Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

HAK.. Hak Kelimesi Anlam ve Mâhiyeti

HAK

HAK


Hak Kelimesi:
Anlam ve Mâhiyeti

Hak: İslâm kültürününün
ve Kur'an kavramlarının en önemlilerinden ve en zengin anlam taşıyanlarından
biri de ?hak' kelimesidir. ?Hak' sözlükte, bâtılın zıddı, yerine getirilen
hüküm, adalet, varlığı sabit olan, doğruluk, gerçeklik (hakikat), İslâm,
mal-mülk, hisse, pay, bir emek ve zahmet karşılığı alınması gereken şey, iddiaya
uygunluk, vâcip, sâdık, yaraşır, kesin şey manasındadır. ?Hak' kelimesinin aslı,
uygunluk ve denk gelmektir. Bu kelime masdar, isim ve sıfat olarak değişik
manalarda kullanılmaktadır. Masdar olarak anlamı, sabit olma ve mevcudiyetin
(varlığın) gerçek olması demektir. Bu da, bilgi ile, bilinenlerin, birbirine
uygun olması şeklinde anlaşılır.
Buradan hareketle, bazen
düşüncenin doğruluğuna hak, bazen da görülenin, bilinenin gerçek ve sâbit
oluşuna hak denilir. Gerçekleşen olaylar hakkında ?tahukkuk etti' denir ki bu,
olayın hak olarak, yerinde, bir gerçek olarak meydana geldiğini anlatır.
İslâmî literatürde, hakkın
kendisi olan yüce Allah, insanları mutlu kılmak için kendi katından kitabını da
hak olarak indirmiştir. Onun için mutlak hak/doğru veya asıl gerçekler ancak
Allah'ın vahyi iledir. Yani, Allah'ın indirdiği ve O'nun bildirdiği doğrular
haktır. Yani, hakikat, doğruluk, gerçeklik, adâlet kişilere göre değil; Allah'ın
bildirdikleri ölçüde haktır.
"Hak"; Cenâb-ı Hakk'ın bir
ismidir. Hak, Kur'ân-ı Kerim'in bir adıdır. Hak, mutlak doğru; şahsa, zamana ve
yere göre değişmeyen kesin doğru anlamındadır. Beşerî doğrular, göreceli
yaklaşımlar, teori ve zanlarla; hak, farklı şeylerdir. Allah'tan bize gönderilen
kanuna da hak diyoruz. Çünkü Hak olan Allah'tan geldiği için haktır. Hak
kelimesinin çoğulu "hukuk"tur. O yüzden haklar, yani hukuk da, Hakk'a dayanmalı,
mutlak doğru hükümler olmalı; şahsa, zamana ve yere göre değişen, beş on sene
içinde eskiyip değiştirilen, nice haksızlıklara/zulümlere kılıf olan şekilde
olmamalıdır. "Kim Allah'ın indirdiği ("hak"la, "hukuk"la) hükmetmezse, işte
onlar zâlimlerin ta kendileridir." (5/Mâide, 45). Hak ve hukuk, Hak olan
Cenâb-ı Hak'tan gelirse hak ve hukuk olur. Yoksa, bunu insan belirlemeye
kalkarsa o, hak ve hukuk olmaz. Çünkü insanın kendisi hak değildir. Kendisi hak
olmayandan, hak türeyip ortaya çıkmaz. İnsanoğlunun geçmişi ve sonu, evveli ve
yokluğu vardır. Belirli zaman içinde yaşar, belirli düşüncelerin etkisinde
kalır. Her an düşüncesini değiştirebilir. Onun içindir ki, kendisi hak olmayanın
söylediği de mutlak anlamda hak ve hukuk olamaz; insanları bağlamaz. Ama Hak
olan Allah ve indirdiği kitap, Haktır, hukuktur.