Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Yalan Yemin.

Yalan Yemin

Yalan Yemin

Yalan yemin; vâkıaya aykırı
olan bir şeyin doğruluğuna yemin etmek demektir. Yalan yere yemin eden kişi,
Allah'ı yeminine şâhit göstererek insanları kandırmak istediği için O'nun
mukaddes adını istismâr etmekte, O'na iftirâda bulunmaktadır. Bu nedenle Hz.
Peygamber, büyük günahların en büyüklerinden birinin de yalan yemin olduğunu
söylemiştir (Buhârî, Edeb 6). ?Birbirinizi aldatmak için (yalan) yemin
etmeni, bu yüzden yere sağlama basan ayak sürçebilir ve Allah yolundan
alıkoymanıza karşılık kötü bir azap tadarsınız. Bunun için size (âhirette de)
büyük bir azap vardır.? (16/Nahl, 94) âyeti, yalan yemin cezâsının İlâhî
azap olduğunu belirtmektedir.
Bir kimse, geleceğe yönelik
yaptığı bir yemini bozduğunda, keffâretini ödemek sûretiyle yemin günahından
kurtulur; fakat yalan yemin, öyle büyük bir günahtır ki, onun cezâsını keffâret
dahi düşüremeyeceği için, yalan yeminde keffâret olmaz. Böyle bir günah işleyen
kişi, yalanına şâhit gösterdiği Allah'a tevbe etmeli, af dilemeli ve bir daha bu
günahı işlememelidir. Onun günahının affı ancak Allah'a kalmıştır. Yalan yeminle
başkalarının hakkını almışsa, isterse bu kanun yoluyla olsun, ikinci bir günah
daha işlemiş olur. Haksız yere elde edilen bu hak, sahibine dönmedikçe tevbe ile
kurtuluş olmaz. Meselâ bir kimse, ödemediği borcunu bile bile ?ödedim? diye
yemin etse, karşı taraf da alacağını isbat edemese ve mahkeme, yalan yemin
edenin borçsuz olduğuna hükmetse, bu kişi iki büyük günahı birden işlemiş olur.

Bir de dikkatsizlik, kötü
alışkanlık, hata... gibi sebeplerle yalan yere yemin etmek durumuna düşülür.
Şüphesiz bunun günahı, diğeri gibi değildir. Fakat gelişigüzel, gereksiz ve boş
yere Allah'ın adını anmak, gerekmediği halde O'nun adına yemin etmek de bir
günahtır. Bu nedenle dile hâkim olmalı, yemini alışkanlık haline getirmemeli,
ancak çok önemli durumlarda yemin etmelidir.
Yeminde niyet, yemin ettirenin
maksadına göredir. Bu nedenle, yemin eden kişi, kalbinden başka şeyleri
geçirerek yemin ederse yine yalan yemin etmiş olur. Meselâ, Ahmed'e olan borcu
için yemin ettirilen kişi, Mehmed'e ödemiş olduğu borcu kast ederek, ?borcumu
ödedim? diye yemin ederse, yalan yemin etmiş olur.[1]

"Acı da olsa doğruyu söyleyin."
(Hadis-i Şerif Meali)
"Hakk'a uygun olan şey, gerçek
anlamda 'hakikat/doğru' olabilir. Hakk'a uygunluğu isbatnamayan göreceli/sanal
'doğru', bir zandan ibârettir."
"Gerçek doğruluk, doğru bir
niyetle, tevhid halinin doğruluğudur."
"Yanlış sonsuz şekillere
girebilir; doğru ise yalnız bir türlü olabilir."
"Evvelâ doğruyu bilmek
gerektir; doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama evvelâ yanlış bilirse doğruya
ulaşılamaz."
"Doğruyu yanlıştan ayırmanın
tek çâresi, mümkün olduğu kadar şüphe etmektir. Ve doğru da, kendisinden şüphe
edilmeyen şeydir."
"Doğruluk, her çeşit koşul
altında meyve verir."
"Doğruluğun en güzel meyvesi,
ruh huzûrudur."
"Doğruluk, hayatta iyi bir
nâmın en vefâlı dostudur."
"Hiçbir miras, doğruluk kadar
zengin değildir."
"Doğruluk, çok büyük bir
kuvvettir. Doğru, kimseye mağlûp olmaz. Saâdet, doğruların bahçesinde yetişen
çiçektir."
"Birisi size: 'Dürüst insan
diye bir şey yoktur' derse, o kimsenin bir düzenbaz olduğuna inanın. Çünkü doğru
olan, doğruları bulur."
"insanların doğruluğu,
yaptıkları işle ve ulaştıkları makamla değil; davranışlarıyla ölçülür."
"Her söylediğin doğru olmalı;
fakat her doğruyu (her yerde) söylemek doğru değildir."
"Dinlerseniz, size her zaman
doğru yolu gösteren bir sesin var olduğu görür, unutmazsınız."
"Doğruyu konuşmak için, iki
kişi gerekir. Doğru söyleyen, doğru dinleyen."
"Şurada burada güçlü adımlarla
dolaşmaktansa, doğru yolda sekerek yürümek iyidir."
"Düşe kalka, ama dosdoğru!"

