Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
10- Din-Sultan Ayrılığı
10 
 
10- Din-Sultan Ayrılığı: 
 
 
 
İslam dini, dünya işleriyle ahiret işlerini 
birbirinden ayrı mütalaa etmez. Mü'minin beşerî hayatını ilgilendiren her şey, 
aynı zamanda dini de ilgilendirir. Bu sebeple şu ameller dinî, şu ameller gayr-ı 
dinî denemez. Fıkıh kitapları mü'minin amellerini dinî ameller dünyevî ameller 
diye ayırmaz; ibadat, muamelat vs. şeklinde ayırır ve muamelât zımnında 
zikrettiği ticaret, ziraat, nikah gibi meseleleri de, ibadat zımnında zikrettiği 
namaz, oruç gibi meselelerle aynı değerde dinî kabul eder. Zîra hepsi hususunda 
İlahî emirler, İlahî ölçüler gelmiştir.Sözgelimi, sathî bir nazarla, namaz ve 
oruca nisbetle gayr-ı dinî olduğu söylenebilecek bir nevi vergi olan zekat ile 
namazı Kur'an-ı Kerim, çoğu kere yan yana ve beraber zikreder: "Namaz kılın, 
zekat verin" der.[1] 
 
Hz. Pegyamber daha da ileri giderek, 
farzlara riayet eden bir Müslümanın, haram olmayan her çeşit günlük muamelâtının, 
uyumak, yemek yemek ve hatta zevcî muamelede bulunmak nevinden olsun, hepsinin 
ibadet olacağını söylemiştir. 
Bu dünya-ahiret 
ayrılmazlığının sonucu olarak İslam'da devlet reisliği müessesesi aynı zamanda 
dinî reisliği de temsil eder. Devlet reislerinin dinin tatbikatına müteallik 
vazife ve mesuliyetlerden kendilerini uzak tutmaları din açısından bir fitne 
olarak değerlendirilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), bir 
hadiste şöyle buyurur: "İhsan ihsanlık vasfını korudukça kabul edin. Fakat bu, 
dine karşı rüşvet mahiyetini alınca reddedin, almayın. (Maalesef) bunu 
terketmeyeceksiniz. Dine karşı rüşveti terketmekten sizi alıkoyan şey korku ve 
fakirliktir. Haberiniz olsun, iman çarkı (ilelebed) dönecektir. Bu çark her 
nerede dönüyorsa Allah'ın kitabına uygun olarak dönderin. Haberiniz olsun sultan 
ve kitap birbirinden ayrılacaktır. Sakın sakın siz Kitap'tan ayrılmayın. 
Haberiniz olsun başınıza öyleleri reis (emîr) olarak geçecek ki, (kendileri için 
hükmettiklerini sizin için hükmetmeyecekler), onlara itaat etseniz sizi dalalet 
ve sapıklığa atarlar, itaat etmeyip isyan etseniz, sizi öldürürler." Cemaatten 
bazıları sordu. "Ey Allah'ın Resûlü! Pekâla ne yapalım?" Hz. Peygamber (aleyhissalâtu 
vesselâm): "Hz. İsa'nın ümmeti gibi yapın. Onlar, ateşe atıldılar, testerelerle 
biçildiler (fakat dinlerinden dönmediler). Allah'ın taati uğruna ölmek Allah'a 
isyan içinde yaşamaktan daha hayırlıdır." 
Bu ihbarlar, 
İslam tarihinde, değişik beldelerde, farklı zamanlarda kerratla vaki olmuştur. 
Ahirzamanda çıkıp dinden kopacak umerayı (idarecileri) tanıtma maksadıyla irad 
buyrulan bir diğer hadiste şöyle buyurulur: "(Benden sonra) birkısım umera 
gelecek. Onların batıl sözlerine itiraz edilemez. Bunlar kendilerini şapır şapır 
ateşe atarlar. Dalalet ve ateşe gitmede birbirlerini takip ederler." Hadisi 
rivayet eden Hz.Muaviye (radıyallahu anh), halkın itiraz etmesi gereken gayr-i 
adil bir hükmü, aynı camide aynı cemaate üç cuma üst üste hutbede tekrar eder. 
Üçüncü seferinde bir itiraz yükselince, kendisinin o zümreden olmadığına 
hükmederek sevinir ve itiraz eden kimseye iltifatta bulunur.[2] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Kur'ân'da bu çeşit 
 ifâdeler "namaz kıl, zekât ver" veya "namaz kılın zekat verin" veya "onlar 
 ki namaz kılarlar, zekat verirler" gibi çeşitli şekillerde gelir. 
 
 
 
 
 
 [2] 
 İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/455-456.



