Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Sözlerin En Güzeli Olan Kur'ân-ı Kerim'de Güzel Sözün Önemi

Sözlerin En Güzeli Olan Kur



Sözlerin En Güzeli
Olan Kur'ân-ı Kerim'de Güzel Sözün Önemi


Kur'ân-ı Kerim, söze çok önem
verir. Bu ehemmiyeti, söz ve konuşma anlamına gelen ?kavl? kelimesinin her dört
âyette bir kullanılmasından da anlayabiliriz. ?Kavl? ve türevleri, Kur'an'da tam
1721 yerde geçer. Güzellik de Kur'an'ın üzerinde ısrarla durduğu, hemen her
konuda yapılanların güzel olmasını istediği özelliklerdendir. Güzellik anlamına
gelen ?husn? kelimesi ve türevleri Kur'an'da 194 yerde kullanılır. Çok sayıda
âyet; ?Kul: De ki, onlara şöyle söyle? şeklinde başlar. Sözlerin en
güzeli, insanları hakka, doğruya, olgunluğa, insanca yaşamaya sevkeden Allah'ın
kelâmıdır: ?Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer, ikişerli âhenkli bir
kitap halinde indirdi.? (39/Zümer, 23) Dolayısıyla insan, güzel sözlü olmak
istiyorsa, hem muhtevâ hem de usûl ve üslûp olarak referansını Kur'an'dan
almalıdır.
Güzel sözün O'nun katına
çıktığı; güzel sözü Allah'a çıkaranın da sâlih amel olduğu Kur'an'da
belirtilirken (35/Fâtır, 10), eylemle desteklenmeyen sözün güzel olmayacağı
vurgulanmış olmaktadır. Sözün Allah indinde makbul olması için söze uygun eylem
yapılması gerekir. Kur'an, ister mü'min olsun ister kâfir, insanlarla konuşurken
güzel konuşmayı emreder (2/Bakara, 83; 17/İsrâ, 53; 20/Tâhâ, 44). Sözlerin en
güzeliyle konuşmayı emreden Kur'an, insanın açık düşmanı olan şeytanın
insanların arasını bozmak için kötü ve çirkin sözlerden yararlandığını belirtir
ve güzel olmayan sözleri yasaklar (17/İsrâ, 53). Çirkin ve kötü söz; şirk ve
küfür lâfızları başta olmak üzere, arkadan çekiştirme (gıybet), söz taşıma,
jurnal etme, yalan, iftira vb. sözlerdir. Bunlar, insanın içinden geçebilirse de
başkasına açıklamak ve söylemek câiz değildir. Bir kimse başkasına bir kötülük,
bir haksızlık yaptığında, bunu başkasına söylemek de kötü söze girer; ancak,
kötülük ve haksızlık gören kimse, ya ıslah etmek yahut da suçlunun ceza
görmesini sağlamak maksadıyla bunu açıklamak mecburiyetindedir; buna izin
verilmiştir (4/Nisâ, 148).
Kur'an'da Allah, güzel sözü,
güzel ağaca benzetmiştir 14/İbrâhim, 24). Çünkü güzel sözün meyvesi güzel amel;
güzel ağacın ürünü de faydalı meyvedir. Bu âyetteki güzel sözden maksadın ?lâ
ilâhe illâllah?, güzel ağacın da ?mü'min? olduğuna dair İbn Abbas'a dayanan bir
tefsir rivâyet edilir. Bu tevhid kelimesi, dışta ve içte daima güzel amellerin
meydana gelmesine sebep olur. Allah'ın râzı olacağı her güzel iş, bu kelimenin
meyvesidir. Kötü söz, pis bir ağaca benzetilir (14/İbrâhim, 26). Çirkin söz,
rüzgârın şuraya buraya savurduğu köksüz, hafif, yararsız, hatta zararlı ota
benzer. Kötü kelime, İbn Abbas ve müfessirlerin çoğuna göre, başta Allah'ı inkâr
olmak üzere dinin kötü ve haram saydığı sözlerdir. Çirkin söz, ruha zararlı olan
köksüz, dikenli ağaç/bitkidir. Çünkü hem söyleyenin kendisine zarar verir, hem
de başkalarını incitir, yaralar. Kötü kelime, her türlü fitnenin, fesadın,
felâket ve musibetin kaynağıdır. Kötü söz, hem dünyada hem de âhirette insanın
felâketlere sürüklenmesine sebep olur.
?Vaktiyle Biz,
İsrâiloğullarından; ?yalnızca Allah'a kulluk/ibâdet edeceksiniz, ana-babaya,
yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara ihsân/iyilik edeceksiniz' diye mîsak/söz
almış ve ?insanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin' diye de
emretmiştik. Sonunda azınız müstesnâ, yüz çevirerek dönüp gittiniz.?
(2/Bakara, 83)
?Kullarıma söyle: Sözün en
güzelini konuşsunlar. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık
düşmanıdır.? (17/İsrâ, 53)
?(İnsanları) Allah'a dâvet
eden, sâlih amel/iyi iş yapan ve ?ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel
sözlü kim vardır? İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir
tavırla önle. O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse,
sanki yakın bir dost olur.? (41/Fussılet, 33-34)
?Sizden, hayra çağıran,
iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa
erenlerdir.? ( 3/Âli İmrân, 104)
?Allah'tan bir rahmet ile
onlara yumuşak davrandın. Şayet kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz,
etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için duâ
et; (umuma ait) işlerde onlara danış. Artık kararını verdiğin zaman da Allah'a
dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine sığınanları sever.? (3/Âl-i İmrân,
159)
?Allah'ın geçiminize dayanak
kıldığı malları aklı ermezlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve
onlara güzel söz söyleyin.? (4/Nisâ, 5)
?Yakınlar, yetimler ve
yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa, ondan bunları da rızıklandırın ve
onlara güzel söz söyleyin.? (4/Nisâ, 8)
?Onlar (münâfıklar),
Allah'ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, kendilerine öğüt
ver ve onlara, kendileri hakkında belîğ/tesirli söz söyle.? (4/Nisâ, 63)
?Allah kötü sözün açıkça
söylenmesini sevmez; ancak, zulme/haksızlığa uğrayan başka. Allah, her şeyi
işitendir, bilendir.? (4/Nisâ, 148)
?Onların Allah'ı bir tarafa
bırakarak taptıklarına (putlarına) sövmeyin; sonra, onlar da bilmeyerek Allah'a
söverler.? (6/En'âm, 108)
?Görmedin mi Allah nasıl bir
misal getirdi? Güzel bir sözü; kökü (yerde) sâbit, dalları gökte olan güzel bir
ağaca (benzetti). O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Öğüt
alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir. Kötü bir sözün misali, gövdesi
yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan pis bir ağaca benzer.
Allah, iman edenleri dünya hayatında da âhirette de değişmeyen sözle sağlam
yolda yürütür. Buna mukabil Allah zâlimleri saptırır. Allah dilediğini yapar.?
(14/İbrâhim, 24-27)
?Sen, Rabbinin yoluna hikmet
ve güzel öğütle dâvet et ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et. Çünkü Rabbin,
kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidâyete erenleri de en iyi
bilendir.? (16/Nahl, 125)
?Orada (cennette) boş söz
değil; sadece ?selâm' duyarlar. Orada, sabah akşam rızıkları da kendileri için
hazırdır.? (19/Meryem, 62)
?Rabbim, göğsüme genişlik
ver; kolaylaştır işimi. Çöz düğümü dilimden, ki anlasınlar sözümü.? (20/Tâhâ,
25-28)
?(Ey Mûsâ, kardeşin Hârun'la
beraber) Firavun'a gidin. O, tuğyân etti/iyice azdı. Ona tatlı ve yumuşak söz
söyleyin.? (20/Tâhâ, 44
?O çok merhametli Allah'ın
(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzu ile yürürler ve kendini bilmez
kimseler onlara lâf attığında ?selâm' derler (geçerler).? (25/Furkan, 63)

