Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

İstiğfâr

İstiğfâr

İstiğfâr

İstiğfâr; Allah'tan hata ve
günahlarının bağışlanmasını isteme, mağfiret (bağışlanma) dileğinde bulunma
demektir. İçerisinde ?istiğfar (bağışlanma dileği) bulunan bütün dualara da
?istiğfar duası' denmiştir. İstiğfar; müslüman bir insanın bir kul olarak
kendini Allah'ın büyüklüğü karşısında bir yere koyması, Allah'ın her şeye sahip
olduğunu anlaması demektir bir anlamda. Kişi Allah'ın kuludur. Kul Allah'ın bir
yasağını çiğnerse veya bir emrine aykırı hareket ederse günah kazanır. Yani
Allah karşısında hata eder. Günahları ise yalnızca Allah bağışlar (3/Âl-i İmran,
135).
Kul, yaptığı hatanın farkına
varır, pişman olur, ellerini açar Rabbinden bağışlanma diler, af olmayı bekler.
Kulun böyle yapması hem yaptığı hatadan dönmektir, hem de Allah'ın büyüklüğüne
yeniden teslim olmaktır. Kişi, bir hatayı yaptığı halde umursamaz, aldırmaz,
hatta yaptığı hatanın iyi bir şey olduğunu düşünür de, affedilmesi için Allah'a
yönelmezse; bu tavır Allah'a karşı bir kibirdir/gururdur. Böyle bir ahlâk ancak
inkârcıların davranışıdır. Kul, Allah'ı sevdiğini, O'nun Büyüklüğünü tanıdığını,
O'ndan korktuğu (ittika ettiğini), O'na sığındığını, yalnızca O'ndan yardım
dilediğini, Allah'tan bağışlanma (istiğfar) ile yerine getirir. Kulun en Yüce
Makam karşısında acizliğini ve günahkârlığını dile getirmesi, Allah'ın rahmetine
sığınması veya onu istemesi, onun çok önemli bir ibadetidir. Bu tavır, Allah'a
olan bir bağlılığın isbatıdır.
?Rabbinizden bağışlanma
dileyin, doğrusu O çok bağışlayandır (Ğafur'dur).? (71/Nuh, 10). İnsanların
günahlarını tamamen gören ve bilen yalnızca Allah'tır (25/Furkan, 58). Öyleyse
insanlar günahlarını yalnızca Allah'a itiraf ederler ve yalnızca O'ndan
bağışlanma dilerler. ?Rabbinize istiğfar edin, sonra da O'na tevbe edin.
Şüphe yok ki benim Rabbim Rahim'dir (merhamet sahibidir), Vedûd'tur (seven ve
sevilendir).? (11/Hûd, 90) ?Rabbimiz, biz inandık, bizim günahlarımızı
bağışla, bizi ateş azabından koru' diyenleri, sabredenleri,
doğru olanları, huzurunda boyun büküp divan duranları, Allah için (mallarını)
harcayanları ve seherlerde istiğfar edenleri görmektedir.?
(3/Âl-i İmran, 16-17) ?(Amel) defterinin sayfasında çokça istiğfar
bulana ne mutlu!?? (Ibn Mâce, Edeb 57, Hadis no: 3818, 2/1254)
"Âdemoğlunun hepsi hata edici, günah işleyicidir. Ancak, hata işleyenlerin en
hayırlısı, tevbe edip Allah'tan affını dileyendir." (İbn Mâce, c. 2, s.
1420; Müsned-i Ahmed bin Hanbel, 3/198; et-Tâc, c. 5, s. 515)
İnsan günah işlediği zaman
bunda ısrar etmemeli, hemen istiğfar ve tevbe etmeli. İstiğfar, günahın
bağışlanmasını istemek; tevbe ise, günahtan vaz geçmektir. Allah'a istiğfar
etmiş bir kimse, istiğfarından önce günah işlemiş de olsa affedileceği umulur. (Tirmizî,
Deavât 107, Hadis no: 3559, 5/558) İstiğfarın yalnızca dil ile yapılması yetmez.
Bunun hem dil hem kalp ile yapılması gerekir. Her ibadette olduğu gibi niyet çok
önemlidir.
