Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Hadis-i Şeriflerde Hevâ Kavramı

Hadis

Hadis-i Şeriflerde Hevâ Kavramı

?Yüce Allah'ın yanında gök kubbe altında
Allah'tan başka tapınılan tanrılar içinde, kendisine uyulan hevâ (aşırı istek ve
tutkulardan) daha büyüğü yoktur.? (Taberânî;
İbn Kayyim el-Cevziyye, İğâsetu'l-Lehfân, 2/148; Elmalılı, 6/70; Ş. İslâm
Ansiklopedisi 2/397)

?Gerçek mücâhid, nefsiyle mücâhede edendir.?
(Ahmed bin Hanbel, 6/2022)

"Dikkat edin, bir (büyük) fitne kopacaktır!"
Hz. Ali (r.a.) bunun üzerine "Yâ
Rasûlallah! Bu fitneden çıkış (kurtulu) nasıl (olacak)tır?" diye sordu.
Peygamberimiz buyurdu ki: "Allah'ın kitabı(na sarılmakla). Sizden öncekilerin
tarihi, sizden sonrakilerin haberi ve aranızdaki meselelerin hükmü ondadır. O,
(hak ile bâtılı ayıran) kesin bir hükümdür; saçma değildir. Her kim
zorbalığından ötürü onu bırakırsa Allah onu(n boynunu) kırar. Her kim hidâyeti
ondan başkasında ararsa Allah onu dalâlete düşürür. O, Allah'ın habl-i metîn'i
(sağlam ipi)dir. O, zikr-i hakîm (hikmet dolu sözler)dir. O, sırât-ı müstakîm
(doğru yol)dir. O; hevâların/arzuların hakikatten saptıramadığı, dillerin
iltibâsa (karışıklığa) düşüremediği, ilim adamlarının doymadığı, fazla
tekrarlanmaktan eskimeyen ve acâib (hayranlık veren tarafları) bitmeyen bir
kitaptır. O, öyle bir kitaptır ki, cinn(den bir grup) onu dinlediği zaman 'biz,
doğruluk ve olgunluğun yolunu gösteren hayretâmiz bir Kur'an dinledik ve ona
derhal iman ettik!' demekten kendilerini alıkoyamamışlardır. Ona dayanarak
konuşan, doğru söz söylemiş, onunla amel eden sevap kazanmış, ona dayanarak
hüküm veren adâlet etmiş ve ona dâvet eden doğru yola hidâyet edilmiş olur."
(Tirmizî, Fezâlu'l-Kur'an, 14, hadis no: 3069)

"Sizden öncekilerin yollarına karış karış ve
arşın arşın mutlaka tâbi olacaksınız. Hatta bir keler/sürüngen deliğine
girseler, onların arkasından gideceksiniz."
Ashâb sordu: "Yâ Rasûlallah! Yahûdilerle
hıristiyanlara mı?" "Ya kime olacak?" (Müslim, İlim 6)

"Heleke'l-mütenattıûn -Taşkınlar helâk oldu.-"
Bunu Rasûlullah üç defa söyledi.
(Müslim, İlim 7)

"Şüphesiz Allah ilmi insanlardan çekip
alıvermez. Lâkim ilmi, ulemâyı almakla kaldırır. Nihayet hiçbir âlim bırakmadığı
vakit, insanlar birtakım câhilleri baş edinirler. Onlara sual sorulur, ilimsiz
fetvâ verirler; bu sûretle hem saparlar, hem saptırırlar."
(Müslim, İlim 13)

Ebû Kulâbe, müslümanlara şu tavsiyede
bulunmuştur: "Hevâlarına/heveslerine tâbi olanlarla oturmayın, onlarla
mücâdele de etmeyin; ben onların kendi bâtıl yollarına sizleri çekeceklerinden
emin olamam, inandığınız değer yargılarına şüphe katarlar." (Tirmizî,
Mukaddime, I/90)

Peygamberimiz (s.a.s.), ümmeti hakkında en çok
endişe duyduğu hususlardan birinin, onların hevâları tarafından saptırılma
ihtimali olduğunu ve ümmeti için böyle toplulukların çıkacağını belirtmiştir (Ahmed
bin Hanbel, IV/102, 423).

Rasûlullah (s.a.s.) Kur'an'ı, insanların
hevâları tarafından saptırılmasına engel olacak yegâne kaynak olarak
göstermiştir (Tirmizî, Fezâilu'l-Kur'an, 14). Yine Peygamberimiz, kişinin,
hevâsını vahyedilmiş ilkelere tâbi kılmadıkça mü'min olamayacağını bildirmiştir
(Ferrâ el-Beğavî, Mesâbihu's-Sünne, -Beyrut, 1987- I/160).