?Onlar (mü'minler) ki, yalan
şâhitlik etmezler, boş bir şeye rastladıklarında, vakar ile (oradan) geçip
giderler. Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı
sağır ve kör davranmazlar.? (25/Furkan, 72-73)
?Onlar (mü'minler), boş söz
işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve ?bizim işlerimiz bize, sizin
işleriniz size. Size selâm olsun. Biz kendini bilmezleri (arkadaş edinmek)
istemeyiz' derler.? (28/Kasas, 55)
?İnsanlardan öyleleri var
ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da
onunla alay etmek için boş lâfı satın alır. İşte onlara rüsvây edici bir azab
vardır. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki bunları işitmemiş, sanki
kulaklarında bir ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Sen de ona
acıklı bir azabın müjdesini ver!? (31/Lokman, 6-7)
?Ey iman edenler! Allah'tan
korkun ve doğru söz söyleyin.? (33/Ahzâb, 70)
?Kim izzet ve şeref
istiyorsa, (bilsin ki) izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır (onu dilediğine
verir). O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da Allah'a amel-i
sâlih ulaştırır...? (35/Fâtır, 10)
?Tâğuta kulluk etmekten
kaçınıp, Allah'a yönelenlere müjde vardır. Dinleyip de sözün en güzeline uyan
kullarımı müjdele. İşte Allah'ın hidâyet edip doğru yola ilettiği kimseler
onlardır. İşte onlar akıl sahipleridir.? (39/Zümer, 17-18)
?Allah, âyetleri birbirine
benzeyen ve mükerreren gelen Kitab'ı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir.
Rablerinden korkanların bu Kitaptan derileri ürperir, sonra hem ciltleri ve hem
de kalpleri, Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap, Allah'ın dilediğini
onunla doğru yola ilettiği hidâyet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık
ona yol gösteren olmaz.? (39Zümer, 23)
?Ey mü'minler! Bir topluluk
diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidir.
Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidir.
Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lâkaplarla çağırmayın. İmandan
sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işle böyle kimseler
zâlimlerdir. Ey iman edenler! Zandan çokça kaçının. Çünkü zannın bir kısmı
günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi gıybet
etmesin/arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten
hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah,
tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.? (49/Hucurât, 11-12)