Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Helâl ve Haram Kılma Sadece Allah'ın Hakkıdır

Helâl ve Haram Kılma Sadece Allah

Helâl ve Haram Kılma Sadece Allah'ın Hakkıdır:

İslâm, helâl ve haram kılma
yetkisini sınırlandırmış, halkın nazarında veya Allah katında dereceleri ne
olursa olsun bu yetkiyi insanların elinden almış ve onu yalnız Allah'ın hakkı
olarak kabul etmiştir. Bir haram hükmünü Allah'ın kullarına yüklemeye ne
hahamların, ne papazların, ne hocaların, ne devlet yetkililerin, meclis veya
kanunların yetkisi vardır. Bu helâl ve haram hükmünü veren kimse, Allah'ın
hakkını çiğnemiş ve yalnız Allah'a âit olan bu teşrîî hükümde haddini aşmış
olur. Bu hükümleri koyan insan ve kurumların hükmünü kabul edip ona göre hareket
eden insan da; onları Allah'ın ortağı kabul etmiş sayılır ve onun bu hareketi de
küfür kabul edilir:
"Yoksa, Allah'ın dinde izin
vermediği bir şeyi onlara meşrû kılacak ortakları mı vardır?" (42/Şûrâ, 21)

Kur'ân-ı Kerim, helâl ve haram
hükmünü hahamların ve papazların ellerine teslim eden ehl-i kitabı haber verir.

"Onlar Allah'ı bırakıp
hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih'i rableri olarak kabul ettiler.
Oysa tek Allah'tan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. O'ndan başka
ilâh yoktur. Allah, koştukları eşlerden münezzehtir." (9/Tevbe, 31).
Bir gün Adiy bin Hâtem, henüz
müslüman olmadan önce, hıristiyanken Hz. Peygamber (s.a.s.)'e gelmişti.
Peygamber'in bu âyeti okuduğunu duyunca; "Onlar, haham ve papazlarına ibâdet
etmiyorlar ki?!" demiş ve bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurmuştu:
"Evet! Onlar helâlı haram,
haramı da helâl yaptılar. Hıristiyanlar da onlara tâbi oldular. İşte bu, onların
birbirlerine ibâdetidir." (Tirmizî, Tefsûru Sûre)
Hiç kimsenin Allah'ın emir ve
hükümlerine aykırı kanun ve hüküm koyma, haram (yasak) ve helâl (serbest kılma)
hükmü vermeye yetkisi yoktur. Bırakın kâfirleri, müslümanların, âlim ve
müctehidlerin, İslâmî bir yönetimin, hatta bütün beşeriyetin dahi Allah'ın ve
Rasûlünün koyduğu bir tek hükmü olsun değiştirme yetkileri yoktur. Allah'ın
haramların helâl (yapılabilir, serbest), helâllarını da haram (yapılamaz, yasak)
kabul etmek, Allah'ın emir ve hükümlerine aykırı hüküm koymak ve bunları kabul
etmek, bir mü'mini kâfir yapmaya yeterlidir.
"... Kim Allah'ın indirdiği
(hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendisidir." (5/Mâide,
44)
"Yoksa onlar (İslâm öncesi)
câhiliyye idâresini mi istiyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı
Allah'tan daha güzel kim vardır?" (5/Mâide, 50)
Beşerî düzenlerin helâl ve
harama dair koydukları yasaları, yaptıkları teşrîleri/hükümleri kayıtsız ve
şartsız olarak reddetmek gerekir. Allah'ın indirdiği hükümlerin dışında hükümler
koymak, Allah'ın haramlarını helâl, helâllarını haram etmek, başlıbaşına ve
tevbe edilmediği takdirde asla bağışlanmayacak, cezâsı ebediyyen cehennemde
kalmak olan affedilmez bir suçtur.
Tıpkı bunlar gibi, Kur'an,
Allah'ın izni olmadan helâl ve haram hükümlerini kendi kafalarına göre veren
müşrikleri de haber vermektedir:
"De ki: 'Bana söyleyin:
Allah'ın size indirdiği rızkın bir kısmını haram, bir kısmını helâl kıldınız.
Bunu size Allah mı bildirdi, yoksa Allah'a karşı yalan mı uyduruyorsunuz?"
(10/Yûnus, 59)
?Dillerinizin yalan yere
nitelemesinden ötürü, ?Şu helâldir, bu haramdır' demeyin. Sonra Allah'a karşı
yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar ise iflâh olmazlar.?
(16/Nahl, 116).
Bu âyetlerden İslâm hukukçuları
ittifakla kabul etmişlerdir ki: Helâl ve haram kılma hakkı yalnız Allah'ındır.
Kendilerinin görevi de helâl ve haramı sadece tebliğ etmektir.