Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Nefs ve Ruh Aynı Şeyler midir?.

Nefs ve Ruh Aynı Şeyler midir

Nefs ve Ruh Aynı Şeyler
midir?

?Nefs?: Öncelikli olarak bir kimsenin
kendisi veya özü anlamına gelir. Açık ve gizli, dünyaya ve ahirete bakan
duyuları, maddî ve mânevî becerileri, arzu, heves ve ihtiyaçları, canı, ruhu,
hayatı ve istekleriyle kişinin bizzat kendisi, benlik demektir. ?Nefs?, ruh ve
kalp manasında da kullanılmıştır. Klâsik dinî literatürde ise, şehvet (cinsî ve
her türlü aşırı istek) ve kızgınlığın başlangıcı olan, insanın içindeki mânevî
güce nefs denilmiştir.

Nefs kelimesi, zaman içerisinde bir
çok anlam kazanmıştır ki, bunların bazıları şunlardır: Can, kalp, benlik, kan,
iç, kimse, beden, izzet, görüş, kötü göz, arzu, yücelik, bir şeyin özü gibi.
Nefs kelimesi, Kur'ân-ı Kerim'de, ?kendiniz, kendileri, kendin, kendim' gibi
ifadelerle tek tek kişi ve çoğul olarak kişiler hakkında kullanılmaktadır. Yine
Kur'an-ı Kerim'de, can (6/En'âm, 93), kişinin iç dünyası (2/Bakara, 235)
anlamındadır. 3/Âl-i İmrân 61. âyetinde Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Hz. İsa (a.s.)
anlamında, bir kaç âyette Allah (c.c.)'ı (5/Mâide, 116), bir âyette sahte
ilâhları (25/Furkan, 3), bir âyette de insan ve cin topluluklarını işaret etmek
için kullanılmıştır (6/En'âm, 130).

Nefs, tek tek her varlığa işaret
ettiği gibi, bu varlıklara yön kazandıran mânevî güce de verilen addır. Bu
anlamda nefs, maddî hayatın kaynağıdır, yani isteklerin merkezidir. İnsan;
şekil/madde, yani cisim ve mânevî cephe sayılan ruhtan meydana gelir. İnsanın
ruhu onun nefsidir de denmiştir. Hayatın devamı için bedenin bazı şeylere
ihtiyacı vardır. Nefs bu ihtiyaçların şekillendiği ve çıktığı yerdir. Nefsin
istekleri hayatın devamı için gereklidir. Ancak, nefs başıboş bırakıldığı zaman,
aşırı istekler gündeme gelir ve insan o noktada hataya düşer. Kişinin yeme içme,
soluk alıp verme, barınma, uyuma, sahip olma arzuları nefsin normal
istekleridir. Ancak bu istekler başıboş bırakıldığında, kişi cahil, cimri,
hasetçi, gözü doymaz, azgın, sapıtmış, gurura kapılmış bir varlık haline
gelebilir. Çünkü nefsin yapısı buna uygundur.

İşte dünya hayatının anlamı nefsin bu
istekleriyle mücadele etmede şekilleniyor. İslâm, bir başka deyişle Allah'ın
dâveti, kişiye bu mücadeleyi öğretmektedir. İslâm'ın getirdiği ölçüler nefsin
isteklerini olumlu bir şekilde yönlendirmeyi sağlar.

Nefs kökünden türeyen ?nefes' solunan
hava, sevinç ve rahatlık getiren rüzgâr demektir. Yine aynı kökten gelen ?nifas'
kadının doğum yapması, ?teneffüs' ırmağın veya sabahın ortaya çıkması ferahlanma
(rahatlama), ?nefis' çok hoş, kendisine tutkun olunan şey anlamında
kullanılmaktadır.[1]

Dikkat edilirse, nefs ve bazı
türevlerinin anlamı ?ruh? kelimesi ve türevlerinin anlamıyla çok yakındır. Her
iki kavram arasında büyük bir yakınlık, hatta bazı kullanımlar için aynılık
vardır. ?Ruh? ile ?nefs? terimlerinin aynı mı, yoksa farklı şeyler mi olduğu,
üzerinde tartışılan konulardan biridir. ?Nefs? ile ?ruh?u İslâm âlimlerinin
çoğu aynı kabul eder. Nefs ile ruhun birbirinden ayrı şeyler olduğunu
söyleyenler, bu farklılığı hep sıfatlar yönünden açıklayabilmektedirler. Öyleyse
nef ile ruh arasındaki fark, zâtla ilgili olmayıp, sadece sıfat ve özellikler
yönündendir. Aslında nefis ile ruh aynı varlıklar olduğu halde, klâsik İslâm
geleneğinde nefs, mânevî varlığımızın daha dünyevî, hayvanî ve menfî yönünü; ruh
ise daha ulvî, mânevî ve müsbet yönünü ifade eder. Kur'an, insandan söz ederken
iki ifade kullanmaktadır: İnsan, topraktan yaratılmıştır ve insan Allah'tan bir
nefha (üfleme) taşımaktadır. Sûfîlerin nefs anlayışlarıyla Kur'an'ın bu insan
anlayışını birlikte düşünürsek; ruha, insanın Allah'tan kaynaklanan yönlerinin
bütünü, nefse de toprak kaynaklı vasıflarının tümü demek mümkün olur.

Nefs ve ruh arasındaki ayrımın zât,
mâhiyet ve hakikat açısından değil; sadece sıfat ve özellikler yönünden
yapıldığı anlaşılmaktadır. Yani nefs ile ruh aynı cevherdir. Ancak, ruh güzel ve
övülmüş vasıfların yeri; nefs de kötü huy, davranış ve özelliklerin kaynağı
kabul edilmiştir. Bu itibarla, ruh terbiye edilmiş nefs, nefs ise terbiye
edilmemiş ruhtur denilebilir.




[1]
Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 543.