Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

İslâm'a Girmeden Ehl-i Kitap Kurtulabilir mi? .

İslâm



İslâm'a Girmeden
Ehl-i Kitap Kurtulabilir mi?



Kur'ân-ı Kerim'deki şu âyet-i kerimelere
dayanarak, ehl-i kitabın Hz. Muhammed (s.a.s.) ve onun getirdiği dine inanmadan
da kurtuluşa erip cennetliklerden olacaklarını iddia edenler olmuştur. Bu
iddiayı ileri sürenlere göre, Kur'an'daki bazı âyetlerden ?Allah'a şirksiz,
âhirete şeksiz inanıp da amel-i sâlih işleyenler?in, İslâm dinini kabul
etmeseler bile, ehl-i necât olacakları ifade edilmektedir. Önce bu âyetleri
görelim:

?Şüphesiz iman edenler; yahûdiler, hıristiyanlar
ve sâbiîler, bunlardan kim ki Allah'a ve âhiret gününe inanır, sâlih amel
işlerse elbette onlara, Rableri katında mükâfatları vardır; onlara korku yoktur
ve onlar üzülmeyeceklerdir.?
(2/Bakara, 62) ?İman edenler, yahûdiler, sâbiîler ve hıristiyanlar(dan)
Allah'a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenlere korku yoktur, onlar
üzülmeyeceklerdir de.? (5/Mâide, 69) ?Mü'min olanlar, yahûdi olanlar,
sâbiîler, hıristiyanlar, mecûsîler ve müşrik olanlar (yok mu), şüphesiz Allah
kıyâmet günü bunlar arasındaki hükmünü verecek (haklıyı haksızı ayıracaktır).
Şüphesiz ki Allah her şeyi görmektedir.? (22/Hacc, 17).

İddia sahipleri, bu âyetlerde sayılan din
mensuplarının başında iman edenlerin de sayıldığına ve iman esası olarak da
sadece Allah'a ve âhiret gününe imanın zikredildiğine dayanarak mezkür
hükümlerine ulaşıyorlar. Bugün bir kere, ehl-i kitap içerisinde Allah'a şirksiz,
âhirete şeksiz inananların bulunduğunu iddia etmek çok zordur. Hıristiyanların
teslis akîdesini kabul etmekle şirke düştükleri, Kur'an ifadesiyle kâfir
oldukları (5/Mâide, 73) çok açıktır. Yahûdilerinse yine, ?Uzeyr Allah'ın
oğludur' demeleri (9/Tevbe, 30) ve âhirete olan inançlarının kıt oluşu ve daha
başka Allah'a yakışmayan iddialarda bulunmalarıyla kâfir damgasını yine
Kur'an'dan yedikleri (98/Beyyine, 6) bir gerçektir. Yahûdiler, bugün Uzeyr'e
Allah'ın oğlu dediklerini inkâr ediyorlarsa da bir zaman bu iddiada bulundukları
kesindir. Koyu bir materyalist hayat yaşarlar, âhireti hiç düşünmezler. Bunun
içindir ki Allah Teâlâ onlar hakkında ?Allah'ı gereği gibi takdir
edemediler...? (6/En'âm, 91; 39/Zümer, 67) buyurmuştur. Yani, Allah'a
şirksiz ve şânına lâyık bir imanı ve şeksiz, yani yakînî bir âhiret inancını da
insanlığa öğretecek olan ancak ve ancak Hz. Muhammed (s.a.s.)'in getirdiği
İslâmiyet'tir. Başka hiçbir din, tahrif olmuş bugünkü şekilleriyle ulûhiyeti ve
âhiret inancını Allah'ın istediği ve râzı olduğu şekilde tanıtamamıştır.


