Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Genelevlerinde Yapılan İşin Haramlığı; Haramın Devlet Eliyle İşlenmesi

Genelevlerinde Yapılan İşin Haramlığı


Genelevlerinde Yapılan İşin Haramlığı; Haramın
Devlet Eliyle İşlenmesi



Müslüman insanın müşrik düzenlerin
egemenliği altında yaşamak zorunda kalması, başlıbaşına bir problemdir, aynı
zamanda müslümanlar için ardı arkası gelmeyen problemlerin de kaynağıdır. İşte,
uygun şartların gerçekleşmesi halinde müslümanlara hicret etme emrinin veriliş
sebebi de budur. (Sözkonusu bu şartlar: 1- Hicret edeceği yerin maksadına uygun
olması, 2- Müslümanların bu konuda -varsa- yetkili emîrinin veya makamının
hicret etme emir ve isteği, 3- Hicret edebilecek imkâna sahip olmaktır.) Çünkü
müslüman insan, gayr-ı İslâmî müşrik düzenlerin egemenliğinde yaşadığı sürece,
her zaman için islâmî bir hayât sürdürmek ve İslâm'a göre yaşamak isteği
karşısında egemen düzenin sürekli olarak engeller ürettiğini görecektir.

Problem kimi zaman
bazı müslümanlar için,
özellikle böyle bir müşrik düzenin çatısı altında İslâm'ın özünü kavramak
imkânını ve fırsatını yakalayamamış kimseler için, İslâmî bir hayâtı
sürdürememek boyutlarını daha da aşar, onun karşısında inancına mal olacak
türden problemler çıkartır. Sözkonusu bu problemler kimi zaman düzenin bu alanda
özel olarak görevlendirdiği elemanlar aracılığı ile dahi üretilebilir. İslâm'ı
gereği gibi bilmeyen, daha doğrusu kulaktan dolma, yarım yamalak bir şekilde
çevrelerinden ya da atalarından öğrenegeldikleri yanlış ve haktan uzak, bilgi
sanılan birikimlere dayanarak ahkâm kesenlerin tahribatını buna eklersek, islâmî
olmayan bir düzenin çatısı altında yaşamak durumunda olan insanların -özellikle
de İslâm'ı gereği gibi öğrenebilmek fırsatını bulamamış kimselerin-
problemlerinin hangi boyutlara kadar ulaşabileceğini kestirmek gerçekten güçtür.

İşte müşrik ve câhilî düzenlerin
egemenliği altında yaşayan birtakım müslümanların karşı karşıya kaldıkları
problemlerden birisi de, birtakım işlerin devlet eliyle işlenmesi halinde,
bunların işlenmesinden yalnızca devletin sorumlu olacağı, ferdin bu alanda
herhangi bir sorumluluğunun olmayacağı ya da olsa bile çok az olacağı
kanaatidir. Bu yanlış kanaatten hareketle birçok kimse, "eğer devlet eliyle
fâizin alınıp verildiği kurumlar kurulmuş ise, vatandaşın fâiz alıp vermesinde
bir sakınca yoktur; devlet eğer tesettürü emretmiyorsa, ana baba ya da koca da
bu iş üzerinde o kadar durmuyorsa, şer'an mükellef bir hanımın örtünüp
örtünmemesi, üzerinde fazlaca durulacak türden bir problem değildir; içkinin
serbestçe içildiği, yahut fuhşun açıkça işlendiği, her türlü ahlâksızlığın
eğlence ve sanat merkezleri adını taşıyan çatılar altında işlenebildiği ve
devletin de bu alanda izin verdiği, hatta teşviklerde bulunduğu bir yerde artık
bu gibi haramların işlenmesinin ciddî bir vebali olmasa gerek; devlet, bizzat
kendisi çeştli yollarla kumar oyunlarını teşvik ediyorsa, artık bunun vebali
-eğer varsa- herhalde devletin olmalıdır..." gibi kanaatler, müslümanın haramı
kolaylıkla işlemesini sağlamakla kalmıyor, bu gibi kanaatlere kendisini
kaptırması halinde itikadî bakımdan büyük bir sarsıntı geçirmesine sebep teşkil
ediyor. Çünkü müslüman, böyle bir ortamın ve bu tür propagandaların etkisi
altında kalarak, haramı helâl görmek, vebalsiz görmek gibi bir bakış açısına,
bir anlayışa sürükleniyor. Haramı helâl kabul etmenin, itikadî bakımdan ne kadar
büyük bir tehlike teşkil ettiğini söylemeye gerek yoktur.