"Doğru bilinmeyince eğri
bilinmez."
"Doğru gidenin başı duvara
çarpmaz."
"Doğru, Mevlâ'sından başka
kimseden korkmaz."
"Doğru, sarsılır ama yıkılmaz."
"Doğru söyleyeni dokuz köyden
kovarlar."
"Doğru söyleyenin bir ayağı
üzengide gerek."
"Doğru söz acıdır."
"Doğru söz çok kişiye batar."
"Doğru söz yemin istemez."
"Doğru söze akan sular durur."
"Doğru söze ne denir?"
"Doğru söze canım kurban."
"Doğru yol usandırır ama
selâmettir."
"Doğruluk Hak kapısıdır."
"Doğruluk minârede kalmış, onun
da içi eğri."
"Doğruluk su kabağıdır,
batmaz."
"Doğrunun yardımcısı
Allah'tır."-
"Hak doğrudadır."
"Hak, doğrunun yardımcısıdır."
"Sadâkat selâmettir."
"Hak söz acı olur."
"Hak söze mecnun dahi râzı
olur."
"Doğru yolda giden kaplumbağa,
yanlış yolda koşan yarış atını geçer."
"İnsana sadâkat yaraşır görse
de ikrâh,
Yardımcısıdır doğruların
Hazret-i Allah."
"Âlem içre ne var fenn ü hüner;
Doğruluktur cümlesinden
mu'teber."
"İstemez doğru giden menzil-i
maksûda delil."
"Rabbım Allah'tır" de, sonra
dosdoğru ol;
Sırât-ı müstakîmdir, budur en
doğru yol."
"Küfrün mâhiyeti yalan, imanın
mâhiyeti doğruluktur."
"Yalan uyduranlar, ancak
Allah'ın âyetlerine inanmayanlardır." (16/Nahl, 105)
"Allah'ım, kalbimi nifaktan,
edeb yerimi zinâdan ve dilimi yalandan temizle." (Hadis-i Şerif Meali)
"Şaka da olsa yalandan
kaçınmadıkça ve kendisi için sevdiğini başkaları için de sevmedikçe insanın
imanı kemâle ermez." (Hadis-i Şerif Meali)
"Yalan, nifak kapılarından bir
kapıdır." (Hadis-i Şerif Meali)
"Yalan rızkı azaltır." (Hadis-i
Şerif Meali)
"Allah yanında en büyük hata,
yalan konuşmak ve en kötü pişmanlık, kıyâmet günündeki pişmanlıktır." (Hz. Ali)
"Eğri olanın gölgesi de
eğridir." (Hz. Ali)
"Müseyleme'yi esfel-i sâfilîne
düşüren "yalan" olduğu gibi, Muhammedü'l-Emîn'i âlâ-yı ılliyyîne çıkaran da
doğruluktur."
"Hayır için söylenen yalan,
fitne çıkaran doğrudan iyidir."
"Yalanın faydası bir kere
içindir gerçeğin ise sonsuzdur."
"Yalan geçici, doğru ebedîdir."
"Doğru söylediği zaman kimse
inanmayacak... İşte yalan söylemenin dünyadaki cezâsı budur."
"Yalancının cezası, kendisine
inanılması değil; onun kimseye inanamamasıdır."
"Yalancı, bacaları karartan is
gibi insanların içini karartır."
"Yalancı, Allah'a karşı isyan
edip kafa tutan, fakat insanlardan korkan bir serseridir."
"İnsanlar, kendilerine karşı
yalan söylemek zorunda kaldıkları kimselerden nefret ederler."
?Günah işlemenin birçok
araçları vardır; fakat yalan, bunların hepsine uyan bir saptır.?
"En zâlim yalanlar, genellikle
sessizlik içinde söylenir."
"En iğrenç yalan, gözyaşı
şekline girendir."
"Yalana borçlu olduğumuz
mutluluk, gerçek mutluluk değildir."
"Bulmak istersen saâdet,
söyleme asla yalan."
"Biz hakiki müslümanız;
aldanabiliriz ama aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz!"
"Hoşumuza giden yalanları avuç
dolusu yutarız da, acı gerçekleri yudum yudum içeriz."
"Yılandan korkma, yalandan
kork!"
"Yalan kadar insanı alçaltan
bir şey yoktur."
"Bir kez yalan söyleyenler
ikincisini de söyleyebilirler."
"Az yalan söylenmez; yalan
söyleyen her yalanı söyler."
"Yersiz yeminlerle kendini bu
kötü alışkanlıktan kurtaramaz, insanları da inandıramazsın. En iyisi, yemin
gerektirmeyecek kadar doğru konuş."
"Hiçbir hayvan yalan kadar
velûd/doğurgan değildir: Bir yalan en aşağı on yalan doğurur."
"Hayatımda hiç yalan
söylemedim, diyenler o dakikada bir katmerli yalan daha söylemiş demektir."
"En çok kendinden söz eden, en
büyük yalancıdır."
"Düzenci bir kimse, tepeden
tırnağa kadar yalan demektir."
"Abartma, dürüst insanların
yalanıdır."
"Hak olmadıkça, yalan ortaya
çıkmaz."
"Eşyanın ve olayların
kendileriyle uğraşın, çünkü onlar yalan söylemesini bilmezler."
"İşe yalan karıştırmak, altın
ve gümüş paralar için bir karışım kullanmaya benzer. Demir, bakır gibi
karışımlar, madene sağlamlık verebilir ama kıymetini de düşürür."
"Yalan pek tatlı bir şey olmalı
ki, bu günahı dilimizle işleriz."
"Yalanı söküp atmadan hakikati
dikmeğe kalkışma; tutmaz."
"Yalan söyleyenlerin güçlü bir
belleğe ihtiyaçları vardır."
"Yalan söyleyen unutkan
olmamalı."
"Yalanlar, gerçeklerle
bağdaşmadığı gibi, genellikle kendi aralarında da çatışırlar."
"Üç çeşit yalan vardır:
Zararsız yalanlar, zararlı yalanlar ve istatistikler."
"Yalanın dostu, gerçeğin de
düşmanı çoktur."
"Nice üstün görünümler altında
yalan dolan vardır!"
"Yalan dinlemek, yalan
söylemekten güçtür."
"Yalan dünya!"
"Yalancı dünyada rahat olmaz."
"Yalan ile iman bir yerde
durmaz."
"Yalan var ki gerçekten
yeğdir."
"Yalancıda ne vefâ olur, ne de
ar; ne semtine uğra, ne yanına var."
"Yalancının evi yanmış, kimse
inanmamış."
"Yalancının gemisi yürümez."
"Yalancının mumu yatsıya kadar
yanar."
"Yalancının yalanı tükenmez."
"Kâzip, kâtibin kardeşidir."

"Ateşe yansa da beyt-i kezzâb,
/ İnanub kimse getirmez ana âb."
"Merd olan kizbe tenezzül
itmez. / Zillet-i kizbe tahammül itmez."

"Güzel düşün, iyi hisset,
yanılma, aldanma;
Ne varsa doğrudadır, doğruluk
şaşar sanma."

"Yalan bir ağaçtır, yemişi
gerçek
Nereye çeker isen var bunu sen
çek."

"Sermâye-i şâirân tükenmez
Dünya tükenir, yalan tükenmez."

"Doğruluk dilde yok,
dudaklarda;
Hayr ayaklarda, şer
kucaklarda."

"Yalancılar ve ikiyüzlüler, her
şeyi sözle yapan, yani hiçbir şey yapmayan kişilerdir."



[1]
Akif Köten, Şamil İslâm Ansiklopedisi, 6/373.