Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

İSTİÂZE. İstiâze; Anlam ve Mâhiyeti

İSTİÂZE

İSTİÂZE


İstiâze;
Anlam ve Mâhiyeti:

İstiaze:
Herhangi bir işe başlarken ve herhangi bir münasebetle "Euzü billahi
mine'ş-Şeytani'r-racîm", yani; "Kovulmuş (iyilikten uzaklaştırılarak,
lânetlenmiş) olan şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım." cümlesini söylemek.[1]
Euzü çekmek, "Euzü billahi mine'ş-Şeytani'r-racîm" demektir. İstiaze kelimesi,
sığınma, bağlanma, güvenme ve korunma istemek anlamlarına gelir. Şeytandan ve
her türlü şerlerden Allah'ın korumasına ve yardımına sığınmaya istiaze denir.

Euzü billahi mine'ş-Şeytani'r-racîm:
"Kovulmuş, iyilikten uzaklaştırılarak lanetlenmiş şeytanın şerrinden, her türlü
kötülüğünden Allah'a sığınırım." anlamına gelir; "Şeytanın ahiret ve dünya
işleriyle ilgili hususlarda bana zarar vermesinden veya yapmakla emrolunduğum
şeylerden beni alıkoymasından Allah'a sığınır ve O'nun yardımıyla korunurum."
İstiaze, insanların kötülüklerden korunabilmeleri için bütün ilahi emir ve
yasaklara uyarak, söz ve işleriyle Allah'a sığınma istemelerini ifade eder.

Kur'an okunduğunda O'ndan yeterince
yararlanmak, öncelikle şeytan ve her çeşit şeytanî düşünceden Allah'a sığınmakla
mümkündür. Bu yüzden Kur'an okumaya istiaze ile başlayarak, Kur'an'ı yanlış
anlamaya, yanlış yorumlamaya, O'nun iniş gayesi dışında bir okumaya sevkedecek
her türlü şeytanî düşünce, akım ve yaklaşımdan Allah'a sığınıyoruz. Allah'ın
kelamını okuduğu veya bildiği halde ondan yararlanamayan şeytanî özelliklerden
de Allah'a sığınıyoruz.

Bilindiği gibi, namaz kılmadan önce,
vücut ve gönül Allah'ın huzuruna çıkmaya hazırlanmalı, bunun için de abdest
alınmalıdır. Namaz için abdest ne ise, Kur'an okumak için de istiaze odur. Cafer
b. Sadık, ?Kur'an okunmak istendiğinde ve diğer ibadetlerden önce
istiaze'nin emredilmesinin sebebi, dilini gıybet, yalan ve dedikodu gibi kötü
işlerle kirleten insanın istiaze ile onu temizlemesi, böylece her türlü
noksanlıklardan uzak olan Rabb'inin kelamını temiz bir lisanla okumasıdır.?
demiştir.[2]

Bir imtihan yeri olan bu dünya
hayatında insanın en büyük düşmanı şeytandır. O, insanı aldatmak, doğru yoldan
saptırmakla görevlidir. Bu görevini gerçekleştirmek için de gizli-açık bir çok
yola başvurur. Bu nedenle inanan kişi, şeytanın oyunlarına karşı daima uyanık
olmalı, aklını kullanarak peygamberlerin gösterdiği yoldan gitmelidir. Bunun
yanısıra insana yaraşan daima Rabbına sığınması, koruyucusunun O olduğunu
bilmesidir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Kur'an oku(mak iste) diğin zaman
kovulmuş şeytandan Allah'a sığın"
(en-Nahl: 16/98)

Kur'an, Allah'ın insana gönderdiği
talimatıdır. Şeytan, Kur'an okuyan kişiyi, Kur'an'ı anlamaktan ve onunla amel
etmekten vazgeçirmek için var gücüyle uğraşır, kalbine vesvese sokarak Kur'an
üzerinde düşünmekten onu alıkoymaya çalışır.

Şeytanın şerrinden Allah'a sığınmak,
Kur'an tilavetine zemin hazırlatmak için bir mukaddimedir. Böylece okuyucu
samimi bir kalb ve açık zihinle Kur'an'ı okumağa başlar.

Ayette hitabın Peygamber (s.a.s)'e
yöneltilmiş olması ve "Kur'an okumak istediğin zaman" ifadesinin
bulunması, şeytandan sığınmanın sadece Peygambere has olduğunu ve bunun sadece
Kur'an okunacak zamanlarda olacağını ifade etmez. Hitap, Peygamber (s.a.s)'in
şahsında bütün müslümanlaradır. Peygamber böyle bir sığınma ihtiyacını
duyuyorsa, elbetteki diğer müslümanlar böyle bir şeye daha fazla muhtaçtırlar.
Ayrıca ne sağından ve ne solundan bâtılın kendisine ulaşamadığı Kur'an
okunduğunda böyle bir ihtiyaç söz konusu ise, diğer ameller için elbette buna
çok daha ihtiyaç vardır.[3]




[1] M.
Sait Şimşek, Şamil İslam Ansiklopedisi: 3/211.


[2] Ahmet
Kalkan, İslam Akaidi: 321-322. Ahmet Kalkan Kur'an Kavramları.


[3] Ebu's-Suûd,
İrşâdü'l-Akli's-Selîm, Kahire ty., V. 139-140; M. Sait Şimşek, Şamil İslam
Ansiklopedisi: 3/211.