Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Şer; Anlam ve Mâhiyeti

Şer

Şer; Anlam ve Mâhiyeti

?Şerr' sözlükte, istenmeyen,
arzu edilmeyen, her açıdan kendisinden kaçınılan şey demektir. Bunun yanında
fesat, bozukluk, kötülük, kötü şey, zulüm, cezayı gerektiren iş anlamında da
kullanılmaktadır. Bazen de sıkıntı, belâ ve musîbet manasına gelir. ?Şerr'in
çoğulu ?şurûr? ve ?eşrâr?dır. Şer her türlü hayrın ve iyiliğin karşıtıdır.
Hayır ve şer ölçüleri, ya
mutlak olur, ya da izafi (göreceli) olur. Meselâ, akıl, adâlet, iyilik duygusu
her zaman mutlak olarak hayırdır. Zulüm, kötülük, hırsızlık gibi şeyler de
mutlaka şerdirler. Bazı şeyler bazıları için geçici olarak hayır veya şer
olabilir. Meselâ, mal sahibi olmak şer olmadığı halde, bazıları için şer
olabilir. Birisi mal ile kötülük veya zulüm yapıyorsa mal o insan için hayır
değildir. Şer, istenmeyen, arzu edilmeyen durumları anlattığı gibi, kötü olan
ve insana zararı dokunan şeyleri de ifade etmektedir. Kur'an, akletmeyen sağır
ve dilsizleri (inkârcıları) yerde debelenen varlıkların en şerlisi saymaktadır
(8/Enfâl, 22, 55). Çünkü onların yaptıkları hayır olmaz, tuttukları yol
yanlıştır. Azgınlıkları yüzünden yeryüzünde hep fesat ve şer olmaktadır.
Şer, bir yönüyle insanın
kendisine isâbet eden kötülüktür, yani mutsuzluk veya talihsizlik halidir. İnsan
sürekli kendine göre iyi şeyleri ister; ancak, kendisine bir şer (kötülük)
dokunursa ümitsizliğe düşer. Biraz rahata kavuşunca da nimetin kimden geldiğini
unutur, nankörlük yapar (41/Fussilet, 49-50). Hayır, Allah rızâsı düşünülmüş ve
takvâya uygun bütün davranış ve işlerdir. Şer ise, Allah'ın rızâsına uymayan
bütün işlerdir. Birisi mü'minin halini ortaya koyarken, diğeri de günahı ve
kâfirin amellerini nitelendirmektedir. Şirk, küfür, nifak, zulüm gibi tavırların
hepsi de şerdir. Bunun sonucu olarak kim zerre miktarı hayır işlerse onun
karşılığını, kim de zerre miktarı şer işlerse onun karşılığını görecektir (99/Zilzâl,
7-8).
Şer, bazen sû' yani günah
işleme duygusunu anlatır. Hayır ve şer kavramları iman ve küfür, itaat ve isyan
yerine de kullanılır. Âmentü'de hayrın da şerrin de Allah'tan geldiğine, yani
her ikisinin de Allah (c.c.) tarafından yaratıldığına iman ettiğimizi söyleriz.
Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Hayır ve şer Allah'tan geldiğine göre
bizim çabamız ne işe yarar? İnsan, hür irâdeyle yaratılmış ve dünyaya
gönderilmiştir. Hayrı da şerri de seçme yeteneği vardır. Allah (c.c.) onu başı
boş bırakmamış, hayrı ve şerri anlatan peygamberler de göndermiştir. Bundan
sonra dileyen hayır işler, dileyen şer işler. Ancak hayrı da şerri de yaratan
Allah'tır. Bu bir anlamda denemek için Allah'ın insana izin vermesi ve onu
hareketlerinde serbest bırakmasıdır.
Allah (c.c.) insanı hayır ve
şer konusunda denemektedir (21/Enbiyâ, 35). Cimrilik edip de mallarını Allah
yolunda harcamayanların bu yaptıkları kendileri hakkında bir hayır değil, şerdir
(3/Âl-i İmrân, 180). Bazı insanlar mü'minlerden hoşlanmazlar. Allah onlara
bundan daha şer olan bir sonucu haber veriyor; Allah'ın lânet ettiği, kızdığı,
başka şekillere çevirdiği, tâğuta tapanlar yaptığı kimselerin durumu (5/Mâide,
60) daha kötüdür. Cehenneme gidecek olanlar, halk arasında en şerli kimselerdir
(98/Beyyine, 6). Mü'minler, şeytanın şerrinden, yaratıkların, gecenin,
düğümlere üfleyenlerin, hasetçilerin, vesvese verenlerin şerrinden Allah'a
sığınırlar (113/Felâk ve 114/Nâs Sûreleri).
Çevremizde olup bitenlere ve
insanların işledikleri fillere hayır ve şer hükmünü verebilmemiz için elimizde
sağlam bir ölçü olmalıdır. Bu ölçü de ancak Allah tarafından bütün insanlara
gönderilen son din İslâm'dır. İnsanların aklı ve tarihsel tecrübeleri bu konuda
kesin bir ölçü olamaz. Ancak hayır ve şer hükümleri akılla anlaşılır ve
uygulanır. (1)