Burada müslümanın dikkat etmesi
gereken bazı hususlar vardır, onlara kısaca değinmekte yarar vardır:

1. İslâm'ın devletten beklediği ya da
İslâm adına hükmetmek üzer var olan bir devletin varlığının asıl sebebi,
Allah'ın emir ve hükümlerinin, İslâm şeriatinin istisnâsız bütün hükümlerinin
yaşanmasını sağlamak ve kolaylaştırmaktır. Devleti, şeriatin emrettiklerinin
kolaylıkla işlenebilmesini sağlamak için gerekli herşeyi sağlamakla görevli
olduğu gibi, şeriatin yasakladığı ve toplum hayâtında herhangi bir şekilde
varolmasını istemediği her türlü ahlâkî, fikrî, amelî ve sosyal rahatsızlık,
âfet ve kötülüğün kökünü kesmekle yükümlüdür. Hatta bu tür rahatsızlıkların
başgöstermemesi için gereken ön tedbirleri almakla da yükümlüdür.

2. İslâm'ın meşrû gördüğü yollarla
başa geçmemiş, İslâm'ın hedef ve maksatlarını gaye edinmemiş, İslâmî değerlere
iman etmeyen kimselerin esasen müslümanları yönetebilme hak ve selâhiyetleri
yoktur. Bu yönetimlerin mekanizmalarında yer alanlar hangi yolla başa geçmiş
olurlarsa olsunlar ve yapısında yer aldıkları siyasal ve sosyal düzenin adı ne
olursa olsun, durum değişmez. Dolayısıyla bu tür yönetimlerin yönetici
kadroları, -gayri meşrû emir ve izinleri bir tarafa- şeriatın emrettiği ve izin
verdiği şeyleri müslümanlara emretmek hak ve yetkisine dahi sahip değildirler.
Çünkü emredebilmek yetkisine sahip olabilmek için şeriatın öngördüğü ve müsâade
ettiği bir yolla başa geçmek ve gereken şart ve nitelikleri taşımak vazgeçilemez
bir şarttır. Dolayısıyla, İslâm ile hükmetmemeyi esas alan düzenlerin,
mâhiyetleri ne olursa olsun, verdikleri emir ve hükümlerin müslüman için en ufak
bir değer taşımaları ve asgarî bir itibara dahi sahip olmaları mümkün değildir.


3. Hiç kimsenin Allah'ın emir ve
hükümlerine aykırı teşrî' yapma (kanun koyma) yetkisi yoktur. Değil İslâm ile
hükmetmemeyi esas amaç edinen beşerî düzenler, değiş İslâm'ın öngörmediği bir
yolla müslümanların başına gelmiş yönetim ve yöneticiler, İslâm ile hükmeden
yönetimlerin dahi, hatta bütün müslümanların ve hatta bütün beşeriyetin dahi
Allah'ın ve Rasûlünün koyduğu bir hükmü olsun değiştirme yetkileri yoktur. Bu
husus, dinin kesin gerçeklerinden biridir. Allah'ın emir ve hükümlerine aykırı
hüküm koymaların ve bunların kabul edilmesinin küfrü gerektirdiği, dinin apaçık
gerçeklerindendir, yani zarûrât-ı diniyyedendir.

Buna göre, dinen yasak olduğuna dair
kesin bilgiye sahip olunduktan sonra, çağımızda şu veya bu şekilde müslümanlara
musallat olmuş beşerî düzenlerin helâl ve harama dair koydukları yasaları,
yaptıkları teşrîleri/hükümleri kayıtsız ve şartsız olarak reddetmek gerekir.
Onların bu haramların işlenmesini sağlayıcı ve kolaylaştırıcı bütün kurum ve
mekanizmaları İslâm açısından reddedildiği gibi, bu kurumların işlemesinde ve
işletilmesinde de herhangi bir görev ve fonksiyon yüklenmek de müslüman için
câiz değildir. (19)

FUHUŞ VE ZİNÂ..
Fuhuş; Anlam ve Mâhiyeti
Fuhuş
Câhiliyye Döneminde Fuhuş.
Müslüman Toplumlar ve Fuhuş.
Fahşâ ve Fuhuş
Fahşânın En Çirkini
Zinâ; Anlam ve Mâhiyeti
Zinâ Haddini Uygulamanın Şartları
Zinânın Cezâsı; Yüz Celde ve Recm..
1- Yüz Celde/Değnek Cezâsı
2- Recm Cezâsı
Hz. Peygamber'in recm uyguladığı olaylar şunlardır
İhsan ve Muhsan Terimi
Kur'ân-ı Kerim'de Fuhuş ve Zinâ Kavramı
Hadis-i Şeriflerde Fuhuş ve Zinâ Kavramı
Zinâ Suçunu Önleyici Tedbirler
Fuhuş ve Zinânın Cezâsı Üzerine; Recm Tartışması
Recm
Yüz Değnek Cezâsı
Recm Cezâsı
Hz. Peygamber'in recm cezâsına uygulama örnekleri
Recm cezâsı uygulanması için Gerekli Şartlar
Zinâ Suçunun Sâbit Olması
1. İkrarla Tesbit
2. Zinâyı dört şâhitle ispat
Recm Cezâsının İnfâzı
Recmi Kabul Etmeyenler ve Delilleri
Fuhşun (Livâta ve Seviciliğin) Cezâsı
Recm Cezâsı
Câriyenin Zinâ Cezâsı
Nesil Emniyeti
Kazf Nâmuslu Bir Kimseye Zinâ İftirası
Lian Eşler Arası Güvensizliğin Bedeli ve İftiraya Set Çekme.
Liânın Şartları üçtür
Liânın hükümleri
Livâta; Zinânın En İğrenç Biçimi
Flört; Fuhuş ve Zinâya Dâvetiye.
Kadının Örtüsü/Tesettür ve Hicab. Tesettür Nedir?.
Avret Ne Demektir?.
Kadınların ve Erkeklerin Avreti
Tesettür Kimlere Karşı Gerekir?.
Kadının Elbisesi
e- Süslenme
Kadın-Erkek İlişkileri ve Aile Hayâtıyla İlgili Haramlar A- Kadın-Erkek İlişkilerinde Haramlar Cinsî Duygu
a- Zinâ
b- Yabancı Kadınla Yalnız Kalmak
c- Karşı Cinse Şehvetle Bakmak
Ziynet
Örtü ve Elbise
d- Dokunmak
e- Kadın-erkek beraber bulunması
f- Cinsî Sapıklık; Homoseksüellik veya Sevicilik
g- El ile Tatmin
h- Hayvan ile Cinsî Münâsebet
4- Fuhuş kadınları/Fâhişeler
Âile Hayâtı ile İlgili Haramlar Eşler Arasında İlişkide Haramlar a- Hayız ve lohusalık hallerinde birleşme
b- Kadınlara anüslerinden yaklaşma
c- Yatak odasında geçenleri başkalarına anlatma
d- Çocuk düşürmek ve kürtaj (çocuk aldırma)
e- Karı-koca haklarına riâyetsizlik
Geçimsizlik
f- Çocuğun haklarına riâyetsizlik
g- Ebeveynin haklarına riâyetsizlik
Genelevlerinde Yapılan İşin Haramlığı; Haramın Devlet Eliyle İşlenmesi
Bazı Haramlara veya Dinî Emirlere Karşı Tavır
Müslüman Kadının Toplumsal Hayâta Katılma Âdâbı
A- Kadın ve Erkek Arasındaki Müşterek Edepler Görüşme ortamının ciddî olması
2) Gözü çevirme
3) Genel olarak tokalaşmaktan kaçınma
4) Kadın ve erkek arasını ayırma ve karışmaktan kaçınma
5) Halvetten kaçınma (Kapalı bir yerde yabancı bir erkekle yabancı bir kadının töhmet altında bulunacak şekilde yalnız
kalmaları)
6) Kocası yanında olan kadının yanına girerken kocasından izin almak gereklidir
7) Tekrarlanan uzun görüşmelerden kaçınmak
8) Şüpheli yerlerden kaçınma
9) Açık ve gizli günahtan kaçınma
B- Kadınlara Âit Edepler 1) Mütevâzi giysi
2) Güzel kokudan (parfümden) kaçınma
3) Konuşurken ciddî olma
4) Hareketlerde ağırbaşlı olma
Bazı müşterek görüşme âdâbı kaybolduğunda ne yapılmalıdır?.
Zinâ; İlâhî Bir Yasaktır
Gözün Zinâsı Harama Bakmaktır
Sanat Anlayışı ve Fuhuş Sektörü.
Fuhuş ve Zinâ Konusuyla İlgili Âyet-i Kerimeler
Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynakla