Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Korkmak Ayrı, Takıyye Yapmak Ayrı Şeydir Takıyye

Korkmak Ayrı

Korkmak Ayrı,
Takıyye Yapmak Ayrı Şeydir

Takıyye:

?Takıyye', korkmak, vikayeye
girmek, elem ve zarar verecek şeylerden sakınıp kendini korumak anlamına gelen
?takvâ' kelimesinden türemiştir. Takıyye, canını, malını, ırzını düşmanın
zararından korunmak için ondan sakınmak demektir. ?Mü'minler, mü'minleri
bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde
hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız (takıyye)
başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız
Allah'adır.? (3/Âl-i İmrân, 28) Bu âyette görüldüğü gibi, can kaygısı
bulunan müslümanlara, kâfirlerden korunmaları için verdiği izne, İslâmî
literatürde ?takıyye?, yani ?korunma? denmiştir.
Takıyye, güçlü olan bir
düşmandan; din, mal, can, namus, ırz gibi her türlü üstün değerleri, tehlikeli
bir durum karşısında korumak için başvurulan bir tedbirdir. Bu gibi değerleri
tehdit altında olan bir müslüman, böyle tehlikelerden kurtulmak, zarara
uğramamak için imanını ve durumunu gizleyebilir. Kur'an buna izin vermektedir.
İslâm'a teslim olmuş
müslümanlar bir bina gibi birbirlerine kenetlenerek tevhid kelimesinin gereğini
toplu olarak yerine getirmek zorundadırlar. Bunun sağlanabilmesi için,
müslümanların sürekli çaba göstermeleri gerekir. Ancak Islâmın hakimiyetini
istemeyen müşrikler ve tağutlar, müslümanlarla mücadele edeceklerdir.
Müslümanlardan bazıları bu mücadelede düşmanın eline esir düşebilir, eziyet
görebilir, işkenceye uğrayabilir, bazı hakları tehdit altına girebilir. Bu gibi
durumlarda o mü'min, kendinin ve bağlı olduğu müslüman toplumun aleyhine
olabilecek şeyleri söylememeli, sır vermemeli. Böyle bir durumda kendini
gizlemenin, hatta ölüm tehlikesi ve şiddetli işkence gibi ikrâh-ı mülcî
hallerinde imanını gizleyip açığa vurmama ruhsatıdır takiyye. Takıyye de takva
gibi kişinin kendini ve bağlı olduğu müslüman toplumu elem ve zarar verecek
şeylerden koruyup sakınması demektir. Öyleyse takıyye, Kur'an'ın izin verdiği
bir korunma, bir sakınmadır.
Peygamberimiz'in Mekke
hayatında müşriklerin işkencelerine uğrayan sahabeden bazılarına takıyye izni
verdiğini biliyoruz. Bunun en canlı örneği, müşrikler tarafından gözünün önünde
babası ve annesi öldürülen Ammar bin Yâsir'dir. Yapılan işkencelere dayanamayan
Ammar (r.a.), müşriklerin istediği sözleri söyler ve ölümden kurtulur. Sonra
ağlayarak Peygamberimiz'e gelerek, O'nun hakkında kötü konuştuğunu ve onların
ilâhlarını övdüğünü söyler. Peygamberimiz ona şöyle sorar: ?Peki o anda
kalbinde ne hissettin?? O da ?kalbinin imanla dopdolu olduğunu? söyleyince,
Peygamberimiz, aynı durumla karşılaştığı zaman yine öyle yapmasını tavsiye
etmiştir. (Hayatü's Sahabe, 1/245; Elmalılı, 5/263) Şu âyet bu durumu
desteklemektedir: ?Kim imanından sonra Allah'a (karşı) küfre sapıp da, -kalbi
imanla tatmin olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- küfre göğsünü açarsa,
işte onlara Allah'tan bir gazap vardır ve büyük azap onlarındır.? (16/Nahl,
106)
Şu örnek de dikkat çekicidir:
Yalancı peygamber Müseylime sahabelerden iki kişiyi esir almıştı. Birine
?Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik eder misin?? diye sordu. O da
?evet' dedi. Sonra kendisinin peygamberliğine şahitlik edip etmediğini sordu. O
yine ?evet' deyince onu serbest bıraktı. Aynı soruyu ikinciye de sordu. Ancak o
ikinci soruya cevap olarak ?ben dilsizim' deyince onu öldürttü. Olayı duyan
Peygamberimiz, şehid olanın imanındaki doğrulukla öldüğünü ve mübarek olduğunu,
diğerinin ise Allah'ın ruhsatını kullandığını ve hata etmediğini söyledi. (nak.
Elmalılı, 2/340)
Dikkat edilirse görülecektir ki
?takıyye' bir ruhsattır. Dileyen önemli bir tehlike karşısında ona baş
vurabilir. Ancak Kur'an'ın diğer âyetlerine baktığımız zaman kuvvetli olmayı,
düşmanlara karşı hazırlıklı olmayı, cihad etmeyi, Allah yolunda canı ve malı
harcamayı teşvik ettiğini, mü'minlerin önceki müslümanlar gibi deneneceklerini
söylediğini görmekteyiz. Bilndiği gibi Kur'an'da, kafirlerden korkmak ve onlara
dost olmak yasaklanır. Asıl korkulması gereken insanlar değil, Allah'tır.
(15)
Bütün bunlara rağmen zayıf
kalan, işkenceye uğrayan veya müslümanlar aleyhine bir şey söylemesi istenen
müslümanlar bu ruhsata baş vurabilirler. Ancak, takıyye ruhsatı, hiç bir zaman
dünyalık bir çıkar veya makam için iki yüzlü davranmak, şahsiyetsiz, kaypak,
ciddiyetsiz ve ilkesiz olmak demek değildir. Takiyye, müslümanlara karşı
kullanılan bir aldatma silahı değil; hasımlardan gelebilecek bir tehlikeye karşı
sakınma ruhsatıdır. Ahlâkî boyutlarda bırakılan ve kişinin iyi niyetine
bağlanması gereken bir husustur, dininden ve müslümanca yaşayışından tâviz
vermesini câiz kılan bir husus değil!