Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Halife Kelimesinin Anlamı ve Mâhiyeti
Halife Kelimesinin Anlamı ve Mâhiyeti 
 
Halife Kelimesinin Anlamı ve Mâhiyeti 
 
 
 
Halife kelimesi, h-l-f (halefe) 
kökünden türemiştir. Halefe, geride kaldı, sonradan geldi anlamındadır. Halife, 
selefin yerini alan, sonradan gelen (nesil), istihlâf edilen, birinin yerine 
bırakılan demektir. Aynı zamanda bu kelimenin kapsamı içinde vekâlet ve 
yöneticilik de vardır. Hilâfet, halife olmak, halifelik, reislik, başkanlık, 
birinin yerine geçmek, onun adına iş yapmak ve onu temsil etmek anlamına gelir. 
Istılahta ise; "Hz. Peygamber (s.a.s.)'den sonra, Ona halef olarak mü'minlere 
emîr olmak" şeklinde tarif edilmiştir. Bey'at sonucu mü'minler adına tasarruf 
yetkisine sahip olan ve ahkâmın tatbikini sağlayan kimseye halife denir. (1) 
 
Halife'nin çoğulu halâif ve 
hulefâ'dır. İstihlâf ise, birini halife (temsilci/ardçı) kılmak anlamındadır. 
H-l-f (halefe) kökünden türeyen kelimeler Kur'an'da çokça (127 yerde) geçer. Ama 
konumuzla direkt ilgili olarak halife kelimesi Kur'an'da 2 yerde 
(2/Bakara, 30 ve 38/Sâd, 26), halife'nin çoğulu halâif 4 yerde (6/En'âm, 
165; 10/Yûnus, 14, 73; 35/Fâtır, 39), Hulefâ kelimesi de 3 yerde 
(7/A'râf, 69, 74; 27/Neml, 62) geçer. İstihlâf kelimesi ise Kur'an'da 4 
ayette (6/En'âm, 133; 7/A'râf, 129; 11/Hûd, 57; 24/Nûr, 55) zikredilir. Yine 
konuyla dolaylı ilgili half kelimesinin de 2 ayette (7/A'râf, 169; 
19/Meryem, 59) geçtiği görülmektedir. 
 
"Hatırla ki Rabbin meleklere: 'Ben 
yeryüzünde bir halife yaratacağım' dedi. Onlar: 'Biz hamdinle Seni tesbih ve 
Seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı 
mı halife kılıyorsun?' dediler. Allah da onlara: 'Sizin bilemeyeceğinizi Ben 
bilirim' dedi." (2/Bakara, 
30) 
 
"Sizi yeryüzünün halifeleri 
kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi deneyip sınamak için kiminizi 
kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır 
ve gerçekten O, bağışlayan, merhamet edendir." 
(6/En'âm, 165) 
 
"İnsanları yeryüzünde halîfe 
(hâkim) kılan O'dur. İnkâr edenin inkârı kendi aleyhinedir. İnkârcıların inkârı, 
Rableri katında yalnızca kendilerine gazabı arttırır. İnkârcıların inkârı, 
hüsrandan başkasını artırmaz" 
(35/Fâtır, 39). 
 
"Darda kalanın duasına, kendisine 
yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve insanları 
yeryüzünün halifeleri yapan Allah, kendisine eş koşulan bütün varlıklardan 
üstün ve yücedir" (27/Neml, 
62). 
 
"Onu (Nuh'u) yalancı saydılar. Ama 
biz, onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Onları halifeler 
kıldık / ötekilerinin yerine geçirdik. Ayetlerimizi yalanlayanları suda boğduk. 
Uyarıları dinlemeyenlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak!" 
(10/Yûnus, 73) 
 
"Andolsun ki sizden önce, 
peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdiği halde (yalanlayıp) 
zulmettiklerinden dolayı nice toplumları helâk ettik; zaten onlar iman edecek 
değillerdi. İşte Biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız. Sonra da, nasıl 
davranacağınızı görmeniz için onların ardından sizi yeryüzünde halifeler 
kıldık (onların yerine sizi getirdik)." 
(10/Yûnus, 13-14) 
 
"(Hûd, kavmine dedi ki:) 'Size 
Rabbimin sözlerini bildiriyorum. Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. Sizi 
uyarmak üzere aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir haber 
gelmesine mi şaşıyorsunuz? Allah'ın sizi halifeler kılıp Nuh kavmi yerine 
getirdiğini ve yaratılışça onlardan daha üstün kıldığını hatırlayın. Başarıya 
erişebilmeniz için Allah'ın nimetlerini anın." 
(7/A'râf, 68-69) 
 
"(Hz. Hûd, kavmine şu uyarıda 
bulundu:) 'Ben, ancak benim de sizin de Rabbimiz olan Allah'a güvenirim. Hiçbir 
canlı yoktur ki Allah ona el koymamış bulunsun. Rabbim, elbette doğru yoldadır. 
Eğer yüz çevirirseniz, şüphesiz ben size bana emanet edilen mesajı bildirdim. 
Rabbim sizden başka bir kavmi istihlâf eder, yerinize getirir. Ona hiçbir 
şey de yapamazsınız. Doğrusu Rabbim herşeyi koruyandır." 
(11/Hûd, 56-57) 
 
Âd kavminden sonra gelen Hz. Salih, 
Semûd kavmine Allah'ı tanıma ve O'na kulluk etme çağrısını yaptıktan sonra, 
şunları söyledi: "Allah'ın sizi Âd kavmine halifeler yaptığını, 
onların yerine getirdiğini, ovalarında köşkler kurup dağlarında kayadan evler 
yonttuğunuz yeryüzünde yerleştirdiğini hatırlayın. Allah'ın nimetlerini anın. 
Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." (7/A'râf, 74) 
 
"Firavun kavminin ileri gelenleri, 
"Musa'yı ve kavmini yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar, seni tanrılarınla başbaşa 
bıraksınlar diye mi koyveriyorsun, dediler. Firavun, onlara şu cevabı verdi: 
'Onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Elbette biz, 
onları ezecek üstünlükteyiz.' Hz. Musa ise kavmine şöyle seslendi: 'Allah'tan 
yardım isteyin ve sabredin. Yeryüzü, şüphesiz Allah'ındır. Kullarından 
dilediğini ona mirasçı kılar. Sonuç, Allah'tan korkup günahtan sakınanlarındır.' 
Kavmi ona şu karşılığı verdi: 'Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da 
eziyet çektik.' Hz. Musa şunları söyledi: 'Rabbinizin düşmanlarınızı yok 
etmesi ve yeryüzünde sizi istihlâf etmesi, onların yerine geçirmesi 
umulur. O zaman nasıl davranacağınıza da bakar." 
(7/A'râf, 127-129) Yüce Allah, Firavun ve yandaşlarına sıkıntılar verdi; onları 
sınadı, sonunda yok etti. "Hor görülen o kavmi (yahudileri), bereketli 
kıldığı yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldı. Allah'ın İsrailoğullarına 
verdiği güzel söz, sabırlarına karşılık böylece yerine geldi. Firavun ve 
kavminin yaptığı ve yükselttikleri yıkıldı." (7/A'râf, 130-137) 
 
"Onların peşinden öyle bir half 
(nesil) geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu 
yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler." 
(19/Meryem, 59) 
 
"Onların ardından (âyetleri tahrif 
karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, 'nasıl olsa bağışlanacağız' 
diyerek Kitab'a vâris olan birtakım kötü half (nesil) geldi. Onlara,ona 
benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap'ta Allah hakkında 
haktan/gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış 
mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Ahiret yurdu Allah'tan korkup 
günahtan sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınız ermiyor mu?" 
(7/A'râf, 169) 
 
"Rabbin zengindir, rahmet sahibidir. 
Dilerse, sizi başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi, sizleri yok eder, 
dilediğini istihlâf eder, sizin yerinize getirir. Size vadedilen, mutlaka 
yerine gelecektir. Siz O'nu âciz bırakamazsınız. De ki: Ey kavmim! Elinizden 
geleni yapın! Doğrusu ben de yapacağım. Sonucun kimin için hayırlı olduğunu 
göreceksiniz. Zulmedenler iflâh olmaz, kurtulamazlar." 
(6/En'âm, 133-134) 
 
"Allah, içinizden iman edip salih amel 
işleyenlere, onlardan öncekileri halef (güç ve iktidar sahibi) kıldığı 
gibi, onları da yeryüzünde istihlâf edeceğine (halifeler yapacağına), 
onlar için râzı olup beğendiği dini temelli yerleştireceğine ve korkularını 
güvene çevireceğine dair söz vermiştir. Çünkü onlar Bana kulluk eder, hiçbir 
şeyi Bana ortak koşmazlar. Bundan sonra inkâr eden kimseler fâsık (yoldan 
çıkmış) kimselerdir. Namaz kılın, zekât veren, Peygamber'e itaat edin ki, size 
merhamet edilsin. İnkâr edenlerin, Bizi yeryüzünde âciz bırakacaklarını 
sanmayın. Varacakları yer ateştir. Ne kötü dönüş yeridir." 
(24/Nur, 55-57) 
 
"Ey Davud! Şüphesiz seni, 
yeryüzünde halife (hükümran, iktidar sahibi) kıldık. Öyleyse, insanlar 
arasında adaletle hükmet. Hevâ ve hevese uyma. Yoksa seni Allah yolundan 
saptırır. Doğrusu, Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına 
karşılık çetin azap vardır." 
(38/Sâd, 26).




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.