Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Köle Âzâd Etme ve Önemi

Köle Âzâd Etme ve Önemi

Köle Âzâd Etme ve Önemi

İslâm, köleliğin
kaldırılmasının önemli bir adımı olarak, insanın gönlüne hitap ederek köle âzâd
edilmesini tavsiye etmiş, takvâ sahibi olmak isteyenler için köleyi hürriyetine
kavuşturmayı büyük bir fazilet ve sevap olarak takdim etmiştir. Bunun yanında
bazı hallerde ise, köle âzâdını zorunlu kılmıştır. Kölesiz yapamayan insan ve
toplumlara, ilk olarak kölelere insanca muâmeleyi şart koşmuş, savaş dışında
köleleştirme kaynaklarını kurutmuştur. Sonra, sınıf farklılığının yok edilmesi
için ilk aşamalardan biri olarak köleleri hürriyete kavuşturmanın fazilet ve
güzelliklerini göstermiştir. Bu yol bile, İslâm'ın ilk yayılış yıllarında dahi
köleliği kaldırmak için nasıl bir yol izlediğini göstermesi açısından
önemlidir.
Kur'an, âhirette zor hesabı
verip, sırat köprüsünden geçmek gibi zorlukları yeneceklerin durumunu ?sarp yolu
aşmak? olarak vurgular ve bunun köleyi âzâd etmek sâyesinde mümkün olacağını
belirtir. "Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden
bileceksin? Bir boynu (kölelik zincirinden) çözmek." (90/Beled, 11-13).

İslâm, bazı hata ve günahların
cezâlarından kurtulmak için keffâret olarak köle âzâdını şart koşar. Meselâ,
hatâ ile bir mü'mini öldüren kişinin, öncelikle mü'min bir köle âzâd etmesi
gerekir. ?Yanlışlıkla bir mü'mini öldüren kimsenin, mü'min bir köle âzâd
etmesi ve ölenin âilesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki
ölünün âilesi o diyeti bağışlamış olsun! (Bu takdirde diyet gerekmez.) Eğer ölen
mü'min olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mü'min bir köle âzad
etmek lâzımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise
âilesine teslim edilecek bir diyet ve bir mü'min köleyi âzad etmek gerekir...?
(4/Nisâ, 92). Yine yeminin keffâret yollarından biri de köle âzâd etmektir.
?Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi
sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar.
Bunun da keffâreti, âilenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire
yedirmek, yahut onları giydirmek, veya bir köle âzad etmektir...? (5/Mâide,
89). Zıhar yapanlar da köle âzâdıyla mükellef tutulmuşlardır: ?Kadınlardan
zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla
temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir...?
(58/Mücâdele, 3)
Kur'an'a göre köleyi âzâd etme
sebeplerinden biri de kölenin "mükâtebe" istemesidir. Yani kölenin sahibine
belirli bir mal veya para verdiği takdirde, âzâd edileceği hususunda karşılıklı
anlaşmaya varmış olmalarıdır. İslâm'ın özgürlüğe ne kadar kıymet verdiği, bu
nevi köleler için gerekli malın/paranın elde edilmesi hususunda her türlü çareyi
araştırmış olması, bunun açık delilidir. Onlara, kendi boyunlarını kölelik
zincirinden kurtarmak için anlaşmış oldukları malı toplayabilme hususunda, hür
insanlar gibi davranmak, akidler yapmak, ticaretle meşgul olmak, almak ve satmak
yeterliliklerini vermiştir. ?Ellerinizin altında bulunan (köle ve câriye)lerden,
mükâtebe (akdi) yapmak isteyenlerle -eğer kendilerinde iyilik görürseniz-
mükâtebe yapın. Allah'ın size verdiği malından onlara da verin.? (24/Nûr,
33). Kölenin sosyal hayatta tek başına ayakta kalabilmesi için mükâtebe ile
belli bir geçiş dönemi yaşaması da özgürlüğüne kavuştuktan sonraki zorlukları en
aza indirebilmek için ideal bir yöntem olarak gözüküyor.
Kur'ân-ı Kerim'in zekât
verilecek kişilerden olarak köleleri zikretmesi (9/Tevbe, 60) bizzat devlet
eliyle köleliğin kaldırılmaya çalışılmasına çarpıcı bir örnektir. Çünkü zekâtı
toplayan, organize eden, dağıtan İslâm devletidir. Zekât, İslâm devleti
tarafından toplanan özel bir vergi olduğuna göre, İslâmî devletin kendisi,
kölelerin hürriyete kavuşmaları için bir fon ayırmaktadır. Ayrıca, İslâm
hukukunda mecburi veya kanuni olarak köle âzâdının gerektiği yerlerden
bahsedilmektedir. Meselâ savaş esnâsında müslümanlara sığınan İslâm'ı kabul
etmiş bir köle hürriyetine kavuşur. Bir'den fazla sahibi bulunan köle, âzâd
edilmeyen payın bedelini efendisine ödemekle mükelleftir. Yine bir kimse
kölesini kendisinin ölümünden sonra hürriyetine kavuşturmak üzere âzâd edebilir,
ki buna tedbîr denilir.
Kur'an'ı en iyi anlayan ve
hayata geçirilmesinde müslümanlar için örnek olan Allah Rasûlü, vefat ettiğinde
bir tek kölesi bile bulunmuyordu; onu örnek almak zorunda olan bütün
müslümanların da bu yolu izlemeleri gerektiği halde, tarihte makam ve mal sahibi
çoğunluğun kölesiz yapamamaları Kur'an ve Peygamber çizgisinden sapmak olarak
değerlendirilebilir.
Şimdi de hadis-i şeriflerde
köle âzâd etmenin sevap ve faziletini görelim: ?Kim bir mü'min köleyi âzâd
ederse, Yüce Allah onun huzuruna karşılık âzâd edenin bir uzvunu cehennem
ateşinden âzâd eder. (Hatta fercine karşılık fercini.)? (Buhârî, Keffârât 6,
Itk 1; Müslim, Itk 21-24, hadis no: 1509). Vâile İbnu'l-Eskaf (r.a.) anlatıyor:
?Kendisine -katl sebebiyle ateş- vâcip olan bir arkadaşımızla Rasûlullah
(s.a.s.)'a gelmiştik. ?Ona bedel bir köle âzâd edin, Allah da onun her bir
uzvuna bedel sizden bir uzvu ateşten âzâd etsin!? buyurdu.? (Ebû Dâvud, Itk
13, hadis no: 3964). "Hiçbir evlât babanın hakkını ödeyemez. Ancak, onu köle
olarak bulup da satın alır ve onu âzâd ederse, o başka." (Müslim, Itk 25,
hadis no: 1510; Ebû Dâvud, Edeb 120; Tirmizî, Birr 8; İbn Mâce, Edeb 1).
İslâm, kölelerin otomatikman
özgür olacakları durumları da hayli genişletmiştir. Meselâ, köleler, dâru'l-harp
veya dâru'l-küfürden çıkıp dâru'l-İslâm'a girince kendiliğinden özgür olurlar.
Efendisinden çocuk doğuran câriye, otomatikman, efendisi öldükten sonra hür
haline gelir, zaten ?ümmü'l-veled denilen böyle câriyelerin doğurduğu çocuk da
hürdür. "Kimin câriyesi, kendisinden bir çocuk doğurmuşsa, o câriye (ümmü
veled olur ve) kendisinin vefatından sonra hür olur." (Kütüb-i Sitte Terc.
C. 17, s. 310, hadis no: 790 -2525- (6777)
Peygamber (s.a.s.)'in emrine
göre, bir köledeki hissesini âzâd eden kimse, eğer malı varsa, diğer hisse
karşılığını da ödeyerek köleyi tamamen özgür kılmalıdır. Kim kölesine işkence
eder ya da ona büyük bir ceza verirse veya iğdiş ederse, kölesi özgür olur.
Köleye ağır cezâ vermek haram olduğu gibi, aynı zamanda bu suçun keffâreti, o
kölenin âzâd edilmesidir: "Kim kölesine tokat atar veya onu döverse,
keffâreti o köleyi âzâd etmesidir." (Müslim, Eymân 29, hadis no: 1657).
Muâviye İbn Süveyd dedi ki: "Bir kölemize tokat atarak kaçtım. Sonra öğleden
evvel geldim ve babamın arkasında namaz kıldım. Babam köleyi de, beni de çağırdı
ve köleye: "Ona misilleme yap!" dedi. Köle affetti. Sonra babam şunu söyledi:
"Biz Mukarrin oğullarının Rasûlullah devrinde bir hizmetçimiz vardı. Birimiz onu
tokatladı. Bu, Peygamber'in kulağına ulaşmış da: "Onu âzâd edin!"
buyurdu." (Müslim, Eymân 31, hadis no: 1658; Tirmizî, Nüzür 14, hadis no: 1542;
Ebû Dâvud, Edeb 133, hadis no: 55166, 5167). Ebû Mes'ûd el-Bedrî (r.a.) şöyle
dedi: "Bir kölemi kırbaçla dövüyordum. Derken arkamdan bir ses işittim.
"Bilmiş ol ey Ebâ Mes'ûd!" diyordu. Ben öfkemden dolayı bu sesi anlayamadım.
Bana yaklaşınca bir de baktım ki Rasûlullah (s.a.s.) imiş! Bana: "Bilmiş ol
ey Ebâ Mes'ûd ki, Allah senin üzerine, senin bu köle üzerine olan kudretinden
daha kaadirdir/muktedirdir" buyurdu. Ben de: Yâ Rasûlallah, o Allah rızâsı
için hürdür! Bundan sonra ebediyyen bir memlûk dövmem!" dedim. Bunun üzerine:
"Beri bak! Eğer bunu yapmasaydın senin yüzünü mutlaka ateş çalardı (çarpardı)!"
buyurdu. (Müslim, Eymân 34, 35, hadis no: 1659; Ebû Dâvud, Edeb 133, hadis
no: 5159, 5160; Tirmizî, Birr 30, hadis no: 1949)
Önemli ve faziletli olan köleye
ihtiyacı olduğu halde âzâd etmektir. Bu, nefse ağır gelen sarp yokuştur, ama onu
aşarak insan yücelir. Yoksa, öldükten sonra köle âzâdı gerçek anlamda ve önemli
bir fazîlet değildir: ?Köleyi ölme ânında âzâd edenin misali, doyduğu zaman
hediyede bulanan adam gibidir.? (Ebû Dâvud, Itk 15, hadis no: 3968; Tirmizî,
Vesâyât 7, hadis no: 2124). "... Câriyesi olan bir kimse, o câriyeyi besler,
gıdasına iyi bakar; sonra onu terbiye eder ve terbiyesini güzelce yapar da sonra
âzâd ederek kendisi ile evlenirse ona da iki ecir vardır." (Müslim, İman 241
-154-; Buhârî, İlim, Itk, Cihâd; Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, Nikâh). Bir bedevî:
?Ey Allah'ın Rasûlü! Bana bir amel öğret de beni Cennete koysun? demişti.
Rasûlullah (s.a.s.): ?Bir neseme (can) kurtar veya bir köle salıver?
buyurdu. Adam: ?Onun ikisi de bir değil mi?? dedi. Allah Rasûlü buyurdu ki:
?Hayır, bir can kurtarmak, onu âzât etmekte senin yalnız ve tek olmandır. Fekk-i
rakabe, yani bir köleyi salıvermek ise onun âzât edilmesine yardım etmendir.?
(Ahmed bin Hanbel, IV/299)
Allah Rasûlü, hayatında bütün
kölelerini âzâd etmiştir. O, ümmetine örnek olmak için âzâd etmek üzere çok
sayıda köle alıp, eğitip âzâd etmiştir. Hz. Ali'nin, önemine binâen sayfalara
yazdığı ön önemli Peygamber tavsiyelerinden biri kölelerin hürriyete
kavuşturulmasıdır: Ebû Cuheyfe (r.a.) anlatıyor: ?Hz. Ali (r.a.)'ye: ?Ey
mü'minlerin emîri! Yanınızda Kur'an'da bulunmayan yazılı bir şey var mı?' diye
sormuştum. Şöyle cevap verdi: ?Hayır! Dâneyi yar(ıp ondan filizi çıkar)an ve
insanı yaratan Zâta kasem olsun! Bildiğim şeyler, Allah'ın Kur'an'da olanı
anlamak üzere kişiye verdiği anlayış ve bir de şu sahifede bulunanlardır. ?Peki,
bu sahifede ne var?' dedim. ?Diyet(le ilgili ahkâm), esirlerin hürriyete
kavuşturulması (ile ilgili emir), kâfir karşılığında müslümanın
öldürülmeyeceği!? cevabını verdi.? (Buhârî, Diyât 31, İlim 39, Cihad 171;
Tirmizî, Diyât 16, hadis no: 1412; Nesâî, Kasâme 12). Hürriyet, fıtrî bir
özellik, Allah'ın tüm yarattıklarına verdiği bir haktır. Bu yüzdendir ki Hz.
