Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

İnsanların Denenmesi

İnsanların Denenmesi


İnsanların Denenmesi:



İnsanlar arasında yetenek,
bilgi, mal ve makam yönünden var olan farklılıkların sebebi de yine ilâhí
sınavın bir gereğidir. Allah (cc) insanlara verdiği bu gibi özelliklerle onları
denemektedir.[1]


İnsanlara emanet olarak
verilen mallar ve canlar da birer deneme aracıdır. İnsan malı nerede kazanıp
nereye harcamaktadır? Yine kendisine emanet edilen canı neyin uğrunda
geçirmektedir?[2]


Karmaşık bir sudan yaratılan
insan Allah (cc) tarafından devamlı denenmektedir. Hayata gelişin amacı da budur.[3]


Kur'an, nimet verilerek
denemeye tabi tutulan nankör insanın yanlış tutumunu şu şekilde sergiliyor:

?Fakat insan, ne zaman onun
Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir ikramda bulunsa, onu nimetlere
koysa; ?Rabbim bana ikramda bulundu' der. Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını
kıssa, hemen der ki: ?Rabbim bana ihanette bulundu'.?
(Fecr: 89/15-16)

Mü'min insan, nimetin
azlığının, veya çokluğunun bir deneme olduğunun şuurundadır.
Bu yüzden nimet bol olduğu zaman
şımarmaz, malı ile kibirlenip yoldan çıkmaz. Ni'met az olduğu zaman da Allah'a
şikâyette bulunmaz. O nankör değil, şükredici olmaya çalışır. Bilir ki, geçici
olan dünya hayatı bir imtihan yurdudur. Bu hayatının devamını sağlayan her şey
de bir sınama/imtihan aracıdır.

Bu sınavın hikmetini anlayanlar
ve gereğini yapanlar kazanacaklardır.


[4]

Mü'minlerin günlük normal ibadet,
tâat ve amelleri yanında, zaman zaman ağır sıkıntı ve musibetlerle
karşılaştıkları olur. Bu yeni durumlar ve olaylar karşısında onun etkisi ve
tepkisi ölçülür, sabır ve tahammül gücü, kin, intikam, haset ve gurur duyguları
eğitilir. Mal, mülk, para, kadın, çocuk, kazalar, hastalıklar, yangın, sel,
zelzele ve tabiî âfetler, insanoğlunun denenip sabrettiği ve sonucu Allah'a
havale ederek ağırbaşlılıkla kabullendiği takdirde mânevî dereceler kazandığı
başlıca imtihan konularıdır. Ancak kimi zaman bu sıkıntı ve felâketler dünyada
yapılan haksızlık, zulüm ve azgınlıklar yüzünden ilâhî bir ceza olarak da ortaya
çıkabilir.
Müslümanlar
için sadace iman etmek yeterli değildir. İmanın kökleşmesi ve sağlamlaşması için
mü'minler çeşitli denemelerden geçirilirler.[5]
Allah (c.c.) müslümanları, içlerinde kim kendi yolunda cihad ediyor, bu yolda
kim sabrediyor ortaya çıksın diye onları dener.[6]

Hz. Musa,
kendisi Tûr dağında iken kavminin altın buzağıya tapması üzerine onların
içerisinden Allah'tan af dilemek üzere yetmiş kişi seçmişti. Onlarda gördüğü
tereddüt üzerine Allah'a dua etti ve bu olayın kendileri hakkında bir imtihan (deneme)
olduğunu söyledi.[7]
Ayrıca inkâr edenlerin müslümanlara karşı tavırları bir fitnedir. Böylece
müslümanların İslâm'a bağlılıkları denenmiş olur.[8]

Mü'minlere
yapılan bu azap ve işkence onları dinlerinden döndürmeye yöneliktir. Mü'min
böyle bir azapla imtihan edilebilir. Tıpkı madenin kazanda kaynatılıp iyisinin
kötüsünden ayırt edilmesi gibi, mü'min de dünyada eziyetlerle karşı karşıya
getirilir. Böylece samimi müslümanla gevşek müslüman ortaya çıkar. Bu konuda
Kur'an şöyle buyurmaktadır:
?İnsanlardan
öylesi vardır ki, ?Allah'a iman ettik' der; fakat Allah uğruna eziyet gördüğü
zaman, insanların (kendisine yönelttikleri işkence ve) fitnesini Allah'ın
azabıyla bir tutar. Ama Rabbinden ?bir yardım ve zafer' gelirse, andolsun; ?biz
gerçekten sizlerle birlikteydik' demektedirler. Oysa Allah, âlemlerin
sinelerinde olanı daha iyi bilen değil midir??
(Ankebût: 29/10)
Allah'ın azabı
şüphesiz insanlardan gelecek fitnelerden daha büyüktür. Mü'minler sürekli bir
biçimde bu tür fitnelerle karşılaşacaklar. Bu denemeyi başaranlar, imanlarında
samimi olanlar sonsuz mükâfatı kazanacaklar. Kur'an, mü'minlerin bu şekilde
denemeye tabi tutulduklarını haber veriyor.[9]








[1]
En'am: 6/165.





[2]
Âli İmran:
3/186.





[3]
İnsan: 76/2.





[4]
Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 73.





[5]
Ankebût: 29/2-3.





[6]
Muhammed: 47/31; Benzerleri için bkz.
Enfâl: 8/17; Âl-i İmran: 3/152,
154; Ahzâb: 33/11.





[7]
A'râf: 7/154-156.





[8]
Furkan: 25/207;
Mümtehine: 60/5.





[9]
Ankebût: 29/2-3; Bakara: 2/214. Ahmet
Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.