İkinci bir husus, Kur'ân-ı Kerim'de iman
konusuna temas eden âyetlerin, iddia sahiplerinin öne sürdükleri yukarıdaki
âyetlerden ibaret olmadığıdır. Halbuki bir konuda doğru bir karara varmak için o
konuyla ilgili bütün âyetleri ve sahih hadisleri bir arada mütâlaa ve mülâhaza
etmek gerekir. Çünkü İslâm'ın iki temel kaynağı Kitap ve Sünnettir. İmanın
esasları vardır. Bunların bir kısmı bu âyetlere dâhil olmakla birlikte, öteki
esaslar, konuyla ilgili diğer âyetlerden (Meselâ, bkz. 2/Bakara, 4-5; 285 vb.)
çıkarılmaktadır. Yani bir konu değişik âyetlerde geçebilir. Aynı konunun bir
kısmı bazı âyetlerde zikredilirken, diğer bir kısmı başka başka âyetlerde yer
alabilir. Meselâ şu âyette imanın başka bazı rükünleri zikredilir: ?...Kim
Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse
tam manasıyla sapıtmıştır.? (4/Nisâ, 136) Yoksa, bir veya iki âyeti ele alıp
diğerlerini görmezden gelmek, insanı daima yanlış hüküm vermeye götürebilir.
Sonra bu konular, İslâm'da çoktan halledilmiş, tespit edilmiş ve hükme bağlanmış
hususlardır. Böylesi ümmetin icmâ ettiği konularda yeniden insanları şüpheye
düşürmek, tartışma başlatıp ihtilâf çıkarmak, kime ve neye yarayacaktır? Kaldı
ki, müfessirler dahil hiçbir âlim, mezkür âyetlerden, imanın ve kurtuluşun
Allah'a ve âhiret gününe imandan ibaret olduğunu söylememişlerdir. Allah'a ve
âhiret gününe imanın bu âyetlerde özellikle vurgulanması, Allah'ın bilgisinden
hiçbir şeyin kaçamayacağını, insanların âhiret günündeki hesap ve
sorumluluklarını hatırlatmak içindir. Nitekim bu âyetlerde iman belirtildikten
sonra insanların yapacakları işlere önem vermeleri istenmektedir.

Geçen iddiaya dayanak kabul edilen bu âyetlerin
tahliline gelince; yahûdiler, hıristiyanlar, sâbiîler, mecûsîler ve müşrikler
gibi din mensuplarının başında iman edenlerin zikredilmesi, her şeyden önce,
mü'minlerin bir hak grup; inkâr edenlerin de diğer bâtıl grupları teşkil
ettiklerini ifade eder. Yani bu inkârcı din mensubu sınıflar, mü'min olan ve
başta zikredilen gruba mukabil olarak zikredilmişlerdir. Nitekim Hacc sûresi 17.
âyet-i kerimesinde: ?... Şüphesiz Allah, kıyâmet günü bunlar arasında hükmünü
verecektir; şüphesiz ki Allah her şeyi görmektedir? buyrulmakla, kimin haklı
ve hak yolda olduğunun, kimin haksız ve yanlış yolda olduğunun hükmünü verecek
ve bu gruplar arasını böylece ayıracaktır denilmek istenmektedir. Bu ise
âyetteki müjde ve vaadin ancak mü'minlere mahsus olduğunu gösterir (Elmalılı,
Eser Y. 3/1739) Bu son âyet, Bakara ve Mâide sûrelerindeki ilgili âyetlere bir
nevî açıklama da getirmiş oluyor. Yine diğer din gruplarına da bir çeşit tehdit
anlamı taşımaktadır (Nesefî, Medârik 2/96; Beydavî, Celâleyn, 2/87-88).


Ayrıca ?iman edenlerden, yahûdilerden,
hıristiyanlardan, sâbiîlerden, her kim iman ederse? ifadesindeki ?iman
edenler?den, görünüşte iman edip İslâm toplumunda müslüman muâmelesi gören
münâfıkların kastedildiği açıklaması getirilmiştir. Diğer gruplardan insanların
olduğu gibi, bunlar da ihlâsla, samimiyetle ve kalpten Allah'a ve âhiret gününe
iman eder ve amel-i sâlih işlerlerse, onlara da bir korku olmayacağı ve
üzülmeyecekleri bildirilmektedir. Böylece zâhirde mü'min görünen manâfıklara bu
halleriyle hitap edilmiş, onlara gerçek iman fırsatı verilmiş ve bu maksatla
iman dâveti yapılmış, onların da inkârlarını atıp gerçek mü'min olmaları telkin
edilmiş olmaktadır (Zemahşerî, Keşşâf 1/146, 661; Nesefî, 1/52, 293; Beydavî,
1/60; Elmalılı, 1/371).

Bütün bunlardan şu netice çıkmaktadır:
İnsanlardan kim olursa olsun samimi bir imanla, iman edilmesi gerekli tüm
esaslara gerçekten iman edip bu imanını hayatı sonuna kadar koruyarak sâlih
ameller işleyenler kurtuluşa ve cennete erecek, korkuya ve kedere
uğramayacaklardır.

