Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

2) İLİM ...

2

2) İLİM

Allahu Teâlâ'nın ezelî ilmiyle
her şeyi bilmesi demektir. O'nun ilmi, kâinattaki her şeyi kuşatmıştır.
Evrendeki hiç bir şey O'nun ilminin dışında meydana gelemez. Olmuşu, olmakta
olanı ve olacağı gerek küll halinde (genel kurallarıyla); gerekse ayrı ayrı,
hepsini bilir. O'nun ezelî olan ilim sıfatıyla muttasıf olduğunu gösteren pek
çok ayet-i kerime vardır:
"İçinizde (sinelerinizde)
olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir. Göklerde olanları da yerde
olanları da bilir..." (Ali İmran: 3/29)
Şu halde Allah'ın ilmi gizli
açık her şeyi kuşatmıştır. Kalblerimizden geçenler de O'na
malumdur. Bütün gayb alemi, bizim sınırlı ve sonradan kazanılma bilgimizin
ulaşamadığı o âlem, Allah'ın bilgisi dâhilindedir. O'nun ilmi, zatı ile kâim
olan, ezelî ve ebedî, bilinenlerle değişmeyen bir ilimdir. Kulların ilmi gibi
kazanılmış, sonradan elde edilmiş bir ilim değildir.

[1]
Allah'ın, geçmiş ve gelecekteki
her şeyi en küçük ayrıntısına kadar bilmesidir. Allah, olmuşu olacağı, açığı
gizliyi, kalplerden geçenleri, herşeyi ezeli ilmiyle bilir.
İlim, vâkıaya uygun olan kesin bilgidir. Hükemâya
göre ilim, bir şeyin zihinde şekillenmesidir. İlmin karşıtı cehâlettir.
İlim
iki kısma ayrılır. Birincisi kadîm olan ilim; diğeri de hâdis olan ilimdir.
Kadîm olan ilim Allah'ın zatîna aittir. Kulların sonradan kazandıkları ilme
benzerliği yoktur.[2]
Allah'ın ilim, kudret ve hayat gibi sıfatları vardır. Bu sıfatlardan her biri
vacip ve zarûri varlık kavramının dışındadır. Allah'ın ilim sıfatı, onun ilmiyle
beraberdir. Allah'ın ezelî (başlangıcı olmayan) bir ilmi vardır; Bu ilim her
şeyi içine almaktadır; biz insanların ilmi gibi, sonradan kazanılan araz
cinsinden değildir. Hiç bir şey onun ilminin ve kudretinin dışında değildir.
Bazı şeyleri bilip bazılarını bilmemek noksanlıktır ve bir tahsis ediciye muhtaç
olmanın ifadesidir. Allah bundan münezzehtir.[3]

Gazzâlî şöyle demektedir: "Allah mâlumatın hepsini bilir. Yerde ve gökte meydana
gelen her şeyi, onun ilmi her şeyi kuşatmıştır. Kainatta zerre kadar bir şey
dahi onun ilminden gizli değildir. O, karanlık gecede, kara taşın üzerine, siyah
karıncanın kımıldamasını da bilir, ondan haberi vardır. Hava boşluğunda yer alan
zerrenin hareketini, sırları ve en gizli olanları bilir. Kalplerin, beyinlerin
ve gönüllerin her türlü eğilimlerini, hareketlerini ve gizliliklerini başlangıç
ve sonu olmayan yanî kadîm ve ezelî ilmiyle bilir"[4]

Kur'an'da şöyle buyurulur:

"Sözünü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki o, sînelerin özünü bilir.
Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden
haberdardır" (Mülk: 67/13-14).

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır bu âyetin tefsirinde şöyle der:

"Allah'ın Latîf isminde iki tefsir vardır. Bunlardan birisi en ince ve en gizli
işleri bütün incelikleriyle kolayca bilendir. Bu ayetten şunu da anlıyoruz ki,
yaratan Allah (c.c.) yarattığını, yaratacağını ve her şeyi bilir. O halde, bütün
sînelerin künhünü kalplerde saklı olan her şeyi bilen O'dur. Mükelleflerden
sâdır olan gizli-açık, iyi-fenâ her söz ve fiil O'na nisbetle eşittir, onları
bilir."[5]

Geçmiş zamanla ilgili bilgiler, şu andaki durumlar ve gelecekteki olaylar
Allah'ın ilmine göre farklılık arzetmemektedir. Allah'ın ilminin önüne cehalet
geçmemiştir. O'nun ilmine unutma bulaşmaz, O, hiç bir zaman ve mekanla kayıtlı
değildir. Küll ve cüz'ü bilmedeki ilmi aynıdır. Küll'ü nasıl biliyorsa, cüz'ü de
aynen öyle bilmektedir. Kainattaki nizam, sağlamlık ve ahenk O'nun ilminin
şümûlüne (genişliğine) apaçık bir delildir.[6]

Allah'ın ilminden hiç bir şeyin gizli kalmayacağı; dolayısıyla O'nun insanların
bütün yaptıklarını ve yapacaklarını bilmekte olduğu, Kur'an'ın birçok âyetinde
zikredilmektedir. Bu âyetlerden bir kaçının meali şöyledir:

"Ne yerde, ne de gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli)
kalmaz." (Yûnus 10/61);
"Gaybın
anahtarları Allah'ın yanındadır. O'nun için gaybı ancak O bilir. O, karada ve
denizde ne varsa hepsini bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez. Yerin
karanlıkları içindeki tek bir tane, yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir
kitaptadır. Yani levh-i mahfuzda veya Allah'ın ilmindedir"
(En'âm: 6/59);

"Göklerde ve yerde olanları, Allah'ın bitirdiğini görmüyor musun? Üç kişinin
gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur, beş kişinin gizli konuştuğu
yerde altıncısı mutlaka O'dur, bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede
bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka 0, onlarla beraberdir. Sonra onlara kıyamet
günü yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir"
(Mücâdele: 58/7).

Allah'ın ilmini ispat etmek için bir delile ihtiyaç yoktur. Alemdeki nizam,
hikmet sahibi bir bileni iktizâ eder. İlim sıfatının kainata taalluku vardır.
O'nun ilmi, varlığı caiz olana ve mümkün olana taalluk ettiği gibi, müstahîl
(imkansız) olana da taalluk eder. Hiç bir şey ilim sıfatının taallukundan hariç
olamaz. ilmin taalluku vukûa tabidir. Yani ilim tasavvuru vakıa ve gayrı vakıa
şâmildir. İlim sıfatı, irâdeden başkadır. Makdûrâtın muhassısı (tahsis edicisi)
değildir. Malum asıldır; ilim, malumatın süreti ve hikayesidir. Bir şeyin suret
ve hikayesi o şeyin fer'i (bölümü)dir. İlim malumdan mukaddem (önde) olursa, ona
ilm-i fiilî denir. Cenab-ı Hakk'ın masnuata (sonradan ortaya çıkmış şeylere) ait
ilm-i ilâhîsi, ilm-i fiilîdir. İlim sıfatı, vücut gibi mütekâmil bir sıfattır.
Vâcibin varlığı için gereklidir. Cenab-ı Hakk, zâtı ve sıfat-ı barı gibi
vacibleri, şerîk-i barı gibi mümtenîleri -mevcut olsun veya olmasın bilir. Madum
olan şeylerin mevcut olacak (varlık alemine çıkacak) ve mevcut olmayacak (varlık
alemine çıkmayacak) kısımlarını tam ayrıntılarıyla bilir. Madumlar sonsuz
olduğuna göre Allah'ın ilmi de sonsuzdur. Malumat müteceddit (yenilenen) oldukça
ilm-i ilâhînin de taalluku yenilenir. Böylelikle eşyanın cüziyatı (ayrıntıları)
da Allah'ın ilmi kapsamına girer. Aynaya yansıyan şekil ve suretlerin değişmesi,
aynının değişmiş olduğu anlamına gelmediği gibi, Allah'ın ilminin taalluku,
O'nun gerçek bir sıfatı olan ilminin de değişmiş olmasını gerektirmez.
Binaenaleyh Allah'ın ilminin taalluku ezelîdir. O'nun ilmi zatından başka bir
şeye muhtaç değildir.[7]

Bu
alemi en güzel bir şekilde, en mükemmel bir nizamda yaratan, onu sevk ve idare
eden Allah'ın, yarattığı varlığı en ince teferruatına kadar bilmesi gerekir.
Zira, hakikatı, faydası, lüzum ve hikmeti bilinmeyen bir şey nasıl yaratılır? O
halde yaratıcının, bir şeyi yaratabilmesi için, evvela ilim sahibi olması ve
yaratacağı şeyi o ilmin icabına göre yaratması gerekir. Ayrıca inanan ve güzel
amel yapanları mükafatlandırmak, inanmayanı ve kötü iş yapanları da
cezalandırmak, o kimselerin yaptıkları işleri bilmekle mümkün olur. Bunun için
Allah alimdir, ezelden ebede kadar her şeyi bütün inceliğiyle bilir. Bu ilim,
bilgisizlikten ve gizlilikten sonra meydana gelen bir ilim değildir. Her şey
Allah'ın bilgisi dahilindedir. İlmin zıddı cehalet, noksanlık ifade eden bir
sıfattır. Hiçbir şeyi bilmeyen, her hareket ve düşünceden haberi olmayan bir zat
Allah olamaz. Allah ilmi ile kainatta meydana gelmiş ve gelecek, gizli ve aşikar
her şeyi bilir. O'nun ilmi herşeyi ezelden ebede kadar içine almıştır. Hiç bir
şey O'nun ilmi dışında kalamaz. Allah'ın ilmi ezeli olduğu için, her şeyi
meydana gelmeden önce bilir; sonra da ilmine iradesine uygun olarak yaratır.
Filozofların, ?Allah cüz'i şeyleri bilmez? iddialarını kelam alimleri kesinlikle
kabul etmemişlerdir. Onların bu fikri, Allah için noksanlık isnad etmektir.
Allah, her türlü noksanlıklardan uzaktır. Zamanla değişmeler halinde olan cüz'i
bilgiler de Allah'ın ilmi dahilindedir. En güzel ve mükemmel bir surette
yaratılmış olan bu alem ve onun her parçasında görülen nizam, ahenk ve
uyumluluk, onu yaratan Allah'ın sonsuz bir ilim ve kudret sahibi olduğuna
delildir. Çünkü bir şeyin mükemmel olarak yaratılması, o şeyin daha önceden tam
olarak bilinmesiyle mümkündür.

?Allah her şeyi en iyi bilendir.? (el-Enfal:
8/175)

?(Allah) gözlerin hain bakışlarını ve kalplerin gizleyeceği her şeyi bilir.?
(el-Mü'minun: 23/17)

?Yaratan (Allah) hiç bilmez mi?? (el-Mülk:
67/14)

[8]

Allah Teâlâ ?Alîm? dir.

[9]
Yani hepbilgilidir, bilgisi de Zâtı ve tüm sı­fatları gibi sonsuzdur. Bu, O'nun
her şeyi bilgisiyle -sürekli ola­rak- ku­şatı­yor olması demektir. O'nun
hakkında ?geçmiş? ve ?gelecek? kav­ramları söz konusu olmadığı için O, ?Alîm?
dir, yani Hepbilgilidir, de­mek gerekir. ?Allah (cc), geçmişi de geleceği de
biliyor? şeklinde zaman zaman kullan­dı­ğımız ifade sa­dece bizim
bakımımızdandır. O'nun için geçmiş ve gele­cek diye bir şey söz­konusu değildir.
Çünkü zaman (ve mekân) O'nu değil, bizi kuşatmaktadır. O ise, zaman ve mekânın
dışındadır, zaman ve me­kânın ya­ratıcısı ve kuşa­tıcısıdır. Dolayısıyla hiç bir
şey yokken de Allah Teâlâ her şeyi biliyordu ve sonsuza dek olacak her şeyi
bütün ayrıntıla­rıyla bilmektedir. Bu arada he­men söylemek gerekir ki Yüce
Rabb'imiz zihnimizden geçen her türlü dü­şünceyi, her türlü kurguyu ve bütün
duygularımızı da kesin­likle bilir ve za­ten ezel­den beri onları biliyordu. Bu
bakımdan hiç kimse içinden geçen en ufak bir şeyi Allah'dan gizleye­mez.
Bilindiği üzere insanda bilgi
oluşması her zaman görmeye ve duy­maya bağlı değildir. Bazen bilgi denen şey bir
fenomen olarak görmeye ve duy­maya gerek kalmadan da oluşabilir. Ama sanılacağı
gibi bu, in­sanın sahip olduğu bir aşkınlık sonucu değildir. Çünkü bilgi,
insan­larda çeşitli kurgula­rın ve zihinsel faaliyetlerin bir sonucu olarak
son­radan peydah­lanır. Dolayısıyla insan bilgisi, yaratıklara özgüdür; Sınırlı
ve eksiktir; Yanılgı sonucu veya zaman aşımına uğrayarak gerçekle uyuşmayabilir.
Halbuki Allah Teâlâ'nın bilgisi sonsuz, sı­nırsız, tümü kapsayıcı ve
kuşatıcıdır; Sürekli olarak gerçektir. Nitekim ?(...) Allah her şeyi bilir.?

[10]
buyurmak­tadır. Bununla birlikte Allah Teâlâ ayrıca hem tümü görür hem tümü
işitir. Yani bilmek demek olan, O'ndaki ?İlim? sıfatından başka ayrıca duymak ve
görmek gibi sıfatları daha vardır.
Hiç kuşkusuz kâinât tablosunda
seyrettiğimiz harikalar ve küçük ak­lı­mızla sınırlı kavrayış gücümüzle
görebildiklerimiz bile Allah'ın sonsuz ve sınırsız ilmini apaçık bir şekilde
kanıtlamaktadır.

[11]


[1]
Cihad Tunç, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/404.

[2]
Cürcani, et-Ta'rîfât.

[3]
Taftazânî, Şerhü'l-Akaid, 22-23.

[4]
Gazzâlî, İhyâ, l, 124.

[5]
M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VII, 5222.

[6]
Seyyid Sabık, el-Akaid el-İslâmiyye, 67.

[7]
İsmail Hakkı İzmirli, Yeni İlm-i Kelâm, 105-107.
D. Ali Türkmen, Şamil İslâm Ansiklopedisi: 3/136-137.

[8]
Cengiz Yağcı, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/117.

[9]
?Alîm? Allah Teâlâ'nın güzel isimlerinden (Esmâ'ül-Hüsnâ'dan) dır. Ne yazık
ki son yıllarda toplumumuzda büyük bir aksan bozukluğu başgöstermiş olduğu
için bu ve ben­zeri keli­meler yanlış seslendirilmektedir. Burada "Alîm?
kelimesinde (A) çok kısa, (İ) ise uzunca çekilerek tıpkı "Aliym? gibi
okunmalıdır.


[10]
Bakara: 2/282

[11]
Ferit Aydın, İslam'da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 221-222.

ALLAH (C.C.) Allah Lafzı; Anlam ve Mâhiyeti
Varlıkların Türleri
1) Vâcibu'l-Vücûd
2) Mümkinu'l-Vücûd
3) Mümteniu'l-Vücûd
A) Aklî Deliller 1) Hudûs (So adan Varolma) Delilleriyle Allah'ın Varlığını İspat.
a) Cisimlerin So adan Yaratılması Esasına Dayanan Delil.
b) İhtirâ (İcat Etme) Delîli.
c) Terkip Delili.
2) İmkân Delîli
3) İbdâ' ve İllet-i Gâiyye Delîli
B) Naklî Deliller
Allah'ın Varlığına İcmâlî Birkaç Delil
1- İmkân Delîli
2- Hudûs Delîli
3- Hayat Delîli
4- İntizâm Delîli
5- San'at Delîli
6- Hikmet Ve Gâye Delîli
7- Şefkat-Merhamet Ve Rızık Delîli
8- Yardımlaşma Delîli
9- Temizlik Delîli
10- Sîmâlar Delîli
11- Sevk-i İlâhî Delîli
12- Rûh Ve Vicdân Delîli
13- Fıtrat Ve Tarih Delîli
14- Duygular Delîli
15- İttifak Delîli
16- Kur'ân Delîli
17- Peygamberler Delîli
"Allah? Kelimesinin İçerdiği Anlam ..
Allah'a İman
Allah Teâlâ'nın Birliği
ALLAH TEÂLÂ'NIN SIFATLARI
Kur'ân-ı Kerim Allah Teâlâ'yı Bize Nasıl Anlatıyor
Kur'ân-ı Kerim'de Allah'a İman ve O'nun Bazı İsim ve Sıfatları
Konuyla İlgili Hadis-i Şeriflerden Bazıları
YÜCE ALLAH'IN İSİMLERİ ?ESMA-İ HÜSNA? .
SIFAT-I İLAHİYYE .
1- Sıfat-ı Nefsiyye
2- Sıfat-ı Selbiyye (Tenzihat)
3- Sıfat-ı Sübûtiyye (Sıfat-ı Zatiyye)
4- Esmaül-Hüsna'nın Delalet Ettiği Sıfat ve Manalar
5- Haberî Sıfatlar
İstivâ
Nüzul
SIFÂT-I SELBİYYE .
SIFAT-I ZÂTİYYE .
1) VÜCUT ..
VACİBU'L-VÜCUD ..
2) KIDEM ...
3) BEKA ..
4) MUHÂLEFETÜ'N Lİ'L-HAVÂDİS .
5) KIYÂM Bİ-NEFSİHÎ
6) VAHDÂNİYET ..
SIFÂT-I SÜBUTİYYE .
1) HAYAT ..
2) İLİM ...
3) SEMÎ'
4) BASAR ..
5) İRÂDE .
İrâde-i Külliyye ve İrâde-i Cüz'iyye
a- Tekvinî İrâde
b- Teşriî irâde
a) Yaratma İradesi (İrâde-i Tekviniye)
b) Yasama İradesi (İrâde-i Teşriiye)
6) KUDRET ..
7) KELÂM ...
8) TEKVÎN ..
Tekvin Sıfatının İsbatı
RUYETULLAH .. Ru'yetullah; Allah'ın Görülmesi
Rü'yetin Dünyadaki Cevazı
Rü'yetin Âhiretteki Vücûbu
Allah Teâlâ'yı Görmek Mümkün müdür ? .
ALLAH'I İNKAR .. Allah'ı İnkar Etmede Önemli Olan Üç Etken . 1) Kibir ve İnat
2) Cehâlet
3) Tâğutların İfsadı
Allah'sız Bir Dünyayı Kimler İster? .
Allah İnancı Olmayan Toplum Modelinin Zararları
Allah'ı Düşündüren Kâinat Ayetleri
Yegâne Yaratıcı Allah'ı İnkâr Edenleri Düşünmeye Dâvet Bu Şiiri Kim Yazdı? .
Fabrika .
Tasvir
Allah'ı İnkâra Dayalı Felsefî Akımlar 1) Ateizm; Allah Tanımazlık .
2) Darwinizm ..
3) Naturalizm ..
Tabiat Nedir? .
Tabiat (Doğa) Yaratıcı Olabilir mi? .
4) Pantheisme .
5) Pozitivizm ..
Bilimlerin Dilinden .
Bak ve Düşün!
İlimler
6) İdealizm ..
İslâm Felsefesi mi? .
7) Reenkarnasyon .
8) Hedonizm ..
Niçin Yaşıyoruz? .
Beşer ve İnsan
Kitaplıktaki Kedi