Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Toplumsal Helâkler

Toplumsal Helâkler

Toplumsal Helâkler:

Allah Teâlâ insanoğlunu
yeryüzüne gönderdiği günden beridir onu kılavuzsuz bırakmamış, görevlendirdiği
peygamber ve onlara indirdiği kitaplarla insanlara uyarıda bulunmuştur.
İnsanların gerçekleri görüp idrâk etmesi ve peygamberlerin kendi katından
olduğunu isbat etmesi için de mûcizelerle desteklemiştir. Allah, uyarıcı olarak
görevlendirdiği elçilerine iman etmeyen ve mûcizeleri eğlence konusu yapan
toplumları da helâk etmiştir.
?Kendilerine âyetlerimiz
ayan beyan okunduğu zaman inkâr edenlere: ?İki topluluktan hangisinin (dünyaki)
mevki ve makamı daha hayırlı, meclis ve topluluğu daha güzeldir?' dediler.
Onlardan önce de, eşya ve görünüş bakımından güzel olan nice nesiller helâk
ettik. De ki: ?Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet verir.
Nihayet kendilerine vaad olunan şeyi ?ya azabı (mü'minler karşısında yenilgiyi)
veya kıyâmeti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve topluluğu daha
zayıf olanın kim olduğunu çok geçmeden görecekler.? (19/Meryem, 73-75)

Bir toplumu helâke sürükleyen
aşamaları âyetlerden takip edelim: ?Nuh'u kavmine peygamber olarak
göndermiştik. ?Ey kavmim' dedi. ?Sizin için kendisinden başka ilâh olmayan
Allah'a ibâdet edin; zira ben üzerinize gelecek şiddetli bir günün azabından
korkuyorum!' Kavminin ileri gelenleri: ?Biz seni apaçık bir sapıklık içinde
görüyoruz!' dediler. Nuh da şöyle cevap verdi: ?Ey kavmim, bende hiçbir sapıklık
yoktur; fakat ben, âlemlerin Rabbı tarafından gönderilen bir peygamberim. Size
Rabbimin haberlerini duyuruyorum. Size nasihat ediyorum ve Allah tarafından
sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum. Sizi uyarmak için, sakınmanız ve belki
merhamet olunmanız için kendi içinizden bir adam vasıtasıyla size Rabbinizden
bir ihtarın gelmesine hayret mi ediyorsunuz?' Onu yalanladılar. Bunun üzerine
Biz de onu ve onunla birlikte gemide olanları kurtardık, âyetlerimizi
yalanlayanları ise, suda boğduk. Zira onlar kör bir toplumdu.? (7/A'râf,
59-64)
A'râf sûresinin devam eden
âyetleri sırasıyla Âd kavminin, Semud kavminin, Lût kavminin ve Medyen kavminin
helâklerini peşi peşine anlatmaktadır (bkz. 7/A'râf, 65-93). Sonra şu prensip
açıklanmaktadır: ?Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, halkı
(peygambere başkaldırmasınlar ve Bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka
yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır. Sonra kötülüğü (yoksulluk ve darlığı)
değiştirip yerine iyilik (bolluk) getirdik, nihayet çoğaldılar ve ?Atalarımıza
da böyle darlık ve sevinç dokunmuştu' (onlar da sıkıntılı ve sevinçli günler
geçirmişlerdi) dediler. Biz de onları, hatırlarından geçmediği bir anda ansızın
yakaladık.? (7/A'râf, 94-95)
A'râf sûresi, devam eden
âyetlerle yine helâk tarihini anlatmaya devam eder. Mûsâ (a.s.) ve Firavun
toplumları arasında geçen olaylar ve sonuçta Hz. Mûsâ'nın kavminin kurtuluşa
ermesi, Firavun ve taraftarlarının denizde boğulmak suretiyle helâk edilişleri
dile getirilir (bkz. 7/A'râf, 103-136). Sonra da İsrâiloğullarının çeşitli
sebeplerle helâklere uğraması anlatılır.