İnsanı cennete götürecek bu imanın içerisinde,
Allah'a imandan hemen sonra, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e iman gelir. Allah'a imanın
zikredildiği her yerde zımnen Hz. Peygamber'e iman da mevcuttur. Çünkü
Kur'an'dan öğrendiğimiz bu gerçekleri, bu ölçüleri ve bizzat Kur'an'ı bize
getiren O'dur. Nitekim bir kimsenin müslümanlığını belirleyen kelime-i şehâdetin
içerisinde de ikinci şâhitlik, Hz. Muhammed'in Allah'ın kulu ve rasûlü olduğuna
şâhitlik etmektir. Aynı şekilde Hz. Muhammed'e iman, kelime-i tevhidde de yer
alır. Şu halde konumuz olan âyetlerde geçen Allah'a ve âhiret gününe imanın
Allah'a iman kısmında Hz. Muhammed'e iman da dâhildir. Zira kemal sıfatlarıyla
Allah'a şirksiz, âhiret gününe de şeksiz (yakînî) imanı ve diğer tüm iman
esaslarına da nasıl iman edileceğini getirip öğreten O'dur.

Ehl-i kitap da dâhil hangi gruptan insan olursa
olsun, Hz. Muhammed'e ve O'nun getirdiği İslâm'a iman etmedikçe cenneti ve
kurtuluşu kimse bulamaz. Müfessirler de ilgili âyetleri tefsir ederlerken bu
gerçeği dile getirmişlerdir Hz. Muhammed (s.a.s.)'e inanmayan, Allah'a iman
etmiş olur mu? İman parçalanma kabul etmez. Bir kısmına inanıp bir kısmına
inanmamak; hiç inanmamaktır, imansızlıktır (2/Bakara, 85; 4/Nisâ, 150-153). Hz.
Muhammed (s.a.s.) gönderilmeden önce bile Tevrat ve İncil sahipleri ehl-i kitap,
istikbalin bu büyük peygamberine ?ahdimi yerine getirin.? (2/Bakara, 40)
buyruğuna göre, iman ile mükellef tutulmuşlar iken, O gönderildikten sonra onu
inkâr ederek hakiki iman erbâbı olmak tasavvur edilebilir mi? Tarihin şehâdet
sayfalarında Hz. Muhammed'in peygamberliğinden daha açık, daha bâriz bir risâlet
var mıdır? (Elmalılı, 1/372-373)

Ehl-i kitap veya tüm insanlar ne şekilde
âhirette kurtuluşa erip cennetlik olacaklar, korku ve kederden emin olarak
Rabbinin mükâfatlarına ve nimetlerine nâil olacaklardır? Bunun yolu tüm insanlar
için olduğu gibi ehl-i kitap için de aynıdır. O da şudur: Allah'a, O'nun son
elçisi Hz. Muhammed (s.a.s.)'e, onun getirdiği Kur'an'a ve dine eksiksiz iman
etmek ve hem kendileri ve hem de hemcinsleri olan diğer insanların yararına olan
Allah'ın emrettiği amel-i sâlih dediğimiz iyi, doğru ve güzel amelleri
işlemektir. ?Artık (yahûdi ve hıristiyanlar) sizin (bu) inandığınız gibi
inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse mutlaka anlaşmazlık
içine düşerler. Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.?
(2/Bakara, 137)

Şu halde onlar müslümanların inandığı gibi iman
ederlerse doğru yolu bulmuş olacaklardır. Bir konuda bundan daha net, daha açık
bir hüküm olabilir mi? Bunu Allah söylüyor. ?Eğer ehl-i kitap inanıp
(kötülüklerden) korunsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları
nimeti bol cennetlere koyardık? (5/Mâide, 65) Bu âyet-i kerimede ehl-i
kitaptan iman istendiğine göre, halen üzerinde bulundukları iman makbul bir iman
değildir, demektir. O halde, ehl-i kitaptan istenen iman hangi imandır? Elbete
ki bu iman, son peygambere ve onun getirdiği dine imandır. Çünkü Allah,
peygamber, âhiret ve amel-i sâlihi en mükemmel şekilde öğreten, bu din, yani
İslâm'dır.

Bunun dışında yollar aramak, çıkmaz sokaklara
sapmaktır. Çünkü yahûdilerin ve hıristiyanların dinleri nesh edilmiş, yani
hükümden ve yürürlükten kaldırılmıştır. Nitekim Rasûlullah (s.a.s.) şöyle
buyurur: ?Allah'a yemin ederim ki, Mûsâ hayatta olup aranızda bulunsaydı,
bana tâbi olmaktan başka bir yol ona asla helâl olmazdı.? Bir başka hadis-i
şerifte: ?Mûsâ ve İsa hayatta olsaydılar, bana tâbi olmaktan başka çareleri
yoktu.? (İbn Kesir, 1/378; Âlûsi, 3/210) buyurur. Yine şöyle buyurur:
?Beni (gönderildiğimi) işitmeden önce İsa'nın dini üzere ölen kimse bir hayır
(doğru yol) üzeredir. (Benim peygamber olarak gönderildiğimi) işitip de bana
iman etmeden ölen kimse ise helâk olur.? (Taberî, 1/320, 323; İbn Kesîr,
1/103; Âlûsî, 1/279). Hz. Peygamber'den önce Hz. İsa'nın dini üzere yaşayıp Hz.
Peygamber'e yetişmeden ölen kimse hayırdadır; fakat Rasûlullah'a yetiştiği halde
Ona inanmadan eski dini üzere ölen kimse helâk olur, yani cehennemlik olur
demektir. Hakikat bu kadar açık iken nassları zorlayarak Hz. Muhammed (s.a.s.)'e
inanmadan bugünkü halleriyle ehl-i kitaba cennetten yer ayırmaya çalışanları,
cennette kendileri için yer bırakmayacaklarından korkulur. (10)

EHL-İ KİTAP .
Ehl-i Kitap; Anlam ve Mâhiyeti
Kur'an-ı Kerim'de Ehl-i Kitap Kavramı
Ehl-i Kitabın İslâm'a Aykırı İnançları
Hıristiyanların inançla ilgili İslâm'a aykırı görüşleri
Ehl-i Kitabın İslâm'a Aykırı Ortak Yanları Hıristiyan ve yahûdilerin ortak bâtıl inançları 1- Yahûdiler ?İbrâhim (a.s.) yahûdi', hıristiyanlar da ?hıristiyandır' derler.
2- Allah'a karşı yalan uydurup iftira ederler.
3- Allah yolundan bile bile saptırmak isterler.
4- Ehl-i kitap, ?ancak yahûdi ve hıristiyan olanlar cennete girecek' derler.
5- Ehl-i kitap, kendilerine beyyineler geldikten so a ihtilâfa düşmüşlerdir.
6- Aslında Ehl-i kitap da müşriktir.
Ehl-i Kitab'ın Küfür ve Şirki
Ehl-i Kitabın İslâm'a Ters Tutum ve Davranışları
1- Ehl-i kitap, dinlerinde aşırı giderler.
2- Ehl-i kitabın ölçüsüz istekleri vardır.
3- Ehl-i kitap kâfirleri bir hayır indirilmesini istemez.
4- Ehl-i kitap, yeni gelecek Peygamber'i tasdik edeceklerine dair Allah'a verdikleri sözü tutmamışlar ve gizlemişlerdir.
5- Ehl-i kitap, kendi kitaplarını tatbik etmemiş, tahrif etmişlerdir.
6- Haramı helâl; helâlı haram yapmışlardır.
7- Ehl-i kitap, İslâm'ın kıblesine tâbi olmazlar.
8- Hahamlar ve râhiplerden çoğu insanların mallarını haksız yere yerler ve halkı Allah'ın yolundan çevirirler.
9- Hahamlar ve râhipler, insanları münkerden men etmemişler, ehl-i kitap zulüm ve günahta yardımlaşmışlardır.
10- Emr-i bi'l-ma'rûf ve nehy-i ani'l-münker yapmazlardı.
11- Fâizle uğraşırlar, haram ve haksız yere insanların mallarını yerler, yalan dinlerler.
12- Yeryüzünde devamlı savaş ve fesat çıkarmaya çalışırlar.
Ehl-i Kitabın Müslümanlara Karşı Davranış ve Tavırları 1- ?Ümmîlere karşı sorumluluğumuz yoktur' derler.
2- Ehl-i kitap, İslâm dini ile alay eder, müslümanlara ezâ verirler.
3- Müslümanlara hâinlik ederler.
Kur'ân-ı Kerim'in Ehl-i Kitaptan Övdükleri
Müslümanların Ehl-i Kitaba Karşı Davranışları Nasıl Olmalıdır? .
İslâm'a Girmeden Ehl-i Kitap Kurtulabilir mi? .
Ehl-i Kitaba Tanınan Müsâmaha ve Ayrıcalıklar
Günümüzdeki Batılı İnsanlar Ehl-i Kitap mıdır? .
Ehl-i Kitap Konusuyla İlgili Âyet-i Kerimeler
Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar