Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Yiyeceklerin Temizinden ve Helâlından Faydalanmak

Yiyeceklerin Temizinden ve Helâlından Faydalanmak

Yiyeceklerin Temizinden ve Helâlından
Faydalanmak:

Helâl kılmak da, haram kılmak
da Allah'a ait bir haktır. Hiç kimsenin, zühdünden, yani dünyaya rağbet
etmemesinden dolayı, nefsini kırmak için ve Allah'ın mubah kıldığı bir şeyi,
lezzet verdiği için haram kılması caiz değildir. Bir şey, helal ise, nefsimizin
hoşuna gidecek şekilde temiz ve lezzetli de olsa, ondan yararlanmak caiz olur.
Çünkü İslam, mubah oldukça lezzet veren şeylerden faydalanmayı kişiye
yasaklamamıştır. Eğer o şey, haram ise, ondan uzak durmak ve o nitelik onda
oldukça onu kullanmamak gerekir. Allah, haram kılmadığı bir zîneti, süsü
veya temiz rızıkları haram sayanları reddeder.
?De ki: ?Allah'ın, kulları
için çıkardığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti?' De ki: ?O, dünya
hayatında mü'minlerindir; kıyamet günü de yalnız onlarındır.' İşte Biz, bilen
bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz.? (7/A'râf, 32)
Müslümana düşen, helalinden ne
bulduysa yemesi, leziz olana kendini zorlamaması ve bunu âdet ve alışkanlık
haline getirmemesidir. Tiryakilik, alışkanlık yapan, onsuz yapamadığımız şeyler,
giderek helal olmaktan çıkan bir duruma gelebilir. Tiryakilik yapan gıdalardan
sakınmaya çalışmalıdır. Peygamberimiz, bulduğu zaman karnını helal yiyeceklerle
doyurur, ama yemede aşırıya, lüks ve israfa kaçmaz ve şükreder; bulamayınca da
sabrederdi. Eline geçtikçe tatlı yer, rastladıkça bal şerbeti içer, buldukça et
yerdi. Bunların hiç birini özellikle yapmadığı gibi; âdet ve alışkanlık da
edinmemişti. ?Size verdiğimiz rızkın temizlerinden yiyin. Ama bu hususta
taşkınlık etmeyin; sonra gazabım üzerinize iner. Kimin üstüne gazabım inerse
artık o, (ateşe) düşmüştür.? (20/Tâhâ, 81)
Allah, insanların ve canlıların
ihtiyaç duyduğu her şeyi yaratarak, yeryüzüne depo etmiştir. İnsana düşen; hem
bu dünyadaki, hem ahiretteki rızkı için gayret sarfetmektir. Ama gayretin yönü
ve içeriği ile rızkın helalını veya haramını tercih etmiş olacaktır. Böylece de
ahiret rızkını bu dünyadan kendisi göndermiş veya sadece burada tüketmiş
olacaktır.
"Câhiller, 'Üzümünü ye, bağını
sorma' dese de, müslüman, bağını sormadığı -şüpheli- üzümü yemez, hele suyunu
hiç içmez.