Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Rûh; Anlam ve Mâhiyeti

Rûh

Rûh; Anlam ve Mâhiyeti:


İnsana hayat veren ve onu, düşünen,
anlayan, idrak eden bir kişi haline sokan maddî olmayan, ölümsüz varlık. Can,
nefes, öz, nefis, ilham, vahiy, Cebrail vb. anlamları vardır.

[1]

Ruhun ne olduğu konusunda İslâm ve
felsefe tarihinde ortaya çok çeşitli fikirler atılmış, bir çok izahlar ileri
sürülmüştür. Ancak ruhun ne olduğunu tam anlamıyla bilmek mümkün değildir.
Çünkü Kur'an bu konuda şöyle demektedir:

?(Ey Muhammed) Sana ruhtan
soruyorlar. De ki: ?Ruh Rabbimin emrindendir (işlerinden biridir veya bir
emridir). Size ilimden ancak az bir şey verilmiştir.?
(İsrâ: 17/85)

Buradaki ifade, ruhun ne olduğunu
tam anlamıyla bilmenin mümkün olmadığı şeklindedir. Yoksa, ?ruh konusunda hiç
bir şey bilemezsiniz? demek değildir. Zira Kur'an'ın başka âyetlerinde ruh
hakkında çok sınırlı da olsa bilgi verilmektedir.

İslâm âlimleri genel olarak ?ruh?a üç çeşit
açıklama getirmişlerdir:

1)
Bazılarına göre ruh, varlıkları harekete geçiren şeydir.

2)
Bazılarına göre ruh, hayatın başlangıcıdır. Bu anlamda ?ruh, canlılarda hayatı
meydana getiren bir parçadır' denmiştir.

3)
Kimilerine göre de ruh, lezzet, sevgi, nefret gibi duygu ve duyuma; düşünme,
algı, hayal etme gibi zihne; irâde gibi üç kuvvete ait merkezdir.

Ruh, çeşitli maddelerden yaratılmış varlıkların
oluş sebebi, onlara varlık kazandıran, ama onlarla bağlı olmayan, onlar gibi
ölümlü olmayan, hareketin, anlamanın, iradenin merkezi; ölümsüz, Yaratıcının
doğrudan kendisine bağladığı özdür. Birtakım kelime ve cümlelerden meydana
gelmiş bir yazıyı düşünelim: Yazının anlamı ve içeriği onun ruhudur. Bu ruh
açıldığı zaman sesler kelimeleri, kelimeler cümleleri, cümleler paragrafları,
paragraflar da yazıyı meydana getirirler. Kâinat da tıpkı geniş ve canlı bir
yazı gibidir. İçerisindeki her bir varlık birer kelimedir. Yazı içindeki her bir
kelime asıl anlamıyla vardır. Evrendeki varlıklar da onlara varlık kazandıran
ruhları ile vardırlar. Yazı silinse veya kelime ortadan kalksa bile mana
kaybolmaz. Tıpkı bunun gibi, varlıklar ölse bile, Allah'ın onlara kendinden
verdiği öz olan ruhları ölmez.

Gördüğümüz maddelere hayat veren, onlara ait
ruhtur. Bizim madde olarak gördüğümüz her şey, aslında ruhun ?ete kemiğe
bürünmüş' bir şeklidir. Maddenin ?ten kafesine bağlı olan' ruh; duyan, yaşayan,
anlayan, bilen bir fonksiyonu yerine getirir. İrâdenin kötü kullanılması
sonucunda tıpkı nefis gibi kirlenir. Eğer irâde iyi yolda, Allah'ın emri
doğrultusunda çalışırsa; ruh, hep temiz ve parlak kalır. Bu bakımdan melekler ve
muttakî insanlar için ?iyi ruhlar? denmiştir. Kirlenmiş, arzularının peşine
takılmış, ölçü tanımayan ruhlar, şehvetin ve hevânın emrine girerler, bütün
bunları insana tavsiye eden şeytanla irtibat kurarlar. Böyle insanlar yeryüzünde
şeytanın yardımcıları olurlar.

İnsan, hayvan, cin ve melekler gibi canlı
varlıkların ruhları vardır. Bitkiler ve hayvanlar için ise, kimilerinin ?içgüdü'
dedikleri, Allah'ın onlar için tayin ettiği kanun (fıtrat) vardır. Onlar bu
fıtratlarına uygun olarak yaşarlar, şükrederler ve Allah'ı tesbih ederler.
İnsanın ruhu bir taraftan bedene ?can' katarken, bir taraftan da, irâdeyi doğru
yolda kullanarak, doğru görüşün, ilmin ve faziletin merkezi olup, Allah'tan bir
ruh olarak gelen vahy ve Kur'an'la ilişki kurar.[2]



[1] Ömer
Tellioğlu, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/271.



[2] Ahmed
Kalkan, İslam Akaidi: 457-458. Ahmed Kalkan, Kur'an-ı Kerim Kavram Tefsiri.