Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

İnziva Ve Uzletin Fazileti

İnziva Ve Uzletin Fazileti


İnziva Ve Uzletin Fazileti:



Yukarıda kaydettiğimiz hadisler bize fitne
sırasında uzlet ve inzivanın tavsiye edildiğini ifade eder. Esasen fitne
olmayan normal zamanlarda alimlerin ekseriyeti tarafından cemiyete karışmak (muhalata),
inzivaya çekilmeye tercih edilmiş, üstün tutulmuş ise de, bu üstünlük mutlak
değildir. Birkısım şartların ortaya çıkması halinde inziva tercih edilmelidir.
Bu mühim mevzunun aydınlanması için fitne sırasında hayvanlarını alarak dağa
çekilmeyi veya arazinin başına geçerek ekimle meşgul olmayı tavsiye eden hadisi
açıklama zımnında İbnu Hacer'in sunduğu veciz açıklamayı burada kaydetmeyi
gerekli bulduk. Der ki: "Selef alimleri, uzlet hususunda ihtilaf etmişlerdir.
Cumhur (ekseriyet) şunu söylemiştir: "İhtilat (cemiyete karışma) uzletten
evladır. Zîra İslamî şeâirin devamı için lüzumlu olan dinî bilgiler bu sayede
öğrenilir. Cemiyete karışmada Müslümanların sayıca artması da mevzubahistir.
Onlara, maddî ve manevî yardımda bulunmak, hastalarını ziyaret etmek gibi
çeşitli hayırlar bu sayede ulaştırılır."

Bazı alimler şunu söylemişlerdir: "Uzlet,
üzerine düşeni bilmek şartıyla, ihtilattan evladır. Zîra uzlette selamat
tahakkuk eder, gerçekleşir." Nevevî der ki: "Muhtar olan (yani farklı
görüşlerden tercih edileni), günaha düşmeyeceği hususunda zann-ı galib olan
kimse için cemiyete karışmak daha iyidir."

Bazıları da şu görüştedir: "Burada
verilecek hüküm şahıstan şahısa değişir. Bazıları için bunlardan biri şarttır.
Bazıları için de tercih vesilesidir. Bu iki husus açıktır. Ancak, inziva ile
ihtilat eşit olurlarsa birini diğerine tercih hususunda verilecek hüküm zamanın
ve ahvalin değişen şartına bağlıdır."

Kendisine muhâlata (yani cemiyete karışma)
gereken kimseler meyanında kötülüğü bertaraf etme gücüne sahip olan kimse
vardır. Böyle birisine cemiyete karışmak farzdır. Bu farz, ahval ve imkânlara
tabi olarak, farz-ı kifâye nev'indendir.

Kendisine muhâlata şâyan-ı tercih olan
kimseler meyânında, iyiliği emir, kötülükten men ettiği (emr-i bi'lma'ruf ve
nehy-i ani'lmünkerde bulunduğu) takdirde kendisi fitneye maruz kalmayacağı
hususunda zann-ı galibi hasıl olan kimse vardır.

İnzivaya çekilme ile cemiyete karışma
şıklarından her ikisi de kendisine eşit olanlara misal olarak şöyle bir adam
gösterilebilir: Kişi fitneye düşmeyeceği hususunda kendinden emindir. Ancak,
kesinlikle bilmektedir ki, sözü tutulmayacak, kendisine itaat edilmeyecektir. Bu
duruma, umumî bir fitnenin mevcut olmadığı hallerde rastlanır. Fitne çıkacak
olursa, uzleti tercih etmek gerekir. Zira bu durumda umumiyetle zarara
düşülmektedir.

Fitneye girenlere (İlâhî) belalar gelir ve
fitneye katılmayanlara da sirayet eder. Bu hususu şu ayet haber vermektedir:
"Öyle bir fitneden kaçının ki geldiği zaman sizden sadece zalim olanları
çarpmaz..."

Sunduğumuz açıklamayı Ebu Saîd'in rivayet
ettiği şu hadis de te'yid eder: "İnsanların en hayırlısı o kimsedir ki, nefsiyle
ve malıyla cihad eder, keza o kimsedir ki dağ başlarında Rabbına ibadet eder ve
böylece insanlara kötülük yapmaktan uzak olur."