Ihlaslı bir şekilde bağışlanma
isteyip de günahtan vazgeçeni Allah affedebilir. Peygamberimiz buyuruyor ki:
?Kim yatağına girince üç defa: ?Estağfirullahe'l azím ellizi lâ ilâhe illa
hüve'l Hayyu'l Kayyûm (Kendisinden başka hiç bir ilâh olmayan, diri ve her an
yaratıkları gözetip duran yüce Allah'tan bağışlanma dilerim)' derse, Allah onu
savaştan kaçmış olsa da bağışlar.? (Ebû Dâvud, Salât, Hadis no: 1517, 2/85;
Tirmizî, Deavât 118, Hadis no: 3578, 5/569)
Peygamberin günde yüz kadar
istiğfâr etmesi, ümmetine tevbe ve istiğfârı öğretmek için olsa gerektir. Bir
mü'min de günlük hayatında yüz kere olsun, tevbe ve istiğfârda bulunması dinî
vazifelerindendir. İstiğfâr devamlı olmalıdır. Dinimizde, ibadetin az da olsa
devamlı olanı makbuldür. "Kim (günahlarına tevbe ederek) istiğfâra devam
ederse, Allah o kimseyi (dünyevî ve uhrevî) her darlıktan kurtarır ve her
gamdan, kederden âzâd eder ve onu ummadığı yerden rızıklandırır." (Ebû Dâvud,
I/348).
Fakirlikten, kuraklıktan ve
nice musibetten kurtuluş, istiğfâr sayesinde verilen nimetlerdir: "Artık,
dedim, 'Rabbinize istiğfar edin/O'ndan mağfiret dileyin. Çünkü O, çok mağfiret
edicidir. (O sayede) gök, üstünüze bol yağmur salıverir, sizin mallarınızı,
oğullarınızı da çoğaltır, size bağlar, bostanlar verir, size ırmaklar akıtır."
(71/Nûh, 10-12)
Müslüman, insan olması
dolaysıyla yanılıp hata edebilir, günaha düşebilir. Önemli olan günahta ısrar
etmemek ve Allah'a istiğfar etmektir. Böyle yapmak imanın gereğidir. Müslüman,
kendisi için bağışlanma dileğinde bulunabileceği gibi, ana babası, ölmüş olsalar
bile diğer müslümanlar için de istiğfar edebilir, bağışlanmalarını Allah'tan
isteyebilir (14/İbrahim, 41; 47/Muhammed, 19). Fakat, tevbeleri kabul
edilmeyecek insanlar için bağışlanma dilemeleri yasaklanmıştır (9/Tevbe, 80).
Münafıklar için bağışlanma dileği yasaklandığı (9/Tevbe, 84) gibi, yakın
akrabası olsa bile müşrikler için de bağışlanma dilemek yasaklanmıştır (9/Tevbe,
113).
Allah'ın isimlerinden biri de
?Ğafûr veya Ğâfir' yani, istiğfar edenleri, bağışlanma isteyenleri çokça
bağışlayandır. (40/Mü'min, 3, 9/Tevbe, 173, 182, 218; 3/Âl-i Imran, 31, 155; 8/Enfâl,
70; 35/Fâtır, 53; 58/Mücadile, 2; 73/Müzzemmil, 20. v.d.). Allah (c.c.) aynı
zamanda ?Ğaffâr'dır. Yani günahları çok çok bağışlayan, kullarını çok
affedendir. (20/Tâhâ, 82; 38/Sâd, 66; 39/Zümer, 5; 71/Nûh, 10; 40/Mü'min, 42). O
halde müslümanlar her zaman Allah'ın Ğafur ismine sığınırlar, hatalarının
bağışlanması için yalnızca O'ndan yardım dilerler ve samimi bir dilekle O'na
tevbe ederler. (13)
"Günahından tevbe eden
kimse, hiç günah işlememiş gibidir." (İbn Mâce, II/1460)
"Tevbe yâ Rabbi, hatâ râhına
gittiklerime,
Bilüp ettiklerime, bilmeyüp
ettiklerime!"
"Eli boş gidilmez gidilen yere,
Rabbim, boş gelmedim; ben suç getirdim.
Dağlar çekemezken o ağır yükü,
İki kat sırtımla pek güç getirdim."
"Nedâmetle gözden yaşlar
akıtmak, Günahdan tevbede olur müessir.
Amel defterinde olan karanlık,
Gözlerden dökülen yaşla silinir."