, gör oyunu!? ?Kim daha oy
alıyor/oyalıyor?? "Oy, oy!" diye halktan rey dilenenler, iş başına
geçtiklerinde halkı "of, of!" diye inletirler. Buna rağmen oyun devam eder.
Demokrasi sâyesinde insan, ısırıldığı delikten bir değil; on kez ısırılır.
Tahterevallidir demokrasi; partilerin biri iner, biri çıkar. Ama bu
tahterevallinin üzerine binilip oturulan yerinde gıcırdayan tahta kalas değil;
inleyen halk vardır. Hangi doktrin, rejimde hâkimse, onun koyduğu kurallar
işlemekte, hâkim gücün çarkının işlemesi için halkın desteğine ihtiyaç
duyulduğundan, senaryosu önceden yazılmış oyunda, halka sadece figüran roller
verilmektedir. Halkın seçmek mecbûriyetinde olduğu düzenin memurları, isteseler
bile hâkim gücün/derin devletin sistemini değiştirme hakkına sahip
olmadıklarından, halkı temsilen seçilenlere düşen iş, mevcut sistemin çarkının
başında durmaktan öteye gitmez. Bu olayda halka düşen ise, düzenin bazı
yerlerine idareciler tâyin ederek onların suçuna ortak olmaktır.

Demokrasi bir yönetim biçimidir; yönetimleri
belirleme biçimi değil! Kendisi bir düzendir; başka düzenlere kapı değil! Davul
tutanları seçme işidir; tokmakları değil! Egemen güçler tarafından kuralları
belirlenmiş oyundur; oyun kurallarını belirleme işi değil! Demokrasi, kitabına
uydurma rejimidir; Kitab'a uyma değil! Demokrasi ile disiplini esas alan
rejimler arasındaki fark, önemsizdir: Totaliter rejimlerde kral veya general;
?Ben böyle istiyorum!? der; Demokrasi ise, ?sen böyle istiyorsun!? der.


Güçlünün hâkim olduğu rejimin adıdır demokrasi.
Çağdaş bir masaldan ibarettir. Her ne kadar tersi iddia ediliyor olsa bile,
seçenlerin ve hatta seçilenlerin değil; seçtirenlerin ve derindekilerin irâdesi
önemlidir. Demokrasi, bir Truva atıdır. Halka, oy vermeme hürriyeti bile
vermeyen çağdaş dayatma rejimidir. %51 delinin % 49 akıllıya gâlip
getirilmesinin adıdır. Müslümanla kâfirin, mücâhidle İslâm düşmanının, âlimle
câhilin, aydınla avamın eşit olduğu adâletsiz rejimin adıdır demokrasi.
Demokrasi açısından, oy veren insanlar, eşit olmasına eşittir, ama bazıları daha
çok eşittir. Elli bir pirenin kırk dokuz file gâlip getirilmesidir demokrasi.
Kazanan ve kaybedenin maçtan önce belli olduğu şikeli bir karşılaşmadır. Hakka
rağmen halk idaresi olmasının yanında; aslında halka rağmen egemen çevrelerin
halkın inancına ters dayatmalar rejimidir. Teorisiyle pratiği birbirine bu denli
ters bir anlayış, başka hiçbir ideolojide bu kadar sırıtmaz.

Demokrasi, bilindiği gibi batı kültürünün ürünü
olan bir sistemdir. Batı medeniyetinin en önemli özelliği, insanın kendini
ilâhlaştırarak, tanrıya başkaldırı, nefse, hevâya ve şeytana tâbi olmaktır.
Demokrasi anlayışında da bu özelliği görürüz: Yüce Allah'ın nizamını kabul
etmeyip, yönetimde insanların hüküm koyması ve Allah'ın indirdiğini bırakıp
kendi hükümleriyle kendilerini yönetmek istemeleridir. Bunu demokratların
ifadeleriyle (daha doğrusu, hal dilleriyle) söyleyecek olursak: ?Sen kim
oluyorsun ey tanrı! Biz kendi hayatımızı kendimiz düzenleyebiliriz. Kendimiz
düzenlemek için yöntemler buluyor ve uyguluyoruz? demekteler; dilleriyle veya
tavırlarıyla. -Basite indirgeyecek olursak- demokratik söylemin içeriği ve
anlamı işte budur. Haliyle, başka bir bâtıl gâye için, insanı/halkı putlaştırma
amacıyla bâtıl tanrılara başkaldırılınca, hak ilâh olan Allah Teâlâ'ya da
başkaldırılmış oluyor. ?Hevâsını ilâh edinen kimseyi gördün mü? Onun
koruyucusu (bekçisi, vekili) sen mi olacaksın?? (25/Furkan, 43) İster
?hümanizm? adıyla, ister ?demokrasi? ideolojisiyle, Batının anlayışı, insanı
Tanrı yerine koymaktır; insanı, yani kendi hevâsını tanrılaştırmak. Batıda
düşünce, inanış, ideoloji ve sistemlerin hepsi hakkında bu yargı geçerlidir; bu
hüküm, ortak bir değerlendirmedir.

Batı uygarlığının karşısında İslâmî dâvet
vardır. İslâmî mesaj, Allah'a başkaldırı yerine İbâdeti öngörür. Fakat
birilerine de başkaldırmayı emreder. Bu da nefsi, hevâyı ve şeytanı kapsamına
alan ?tâğut?a başkaldırmaktır. ?De ki: Şüphesiz ki bu, benim dosdoğru
yolumdur. O halde ona uyun. Diğer yollara uymayın. Sonra o yollar sizleri O'nun
yolundan ayırıp darmadağın eder. İşte sakınasınız diye size bunları emretti.?
(6/En'âm, 153) Âyet-i kerime, gerçekten müslümanın hayatını, herhangi bir
gedik bırakmaksızın tamamıyla Allah'a tahsis etmiştir. İşte Allah'a teslimiyet
bu demektir. Ölüm ile noktalanıncaya kadar, hayatımızın tümünü, inanç ve
kanaatlerimizden başlayarak tüm eylemlerimizi Allah için, Allah'a teslimiyet
sûretiyle ortaya koyacağız. İslâm budur; böyle bir teslimiyettir.

Bütün siyasî sistemlerin, ideolojilerin olduğu
gibi, demokrasinin de can alıcı noktası; hâkimiyet/egemenlik meselesidir.
Yukarıda da belirtildiği gibi, hâkimiyet, daha ilerisi düşünülemeyen, siyasal
bir güç ve etkinliği ifade eder. Yani siyasal güç ve etkinliğin, iktidar ve
muktedir oluşun en ileri derecesini ifade eder. Bu en üstün kabul edilen
otorite, kanunları yapar. Yöneticiler ona göre belirlenir. Yönetimin nasıl
olacağını ve bu esasların ayrıntılarını o belirler. Hâkimiyet anlayışı
itibarıyla İslâm bir tarafta, diğer bütün sistemler bir taraftadır. İslâm,
hâkimiyeti mutlak olarak sadece Allah'ta kabul eder; Allah'ın hakkı olarak
bilir. Bunun dışındaki diğer bütün sistemler, hâkimiyeti kimde görüyorlarsa ona
göre isim alırlar.

Demokrasi, hâkimiyetin halkın elinde olmasının
adıdır. Krallık, hâkimiyetin kralın elinde olmasıdır. Teokrasi, hâkimiyetin
Allah adına konuştuğunu iddia eden din adamı sınıfının ya da kendini tanrı
yerine koyanların elinde olmasıdır. Buna benzer diğer bütün sistemler de
böyledir. Yani siyasî sistemler, hâkimiyeti elinde bulunduranlara göre
tanımlanır ve ona göre isimlerini alırlar. Yalnız İslâm, hâkimiyeti Allah'ta
görür, hâkimiyeti Allah'ın bir hakkı olarak kabul eder. Bunun dışındaki diğer
bütün beşerî sistemlerin (dinlerin) özelliği ise, hâkimiyeti Allah'ta görmeyip
insanda görmeleridir. Hâkimiyeti insanda görmek gibi ortak bir paydaya sahip
olduktan sonra, bu insanların ?kim veya kimler?? sorusuna verdikleri farklı
cevaplara göre isim alsalar da, müslümana göre bütün bunlar tâğutî ideoloji ve
şeytanî düzenlerdir.

Hâkimiyet noktasında demokraside yetki; halkın
veya milletindir; Yani, toplumun geneli, egemenliğe sahip kabul edilir. Hangi
inanca sahip olurlarsa olsunlar, fertler birbirlerine eşit olduklarına göre de,
her bir şahıs, o hâkimiyetin bir birimine, bir parçasına sahiptir. Yani 70
milyonluk bir ülkede hâkimiyet, 70 milyon eşit parçaya bölünmüş demektir. Bunun
Kur'ânî ifadesi 70 milyon ilâh kabul ediliyor, demektir. Herkes hâkimiyetin eşit
bir parçasına sahip olduğundan, zamanı gelince hâkimiyet parçalarının sahipleri
oylarını bir tarafta toplar ve ittifakın mümkün olmadığı halde, çoğunluğu teşkil
eden parçaların toplamı doğrultusunda icraatlar yapılır, kararlar alınır. Bu
noktada hâkimiyetin kullanılması gündeme gelir. Demokrasi, çok tanrıcı Grek
kültürüne dayalı, ondan kaynaklanan bir sistemdir. Yani, irticânın esasıdır. Şu
irticâya karşı dayatılmak istenen demokrasi, asıl irticânın kendisidir; asıl
mürtecî de demokratlar. Çünkü onlar, kökü, tarihi itibarıyla eski Yunan'a kadar
uzanan bir mürtecîlik yapıyorlar. Ondan da eski bir kökü var; şeytana kadar
uzanan bir başkaldırıya kadar devam edip uzanıyor, kökleri oraya kadar varıyor,
Allah'a başkaldırı ve şeytana itaat olan bir siyasî sisteme tâbi oluyorlar
demokrat mürtecîler.

Batılılar açısından demokrasi, en az zararlı
(ehven-i şer) olabilir. Onlar Hakk'a, yani mutlak doğruya, nassa inanmazlar
çünkü. İslâm diye bir din, devlet ve dünya görüşü olmasaydı, Peygamberlerin ve
iman edenlerin, uğruna her fedâkârlıklara katlandıkları İlâhî hükümler söz
konusu olmasaydı, "demokrasi mi, başka rejim mi?" tartışılabilir, Hakkın
emrettiği "hayr" olmayınca "şerrin en ehveni" tercih edilebilirdi. Ama,
müslümanın teslim olduğu Rab ve Kitap her şerri yasaklar ve sadece hayrı
emreder. Hak, apaçık ortadadır. Bâtıl rengine bürün(e)mez. Bâtıl görünümünde hak
veya hak görünümündeki bâtıl, olsa olsa "ehven-i şer"dir. Ehven-i şerri tercih
etmek de şerre râzı olmak demektir. Müslüman hakka tâlip olmak zorundadır.


PUT VE PUTA TAPMA..
Put; Anlam ve Mâhiyeti
Putlara Tapınmanın Sebepleri
Putperestlik
Tarihten Günümüze Put ve Putlaştırma
İlâh Nedir; Putlaştırıp İlâhlaştırma Nasıl Olmaktadır?.
İlâh'ın Kur'an'daki Iki Mânâsı
İlâh Düşüncesi
Putlaştırılıp İlâh Haline Getirilen Bâtıl Ta ı Anlayışları
Kur'ân-ı Kerim'de Put Kavramı ve Puta Tapma.
Kur'ân-ı Kerim'de Her Çeşit Puta Tapma ve Şirk, Şu Şekillerde Tanımlanır
Hadis-i Şeriflerde Put Kavramı ve Puta Tapma.
Tevhid Penceresinden Günümüz ve İnsanımız.
Tevhidin ve Putçuluğun Amelle İlişkisi
Muvahhid; Tüm Putları Her Şekilde Reddeden Mü'min.
Endâd; Bir Şeyi Allah'a Denk Tutma ve Putlaştırılan Sevgi
Endâd Edinmenin İki Yansıması a- Endâdı (Bir Şeyi) Allah'ı Sever Gibi Sevmek
b- Endâda Tâbi Olup Allah'a İtaat Eder Gibi İtaat Etmek
Şirk; Putlaştırmanın Genel Adı
Şirk ve Küfür İlişkisi
Şirk En Büyük Zulümdür
Şirk İnancının Bir Temeli Yoktur
Allah (c.c.) şirk günahını affetmez
Şirk koşmadan ölenlerin affedileceği umulur
Şirkin ve Putperestliğin Çağdaş Yansımaları
Güncel Câhilî Eğitimde Şirk
Şirkin Sebepleri
1-) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Ta ılaştırması
2-) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık
3-) Aşırı Hürmet ve Saygı; Diğer Varlıkları Allah ve Rasûlünden Çok Sevmek
4- Kibir, Büyüklenme (İstikbar)
5- Haddi Aşmak (Taşkınlık)
6- Utuv ve Tuğyan (Çılgınlık, Azgınlık)
7- İstiğnâ (Kendisini Yeterli Görmek), Zenginlik ve Refahla Şımarma, Dünyevî Endişeler
8- Cebbarlık
9- Çoğunluğa, Sürüye Uymak; Zanna Tâbi Olmak
Şirkin Çeşitleri
1-) Şirk-i İstiklâl
2-) Şirk-i Teb'iz
3-) Şirk-i Takrib
4-) Şirk-i Taklid
5-) Şirk-i Esbâb
6) Şirk-i Ağrâz
Şirk ve Putlaştırma İçin Bazı Örnekler
Allah'ın Sıfatları Konusunda Şirke Düşmek.
Hâkimiyet Şirki;
Allah'tan Başka İlâh Kabul Etmek
Allah'tan Başka Rabler Edinmek
Yakınlaştırma ve Vâsıta Anlayışıyla; Şefaatçi Kabulü ile Düşülen Şirk
Allah ile insanlar arasında, İbâdetleri Allah'a çıkaran ve aracılık/arabuluculuk yapan varlıklar olduğuna inanmak
Velî/Dost Edinme Şekliyle Şirk; Mü'minleri Bırakıp Kâfir ve Münâfıkları Velî/Dost Edinmek
Herhangi Bir İbâdet Şekliyle, Özellikle Duâ Hususunda Şirke Girmek, İbâdeti Allah'tan başkasına yapmak.
Allah ve Rasûlü'nden Geldiği Kesinlikle Sâbit Olan Nasslara, Hükümlere Bir Bütün Olarak Tümüne İnanmamak
Kur'an'la, Sünnetle, Dinle, Peygamberle Alay Etmek, Onlara Hakaret Etmek
Allah'tan Başkasına Tevekkül Etmek, Mutlak İtimad ve Güven Duymak
Sevgi, Hürmet ve Bağlılık Yönüyle Şirk. Bir İnsanı veya Nesneyi, İdeolojiyi Aşırı Şekilde Severek Putlaştırmak
Allah'tan Başkasının da Gaybî Yollarla Fayda ve Zarar Verebileceğine İnanmak
Allah'ın Âyetlerinden Yüz Çevirmek
İtaat ve İttibâ Yoluyla Şirk. Tâğutların Hükmünü Allah'ın Hükmüne Tercih Etmek, İslâm'ın Yaşanıp Kur'an'ın Hâkim Olmasını İstememek, Rasûlullah'ın Örnek ve Önder Oldu
Kötülüğü Hoş Karşılayıp Yayılmasına Seyirci Kalmak, Kötülüğü Emretmek
Korku Yönüyle Şirk
Cibt ve Tâğuta da İnanmak
Tasarruf ve Hulûl Yoluyla Şirk.
İttibâ Şirki
Ef'âl-i Küfür; İnsanı Küfre Düşüren, Puta Tapma Sayılan Davranışlar a- Puta tapmak
b- Mushafı pisliğe atmak gibi saygısızca davranmak
c- Gayr-i müslimlerin tapınaklarına İbâdet kasdıyla gitmek
d- İbâdet kasdıyla herhangi bir şahsa secde etmek
e- Ölülerden duâ ederek bir şey istemek, kabirleri tapınak yapmak
f- Haç takınmak
g- Ğıyar ve zünnâr
h- Mecûsî ve yahûdi şapkası
i- Sihir
Her Çeşit Putperestliğin ve Şirkin Zararları
Şirk, Allah'ın asla affetmediği bir günahtır.
Tasvîr (Putlaştırılan Heykel ve Resim); Putçuluğun Genel Görüntüsü.
Haram Kılınışının Hikmetleri
Çocuk Oyuncakları
Boyutsuz resimleri mubah görenlerin dayandıkları deliller
Ulemânın Görüşleri
Resmin mekrûh olduğunu ileri sürenlerin delilleri
Haram olduğunu söyleyenlerin delilleri
Heykelcilik, Ressamlık, Fotoğrafçılık
Tasvirin Kazancı
Varlıklara 'Sûret' Veren Allah'tır
Heykel
Heykelin yasaklanma nedeni
Resim..
Tasvîrin (Resim ve Heykelin) İtikad, Fıkıh ve Sanat Açısından Hükmü.
Atalar Kültü; Sosyal Çevre ve Geleneğin Putlaştırılması Sosyal Çevre
Atalar Kültü
Taklit ve Taklitçilik.
Yozlaştırılan Din; Halkın Dini ve Hakkın Dini
Çağdaş Bir Putlaştırma Örneği; Atatürk'e Ta ı veya Peygamber Diyenler
Hevânın Putlaştırılması
Hevânın İlâh Haline Getirilmesi
Hevâsına Uyanların Özellikleri
Allah'tan Başkasına İbâdet
Allah'tan Başka Tapılan Varlıklar
Allah'tan Başkasına İbâdetin Anlamı