Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Savaşsız Bir Dünya Mümkün müdür?

Savaşsız Bir Dünya Mümkün müdür



Savaşsız Bir Dünya Mümkün müdür?

Çağımızda bir takım gruplar her
ne kadar savaşsız bir dünyanın özlemini dile getirmekte ve bunun için açık veya
gizli savaş aleyhtarı faaliyetler sürdürmekte iseler de, bu hiç bir zaman,
binlerce yıldan beri devam eden gerçeği değiştirmeyecek ve savaşlar sürüp
gidecektir. Cenâb-ı Hak bu değişmez gerçeği aşağıdaki ayet-i kerîmede bize haber
vermiştir:
"Hoşunuza gitmediği halde,
savaş size farz kılındı. Hoşunuza gitmeyen bir Şey, hakkınızda hayırlı olabilir.
Hoşunuza giden bir şey de, hakkınızda kötü olabilir. Bunları Allah bilir, siz
bilemezsiniz." (el-Bakara: 2/216).
"Savaşan, ancak kendi öz
canı için savaşmış olur. Allah hiç bir şeye muhtaç değildir." (el-Ankebut:
29/6).
İslâm dini müslümanlara şerefli
bir hayat yaşatmayı hedef edinmiştir. Bu sebeple bu dinin emrettiği savaş,
savunma savaşı, zâlimlerden mazlumları kurtarma savaşı, her yere adalet götürme
savaşı ve müslümanların haysiyetini koruma savaşıdır. Kur'an-ı Kerîm'de:
"Kendilerine karşı savaş
ilân olunduğunda zulme uğrayanlara cihad etmeleri için izin verildi. Hak Teâlâ
onlara yardıma hakkıyla kadirdir." (el-Hac: 22/39) buyurulup meşrû savunma
savaşına izin verilirken her an savaşa hazır olmak da emredilmiştir.
Savaşın önemini ısrarla belirten İslâm dini ve onun yüce
kitabı, barışın da gereğine işaret etmekte, barış teklifi düşmandan geldiği
takdirde taviz vermeden teklifin yerine getirilmesini istemektedir:
"Eğer onlar
barış isterlerse sen de onu kabul et. Allah'a güven ve dayan. Her şeyi işiten,
herşeyi hakkıyla gören O'dur. Onlar seni aldatmak isterlerse, şunu kesin olarak
bil ki, Allah sana yeter. Seni yardımlarıyla ve müminlerle destekleyen O'dur."
(el-Enfâl: 8/63).
İslâm,
müslümanlara yapılan tecavüzlerin hiç birinin karşılıksız bırakılmamasını
istemektedir:
"O halde,
size karşı tecavüz edenlere siz de aynıyla mukabele edin."
(el-Bakara: 2/194).
Yeryüzünde
fitne kalmayıncaya kadar müslümanların cihada devam etmelerini isteyen İslâm,
savaş hukukunu da en güzel şekilde tanzim etmiştir. Allah Teâlâ'nın:
"Andlaşma
yaptığınızda Allah'ın ahdini (andlaşma hükümlerini) yerine getirin."
(en-Nahl: 16/91)
"Haddi
aşmayın, Allah haddi aşanları sevmez." (el-Bakara,
2/190) buyurması; Peygamber Efendimiz'in cephe gerisinde bulunan kadın, çocuk,
ihtiyar ve din adamlarının öldürülmemesini, savaşçılara işkence edilmemesini
çapulculuk yapılmamasını istemesi, İslâm savaş hukukunun temel kuralları
olmuştur.

[1]






[1]
Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/310.