Cemiyete karışıp karışmama, yani inziva ve
ihtilat hususlarında Hattâbî'nin bir izahı da klasik alimlerimizin görüşlerini
anlamada bizim için faydalı olacağı kanaatindeyiz. Der ki: "İnziva ve ihtilat,
kendileriyle alâkalı şeylere tabidir. Onlar değiştikçe bunlardan birini tercih
durumu değişir. İhtilâta ve cemiyete karışmaya teşvik sadedinde gelen deliller,
imamlara itaatla ve bir kısım dinî meselelerle alâkalıdır. İnzivaya teşvik
sadedinde gelen deliller de, bunlar dışında kalan meselelerle alâkalıdır. Mesela
bedenen insanlara karışmayı veya onları terketmeyi ele alalım. Tek başına geçimi
te'min ve dinini muhafaza edebileceğine kâni olan bir kimse için, bir şartla,
insanlara karışmaktansa uzak dursa daha iyi olur. O şart da (namaz için) cemaate
devam, selam vermeye ve almaya devam, hasta ziyareti, cenaze teşyii gibi
Müslümanların hukukunu edaya devamdır.

Matlub olan, lüzumsuz sohbetleri
terketmektir. Zîra sohbetin fazlası, zihnimizi meşgul ve vaktimizi zâyi ederek
mühim işlerimizi ihmal ettirir. En iyisi ihtilat ve insanlarla görüşme işini,
kendisinden tamamen vazgeçilmeyen, sabah ve akşam yemekleri menzilesinde tutup,
zarûrî olanıyla iktifa etmektir. Böyle yapmak beden için ve kalp için de çok
daha rahatlatıcı, çok daha uygundur."

Buhârî şarihlerinden Aynî de hadislerden,
fitne sırasında, inziva ve uzleti ihtiyar etmenin lüzumunu anlamıştır. İbnu
Hacer'den sunduğumuz açıklamanın yapılmasına sebep olan aynı hadisin şerhi
sadedinde Aynî de şu kıymetli açıklamayı yapar: "Bu hadiste, fitne zamanında
uzletin fazileti ifade edilmektedir. Ancak fitneyi izale edecek güçte olan kimse
bu hükme tâbi değildir. Zîra bu durumda olan kimseye, fitneyi izâle etmek için,
üzerine yürümesi farzdır. Bu farz, ahvâl ve imkâna tâbi olarak ya farz-ı ayn ya
da farz-ı kifâye sûretlerinden biriyledir."

Fitne bulunmayan zamanlarda uzlet ve
ihtilattan hangisinin efdal olduğu hususunda âlimler farklı görüşler ileri
sürmüşlerdir. Nevevî'nin sunduğu izaha göre: "İmam Şâfiî ve âlimlerin ekserisi
ihtilatın efdal olduğu görüşündedirler. Zîra derler, ihtilatta bir kısım faydalı
ameller îfa edilir, çeşitli İslâmî tezahürlere (şeâir-i İslâmiyye) katılır,
Müslümanların sayısını artırır, hasta ziyareti, cenaze teşyii, selam vermek,
emr-i bi'lma'rûf ve nehy-i ani'lmünkerde bulunmak, iyi ve hayırlı işlerde
yardımlaşmak, muhtaçlara yardım, cemaatlere katılmak gibi herkesin muktedir
olabileceği amellerle onlara birkısım hayır ve menfaat ulaştırır."

Bilhassa, âlimler ve zühd sahipleri
hakkında, ihtilatın fazileti te'kidli olarak beyan edilmiştir.

Birkısım âlimler de, uzlette kesinlikle
selâmet bulunduğu için, onun daha efdal olduğuna hükmetmişlerdir. Ancak bu,
kendisine terettüp eden ibadet vazifelerini ve mükellef olduğu şeyleri bilmek
şartına bağlıdır.

Muhtar olan (tercih edilen) görüş şudur:
"Günaha düşmeyeceği hususunda zann-ı galib hasıl olan kimse için cemiyete
karışmak (ihtilaf) efdaldir."

Kirmânî ise şunu söyler: "Asrımızda muhtar
olan inzivadır. Zîra uğranacak meclisler (mehâfil) arasında günahlardan hâlî ve
uzak olanlar nadirdir." Aynî ilave eder: "Ben Kirmânî'nin sözüne iştirak ederim.
Zîra bu devirde insanlara karışmak birtakım şeylerden başka bir şey celbetmez."

Daha uzlaştırıcı bir neticeye varan
Kastalânî ise: "Kişinin kemâli hem uzlet ve hem de sohbet (karışma) ile
gerçekleşir. Sohbetle dinini salim kılamayan fakihe uzlet, hakkını veren kimseye
de sohbet gereklidir" der.[1]










[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/381-383.

FİTNE-FİTEN ..
FİTNE. a- Fitne Kelimesinin Anlam Sahası
b- Olumlu Anlamıyla Fitne
c- Fitnenin Kur'an'daki Anlamları
A- Allah'a Nisbetle Fitne
1- Peygamberlerin Denenmesi
2- Müslümanların Denenmesi
3- İnsanların ve Toplulukların Denenmesi
4- Ni'met veya Külfetle Deneme
5- Sabır ve Sebat Fitnesi
B- Şeytana Nisbetle Fitne
C- İnsanlara Nisbetle Fitne
1- Münafıkların Fitnesi
2- İnkârcıların Fitnesi
C- Fitne Sayılan Davranışlar a- Diní Açıdan 1- Küfür-Şirk;
2- Allah'ın Hükümlerinden Yüz Çevirme
b- Sosyal ve Ahlâkí Fitne 1- İşkence ve Zulüm;
2- Belâ ve Sınama
3- Karışıklık ve Kargaşa
4- Dünya Ni'metleri;
5- Mal ve Çocuk;
D- Hadislerde Fitne Kavramı
E- Fitnenin Ortaya Çıkışı ve Zararları
FİTNE.
FİTNE.
Yoldan Çıkarıcı Fitneler
Fitne ile Sapma
İmtihan Olarak Fitne
Fitneye Düşürme Gayreti
Fitne Çıkartmak ve Kuran'daki Karşılığı
Müminlerin Çekişmesi Fitneye Sebep Olur
Fitne Unsurları
Zulüm, İşkence ve Azap
Fitne; Anlam ve Mâhiyeti
Olumlu Anlamıyla Fitne
Kur'an-ı Kerim'de Fitne Kavramı
Fitnenin Kur'an'daki Anlamları
Allah'a Nisbetle Fitne
Peygamberlerin Denenmesi
Müslümanların Denenmesi
İnsanların ve Toplulukların Denenmesi
Nimet veya Külfetle Deneme
Sabır ve Sebat Fitnesi
Şeytana Nisbetle Fitne
İnsanlara Nisbetle Fitne
Kur'an'da Fitne Sayılan Davranışlar
Hadis-i Şeriflerde Fitne Kavramı
Fitnenin Ortaya Çıkışı ve Zararları
Modern Fitne Odakları
FİTNENİN VASIFLARI
1- Fitne Yavaş Gelişir
2- Fitne Bir Kere Çıktı Mı Sonu Gelmez.
3- Giren Çıkamaz.
4-  Fitne , Fikrî Gruplaşmadır
5- Yalan Artar
6- Gerçeklerin İstismarı
7- Herkes Kendi Görüşünü Beğenir
8- Cehalet Artar
9- Şaşkınlık
10- Din-Sultan Ayrılığı
11- Din Lafta Kalır
12- Dinin Tatbikatı Zorlaşır
13- İrtidat Artar
14- Zenginlik Artar
15- Cimrilik Artar
16- Asiller Öldürülür, Meydan Adilere Kalır
17- Fitnede Gençler Rol Oynar
18- Katl (Öldürme) Vakaları Artar
19- Teşkilatlar Adına Öldürme.
20- Emniyet Ve Güven Kalmaz
21- Ölüm Aranır
22- Ganimet (Devlet Malı) Helal Addedilir
23- Fitnenin Girmedigi Ev Kalmaz
1- Fitnede Sabır
2- Fitnecileri Yalnız Bırakmak
3- Uzlet
* Eve Çekilmek
* Dağa Çekilmek
* Terk-i Diyar Etmek
İnziva Ve Uzletin Fazileti
4- Öldürmektense Ölmeyi Tercih Etmek
* Fitnede Mudafa-i Nefis
5- Dilini Tutmak
6- Kalben Kerahet
7- Mal Ve Evlatça Hiffet
8- Silah Edinmemek
* SAHABE VE FİTNE HAREKETLERİ
Fitnede Sahabe'nin Tutumu.
1- Fitne Hâdiselerini Sahabeler Çıkarmadı
2- Sahabeler Fitneye Katılmadı
Cemel Vakası
Fitneye Karışan Sahabeler
3- Ashab'ın Katıldıgı Fitneler Üzerine Birkaç Mütalaa
Sahabelerde Ölçü
Sahabeler Arasındaki Muharebelerin Mahiyeti Ve Hikmeti