Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Dünya ve Âhiret Kapılarını Açan Anahtar; Güzel Söz.

Dünya ve Âhiret Kapılarını Açan Anahtar

Dünya ve Âhiret
Kapılarını Açan Anahtar; Güzel Söz

Allah, Kur'an'da insanların
birbirlerine güzel sözler söylemelerini, güzel bir şekilde hitap etmelerini
emretmiş, kötü lakap takmayı, alay etmeyi, gıybeti, iftirayı, yalanı
yasaklamıştır. Mü'minlerin birbirlerini onore edici, ıslah özelliği belirgin,
içerik yönüyle olduğu kadar üslûp yönüyle de güzel şekilde konuşmalarını
emretmiştir. Hayatımızı ilâhî ölçülere göre sürdürmemizi emreden Yüce Allah,
çevremizde dost kazanmamızın sırrını açıklarken şöyle buyurur: ?Allah'a dâvet
eden, sâlih amel/iyi iş yapan ve ?ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel
sözlü kim olabilir? İyilikle kötülük bir olmaz. (Sen kötülüğü) en güzel şeyle
sav; o zaman (bakarsın ki) seninle arasında düşmanlık olan kimse, sanki sıcak
bir dost oluvermiştir.? 41/Fussılet 33-34)
İnsanlara karşı iyi muâmele ve
güzel söz söyleme, İslâm'ın prensiplerindendir. Firavun'u hak dine dâvet için
giden Hz. Mûsâ ve Hz. Hârun'a Allah; ?Ona yumuşak konuşun.? (20/Tâhâ, 44)
emrini vererek, İslâm'a karşı (henüz) savaşçı konumunda olmayan kâfirlere bile
tebliğin yumuşak ve güzel söz ile yapılmasını istemiştir.
Mü'minlerin, İslâm'a karşı
savaşçı durumda olmayan tüm insanlara karşı güzel sözlerle konuşması gerektiğine
bir örnek de, müslümanların anne babalarına karşı kullanacakları üslûbu öğreten
âyetlerde görebiliriz. ?Rabbin sadece kendisine ibâdet/kulluk etmenizi, ana
babanıza da ihsân etmenizi/iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan
biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ?of!' bile deme;
onları azarlama. İkisine de güzel söz söyle.? (17/İsrâ, 23) Yine, müşrik bir
babaya karşı nasıl hitab edileceğini Hz. İbrâhim'in putperest babasına karşı,
çok saygılı şekilde ve sık sık ?babacığım' diye hitap eden konuşma ve tebliğ
örneğinde görebiliriz. (Bkz. 19/Meryem, 41-48).
İnsanların çoğunu güzel söz
söylemekten ve güzel söze icâbet etmekten alıkoyan şeytandır. Kur'an, bize
şeytanın insanları güzel söz söylemekten uzaklaştırmaya çalışacağını; çirkin ve
kötü sözlerle aralarına düşmanlık sokmak isteyeceğini haber verir: ?Kullarıma
söyle: Sözün en güzelini konuşsunlar. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü
şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.? (17/İsrâ, 53) Nefsine uyup da şeytanın
adımlarını takip edenler için dünyevî zevkler, her türlü güzel gayelerin
üstündedir. Meselâ vicdanları onlara hata yapan birine karşı affedici olmayı,
kötü söz söyleyene karşı güzel sözle mukabele etmeyi bildirse bile, onlar
nefislerine uyup affetmemeyi veya kötü söze daha kötüsüyle karşılık vermeyi
tercih ederler. Fikirlerin değil nefislerin konuştuğu, kibir ve hakaret dolu
sözler, alaycı ve itici ifadeler, bir üstünlük gibi görülebilmektedir. İşte bu
gibi insanlar, bencillikleri, kendi akıllarını beğenmeleri, büyüklenmeleri ve
şeytanın fısıltılarına kulak vermeleri nedeniyle vicdanlarının sesini dinlemez,
kendilerine hatırlatılan güzel söze uymazlar. ?Vicdanları da bunların
doğruluğuna tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları
bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!? (27/Neml,
14)
Bazen dâvetçiler tarafından
bile daha çok da münakaşa ortamında, güzel olmayan söz ve tavırlar, muhatabın da
kışkırtmasıyla ortaya dökülebilmektedir. Bu gibi kaba söz ve davranışlar,
muhâtaplarımızın bizden uzaklaşmasına, yakınımızdakilerin de etrafımızdan
dağılmasına sebep olacaktır: ?Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak
davrandın. Şayet kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp
giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için duâ et.? (3/Âl-i
İmrân, 159)
İnsan, yaratılışı gereği
güzellikten, sevgi ve saygıdan, güzel hitaplardan zevk alır. Bozulmamış fıtrata
zor gelen, insanın kendi hevâsının, kötü arzularının izinden gitmesi, güzel yolu
bırakıp kötü davranmasıdır. Çünkü, bunlar vicdanı rahatsız eder, huzursuzluk ve
stres kaynağı olur. Güzel sözler, karşıdaki insan için olduğu kadar, konuşan
insan için de huzur ve mutluluk vesilesidir; her ibadette olduğu gibi, esas
karşılığı âhirette alınacak olması yanında dünyada da avansın, peşin ödüllerin
alındığı hayırlardır. Sözün en güzeline uyanlara müjdeler vardır (39/Zümer,
17-18). Sadece âhirette değil, dünyada da huzur içinde, izzetli ve onurlu bir
şekilde, güzel bir hayat yaşayacaklardır: ?Erkek veya kadın, kim mü'min
olarak sâlih amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayatla yaşatırız ve onların
mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeliyle veririz.? (16/Nahl, 97)

Eski şeriatlarda ?söz orucu?
şeklinde bir ibâdet vardı. Bu, Muhammed (s.a.s.) ümmetinde denge üzere konuşmak
şartıyla kaldırıldı. Yani, bizim şeriatımızda susarak oruç olmamakla birlikte,
konuşmada şer'î ölçülere riâyet etmek kaydıyla dengeli olmak, az ve öz konuşmak,
yani sözü güzelleştirmek, ısrarla tavsiye edilmiştir. Zira konuşulan her sözün
hesabı verilecektir. Çok konuşmak, konuşma israfı ve söz kirliliğidir. Gıybet,
iftira, hakaret, yalan vb. şöyle dursun, boş konuşmak, yerli yersiz laf ebeliği,
karşımızdakinin kulaklarını rahatsız etmek demektir ki o da, kul hakkıyla ilgili
veballerin kapısını aralamaktır.
Müslümanın, her türlü kötü söz
ve hareketlerden kaçınması gerektiği gibi, o, dilini Allah'ı zikir ile ve
insanları Allah'a dâvetle meşgul etmelidir. Güzel sözlerle insanları Hakka
çağıran ve kötülüklerden alıkoymaya gayret edeni öven Yüce Allah, ?İçinizden
hayra dâvet eden, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun;
işte onlar, kurtuluşa erenlerdir.? (3/Âl-i İmrân, 104) buyurmuştur.