Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

HİDÂYET.. Hidayetin Anlam Sahası

HİDÂYET


HİDÂYET




Hidayetin Anlam Sahası:



İrşat etmek, doğru yolu göstermek,
rehberlik yapmak. Zıddı; Saptırmak, yanıltmak, dalâlete düşürmektir. Hidâyet
kelimesi (HDY) kökünden bir mastar olup terim olarak; küfür, şirk ve
sapıklıklardan kurtularak, İslâm'ın aydınlık yoluna girmektir.[1]

Hidayet, doğru yolu bulma, açıklama, ilham etme,
muvaffak kılma anlamlarına gelmektedir. Terim olarak hidayet; küfür, şirk ve
sapıklıklardan kurtularak, İslâm'ın aydınlık yoluna girmektir.


[2]

?Hidayet'; hedefe götüren şeyi
göstermek, rehberlik yapmak, bir hedefe giden yolda yürümek, iyilik ve
yumuşaklıkla yol göstermek demektir.

İslâmın bir adı ?sırat-ı müstakím'
yani dosdoğru yol ise, diğer adı da ?hidayettir', yani insanı Allah'a götüren
yol. Bir başka deyişle, insanı dünya hayatının amacına ulaştıran şey.

Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim, İslâmı
kabul edip yaşayanlar için ?hidayeti bulanlar', ?hidayette olanlar'
tanımlamasını yapıyor.[3]


?Hidayet'in karşıtı ?dalalet'tir, yani
sapıklıktır, karanlıkta kalmaktır.

Aynı kökten gelen ?ihtida'; hidayet'i
buldurmak, doğru yolda olmasını sağlamak,

?Hadi'; yani hidayete erdirici,
hidayet verici

?Hüdâ'; hidayet'i gösteren, Hakkın
delillerini bildiren delil, doğru yolu gösteren belge anlamındadır.

Asıl hidayet Allah'tan gelir. Bunun
anlamı, insanın doğru yolu bulmasını sağlayan Allah'tır. Insanlara hidayeti
anlatan peygamberleri ve kitapları gönderen O'dur. Peygamberlerin anlattığı
Hidayet yolunu anlamayı sağlayan ?akıl ve anlama yeteneği- veren yine Allah'tır.
Insan yalnızca kendi aklıyla, bir başına hidayetin nasıl olduğunu bilemez. Ancak
Allah'ın bildirdiğini aklıyla anlar.

?Hidayet', yaratıcının insanlara
ulaştırdığı bir rahmet ve bir iyiliktir. O, aynı zamanda doğru yolu göstermek ve
bu doğru yolda kalmaya yardımcı olmak demektir. Yaratıcı, hem insana hidayeti
bildiriyor, doğru yolun ne olduğunu gösteriyor, hem de bu hidayeti kabul
edenlerin doğru yolda devamlı kalmasının imkanlarını veriyor.

?Hidayet', ulaşılmak istenen hedefe
varmada tatlılıkla yol göstermek, yardımcı olmaktır. ?Hidayet'ten maksat insanı
hayırlı bir sonuca götürmektir. Yoksa hırsıza, hırsızlık yapma konusunda yol
gösterici olmak ?hidayet' değildir.

İnsan için en önemli özelliklerden
birisi de, ne yana gittiğini, hangi yöne yöneldiğini bilmesidir. İnsanın
yönünü, hayatını hedefini inanma duygusu gösterir. Kişi ?hidayet' adı verilen
İslâma inanırsa yolu ve yönü düzgün olur, hayatını hedefinin ne olması
gerektiğini bilir.. ?Dalâlet' denilen İslâm dışı yollara bağlanır ve onların
gereklerini yaparsa hayatının amacını bulamaz, gitmesi gereken asıl yönü tayin
edemez.

Yaratıcı insana ?hidayeti' veya
?dalaleti' seçebilme gücü vermiştir. Kişi istediğini seçer. Ancak Yüce Yaratıcı,
kendi hidayetinin dışındaki bütün yolların sapıklık ve karanlık olduğunu
açıklayarak insanı uyarıyor.[4]


Kuşkusuz gerçek mutluluk ve insanca
yaşama ancak mutlak doğru yol olan Allah'ın hidayetiyle elde edilebilir. Allah,
insanın bu mutluluğa ulaşması için olan ?hidayet' etmektedir. Aklını gereği gibi
kullananlar bu evrensel gerçeğin farkında olurlar.

Gerçek hidayetin kaynağı Allah'tır.[5]
Fakat Allah, hidayeti kabul etmeleri için kullarını zorlamaz. Onlara hidayeti ve
adâleti elçileri ve kitapları vasıtasıyla gösterip seçimi onların tercihlerine
bırakır.[6]


Allah tarafından görevlendirilen
nebiler, insanları hep Allah'ın ?hidayet'ine davet etmişlerdir. Onlar aynı
zamanda ?hidayet' olayının canlı örnekleridir.[7]


Peygamberimiz kendisini ?Muhakkak
ki Allah beni âlemler için rahmet ve hidayet için göndermiştir.? şeklinde
tanıtıyor.[8]

Hidayet, lutf ile olan rehberlik
demektir. Allah Teâlâ'nın, lütuf ve keremiyle, kuluna sonu hayır ve mutluluk
olacak isteklerinin yollarını göstermesi veya yola götürüp muradına
erdirmesidir. Sadece yolunu ve sebeplerini göstermeye irşâd; neticeye erişinceye
kadar yola götürmeye de tevfîk denir. Hidayette istenen, hayra ulaştırmaktır.
Mesela, hırsıza yol göstermeye hidayet denmez. Hidayeti buldurmaya "ihtidâ" veya
"hüdâ" denmektedir. Allah'ın güzel isimlerinden biri de ?el-Hâdî?, yani hidayet
veren, hidayete erdirendir.

Allah, hâdîdir; yani kendisini tanıma yollarını
kullarına gösterip tanıtan, onları Rububiyetini ikrar edici kılan, necat
(kurtuluş) yolunu gösterip açıklayan, her yaratığın bekası ve varlığını
sürdürmesi için gerekli olan cihetlere yönelten zattır. Bundan fazla olarak,
kullarından dilediğini tevhid nuruyla müşerref kılar, istediğini dosdoğru yola
hidayet eder. Ayrıca bütün diğer yaratıkları faydalarına olan yöne sevkeder,
rızık arama yollarını, zararlardan sakınmalarını ilham eder. İmam Gazali, bu
ikinci nevi hidayete bazı örnekler verir: Yeni doğan yavruya memeyi
tutmasını, civcive çıkar çıkmaz daneleri toplamasını, arıya yuvasını altıgen
şeklinde yapmasını vb. gibi her canlı için en uygun şartı ilham eder.
Hidayetin zıddı dalalettir. Dalalet;
sapmak, şaşmak, karanlıkta kalmak, bocalamak ve kaosa yenik düşmek anlamlarına
gelir. Dalalet, doğru yoldan bile bile veya iğfale kapılarak sapmaktır. "İhdina"
kelimesinin Türkçeye çevrildiğinde en uygun tabir: "bize hidayet et" ifadesidir.
Merhum Elmalılı'nın açıklamasına göre: "İhdina" kelimesini "göster" diye tercüme
etsek, götürmek kalır. "Götür" deyince, letafet kalır ve hiç biri tam anlamı
ifade etmez. En uygunu Türkçeye de yerleşmiş olduğu şekliyle "bize hidayet et"
ifadesidir. Yani hidayet, tek kelimeyle tam olarak tercüme edilemez.


Çölün ortasında yolunu şaşırıp kaybeden bir
kimseyle, bir rehber yardımıyla gideceği yeri, yönü rahatca tayin edip bulan
kimse bir değildir. Bu bakımdan
hidayetin tam karşısına da şaşırmışlık, sapmışlık anlamına gelen "dalalet"
kavramının yerleştirildiği görülür. Çünkü her şey kendi zıddına nispetle daha
gerçek mana ifade eder. O halde, insanı hayat çölünde ya da yolunda doğru
istikamete götürecek, sapmalardan koruyacak yön tayin edici kılavuz nedir?
Elbette ki Allah'ın hidayeti (yol göstermesi)dir.

"De ki: Hidayet/doğru yola kılavuzluk;
ancak Allah'ın hidayetidir."
(En'âm: 6/71)

"Yolun doğrusunu göstermek Allah'a
aittir. Yolun eğri olanı da vardır. Allah dileseydi hepinizi hidayete iletirdi."
(Nahl: 16/9)

Hidayet, bir yolu göstermek ve o yolda sebatı
sağlamada yardımcı olmaktır.
Yalnız göstermek, dinin anladığı manada hidayeti ifade etmez. Gösterilen yolda
sebata yardım etmek de vahyin hidayetinin bir parçasıdır. O yüzden daha çok
hidayete ermiş insanların okuduğu Fatiha suresi 5. âyetindeki "ihdinâ"
kelimesine, bazı müfessirler; "bize verdiğin hidayette sebatımızı nasib et"
anlamı vermişlerdir.[9]











[1] Şamil
İslam Ansiklopedisi: 2/420-421.





[2] Ahmet
Kalkan, Kur'an Kavramları.





[3]
Bakara: 2/157.





[4]
Kasas: 28/50; Muhammed:
47/25, v.d.





[5]
Bakara: 2/120; A'raf: 7/178,
v.d.





[6]
İnsan: 76/3.





[7]
Şûra: 42/52; Nazi'at: 79/19;
En'am: 6/84-90.





[8]
A. b. Hanbel, 5/2687. nak. Kur'an'da
Hidayet ve Dalâlet, s: 115; Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan
Yayınları: 270-271.





[9] Ahmet
Kalkan, Kur'an Kavramları.