Ömer (r.a.): ?Ne hakla, insanları köleleştirdiniz? Halbuki anaları onları hür
olarak doğurmuştur? demiştir. Yani, onların hür olmaları, fıtrî bir husustur.
Fukahânın ?Şâri', daima
hürriyeti yeğler? şeklindeki sözü, fıkhî kaidelerden birini meydana getirir. Bu,
hukukun en önemli gâyelerinden birinin, köleliği ortadan kaldırmak ve hürriyeti
yaygınlaştırmak olduğunu gösteren düzenlemelerin tümevarım yoluyla incelenmesi
sonucu ortaya konulmuştur.

KÖLELİK.. Abd/Köle; Anlam ve Mâhiyeti
Köleliğin Tarihî Seyri
Eski Türklerde
Arap Câhiliyyesinde Kölelik
Köleliğin Kaynakları
1- Savaşlar
2- Özellikle Beyaz Olmayanların Zulümle Köle Yapılması
3- Suçluların Kölelikle Cezalandırılması
4- İnsanın Kendini Veya Çocuğunu Köle Olarak Satması
5- Bulunan İnsanın Köleleştirilmesi
6- Borçluluk
7- Serflik/İşçilik
8- Köle Çocuğu Olmak
9- Ticaret Yoluyla
10- Haydutluk vb. Sebepler
İslâm'a Göre Köleliğin Temel Kaynağı Olan Savaş Esirlerinin Köleleştirilmesi
Kur'ân-ı Kerim'de Köle ve Kölelik.
Hadis-i Şeriflerde Kölelik.
Kölenin Hukukî Statüsü.
Fıkhî Eserlerde Kölenin Hukukî Statüsü
1- İnanç ve İbâdet Hürriyeti Bakımından
2- Muâmelât ve Ukubât Bakımından
Kölelerin Hak ve Görevleri
Fıkhî Hükümlere Göre Câriyelerden Cinsî Yönde Yararlanma Şartları
Kölelik Mantığı ve Naklî-Aklî Değerlerle Çatışması
İslâmiyet'ten Önce Kölelik
İslâm'ın Kölelik Kurumuna Bakışı
1) Köle Âzâdına Teşvik
2) Keffâret İçin Köle Âzâdı
3) Mükâtebe
4) Zekâttan Kölelerin Özgürlüğü İçin Pay Ayrılması
Câriyelik ve Câriyeler
Emevî ve Abbâsilerin Saltanat Döneminde Köle ve Câriye.
Osmanlılar Döneminde Câriye.
Gedikli Câriye
Osmanlılarda Köle
Câriyelerin Avret Yeri; Dine Bundan Büyük İftira Olamaz "Örtünmelerini Din Yasaklıyor!".
Köle Âzâd Etme ve Önemi
Kölelikle İlgili Bazı Kelime ve Terimler Kul
Reâyâ
Devşirme
Esir (Esâret)
Esirci
Esir Pazarı
İnsan Avcısı
İstifrâş
Halayık
Câriye
Gedikli Câriye
Odalık
Hasodalık
Haseki
Kadınefendi
İkbal ve Gözde
Hadım
Akağa
Haremağası
Kızlarağası
Ğulâm, Ğılman
Mevâlî
Tedbir (Müdebber)
Mükâtebe
Ümmü Veled
Itk (Âzât)
Pençik
Forsa
Kölelik Çok Önceleri Kalkmış Olmalı Değil miydi?.
1) Kaçırma Yoluyla Kölelik
2) Ailenin Satışı
3) Hediye Yoluyla Kölelik
4) Anlaşma Üzerine Köle Verme
Kölelik Gerçekten Kalktı mı? Modern Kölelik ve Özgürlük Üzerine Düşünceler
Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar