Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Hidâyette Kulun Rolü.

Hidâyette Kulun Rolü

Hidâyette Kulun Rolü

Kur'an'ın tamamını dikkatlice okumayanlar
yüzeysel bir bakış açısıyla kaderci bir anlayışa kapılır ve hidayetin, kişinin
hiçbir etkisi olmadan, tamamen Allah tarafından takdir edildiğini zannederler.
Kuşkusuz Allah'a inanan her mü'min Allah'ın iradesinin her türlü iradenin
üstünde olduğuna; Allah'ın dilemesinin önünde hiçbir engel bulunamayacağına
kesin olarak inanır. İnsan da
diğer yaratıklar da Allah'a muhtaçtırlar. Yaratıkların, kendilerinden
kaynaklanan hiçbir şeyi yoktur. Organları da, fiilleri de, yararlandığı şeylerin
hepsi de Allah tarafından yaratılmıştır. Hidayeti de veren O'dur. Ancak,
hidayeti dileyen bir kimseye Allah engel olur ve onu sapıklıkta kalmaya zorlar
mı? Ya da hidayeti bulmak istemeyeni Allah zorla hidayete sürükler mi? Daha açık
bir ifade ile, yüce Allah, kulları arasında ayırım yaparak kimilerini kayırır ve
kimilerini cezalandırmak için başka şeylere yönelir mi?

Allah'ın dilemesinin önünde hiçbir engel
olamayacağına kesin olarak inanan mü'min, durup dururken Allah'ın, kulları
arasında bir ayırım yapmadığına; O'nun âdil olduğuna da kesin olarak inanır.

"Kim yararlı iş işlerse kendi
lehinedir; kim de kötülük işlerse kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara karşı zalim
değildir." (Fussılet:
41/46)

"Bu, yaptığınızın karşılığıdır. Yoksa
Allah, kullara asla zulmetmez."
(Âl-i İmran: 3/82)

Aslında Allah, hidayeti, bir bakıma yaratılışla
iç içe ve her bir canlıya kendisine özgü bir tarzda vermiştir.
"O, her şeyi ölçüyle yapıp, yol
göstermiştir." (A'lâ: 87/3)
Böylece her canlının kendine has yolda ilerlemesiyle, kainatın sistemi
bozulmadan devam etmektedir. İnsana gelince, o diğer canlılardan daha farklı bir
konumdadır. Çünkü Allah, ona bir değil; iki yol göstermiş ve onu irade
hürriyeti içerisinde imtihan etmek istemiştir: "Biz ona eğri ve doğru iki yol
göstermedik mi?" (Beled: 90/10)

Böyle geniş bir serbestliğe sahip olan
insan soyunun, doğru yolu çeşitli sebeplerle bulanık görmesi ya da yolunu
şaşırması tehlikesine karşı -ki bu, insanlık tarihi boyunca sürekli vuku
bulmuştur.- Allah sürekli elçiler göndererek kendi doğru yolunu, yönünü
insanlığa göstermiştir. İnsanlar ise elçilerle gelen bu yol pusulasın karşı olan
tavırlarına göre; ya doğru yolda, ya da yanlış/eğri yolda hayatlarını
tüketmektedirler. Bu durum, yeryüzü sisteminin Allah tarafından alabora edilip
ortadan kaldırılacağı ve yerine bu dünyadaki yol tercihinin cevabını oluşturan
yeni bir düzen oturtulacağı kıyamet saatine kadar da devam edecektir. Çünkü
Allah insanları bu konuda serbest bırakmıştır. Aksi takdirde insanın diğer
varlıklarla farkı kalmazdı. "Bize düşen, yalnızca yol göstermektir."
(Leyl: 92/2)[1]




[1] Kur'an
Okulu 2, Hanif Y. s. 92; Ahmet Kalkan, Kur'an Kavramları.