Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Azap Geldikten So a Kâfirlerin İnandım Demesi Fayda Vermez.

Azap Geldikten Sonra Kâfirlerin İnandım Demesi Fayda Vermez


Azap Geldikten Sonra Kâfirlerin İnandım Demesi Fayda Vermez



Toplumlar, ilâhî ceza ile helâk edilmeden önce
tevbe edip dönerlerse Allah da azap etmez. Ancak, ilâhî azap gelip de, toplum
yok edilirken yapacakları tevbe kabul edilmez. Çünkü bu tevbe, sapıklığı ısrarla
sürdürmüş olanların mecburiyet altında yaptıkları bir tevbedir. Artık günah
işleme imkânı kalmamış, bütün kötülük işleme fırsatlarını pervasızca
kullandıktan sonra köşeye sıkışmış kimselerin tevbesidir bu tevbe; onun için de
kabul edilmez. Çünkü böyle bir tevbe, ne kalbin ıslah olmasını sağlar, ne hayata
düzelme, iyileşme getirir ve ne de kişilikte ve gidişatta olumlu bir değişim
göstergesidir.

Son anda tevbenin kabulüne engel olan durum
şudur: Ölmek üzere olan insan, birtakım haller ve dehşetler müşahede ettiğinde,
bunları görürken zaruri olarak Allah'ı tanıyıp inanabilir. Nitekim Firavun'un
imanı böyledir: "İsrâiloğullarını denizden geçirdi; Firavun ve askerleri de
zulmetmek ve saldırmak için onların arkalarına düştü. Nihayet boğulma
kendisini yakalayınca

(Firavun:) 'Gerçekten İsrâiloğullarının
inandığından başka ilâh olmadığına iman ettim, ben de müslümanlardanım!' dedi.
Şimdi mi? Oysa daha önce isyan etmiş; bozgunculardan olmuştun (denildi)."
(10/Yûnus, 90-91).

Fahreddin Râzi, Firavun'un iman edişinin kabul
edilmemesini şöyle izah eder: O tam azap inerken iman etmiştir. O esnadaki iman
ise makbul değildir. Çünkü azap inerken durum kaçınılmaz hale gelmiş olur. Bu
vakitte ise tevbe makbul olmaz. İşte bu sebepten ötürü Allah; "Fakat
hışmımızı gördükleri zaman inanmaları kendilerine bir fayda sağlamadı." (40/Mü'min,
85) buyurmuştur.

Kur'an bu gerçeği birkaç yerde daha vurgular:
"Kötülükleri yapıp yapıp da nihayet kendilerine ölüm gelip çatınca; 'Ben şimdi
tevbe ettim' diyenlere ve kâfir olarak ölenlere tevbe yoktur (öylelerinin
tevbesi makbul değildir). Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır." (4/Nisâ,
18). "Ne zaman ki hışmımızı gördüler. 'Tek Allah'a inandık ve O'na şirk/ortak
koştuğumuz şeyleri inkâr ettik' dediler. Fakat hışmımızı gördükleri zaman
inanmaları kendilerine bir fayda sağlamadı. Allah'ın kulları hakkında eskiden
beri yürürlükte olan yasası budur." (40/Mü'min, 84-85) (13)



1- Ahmet Özalp, Şâmil İslâm Ansiklopedisi, Şamil
Y. 2, s. 193-195

2- Mevdudi, Kur'an'da Firavun, s. 9, 38-43

3- Zübeyir Yetik, Her Nemruda Bir İbrahim, s.
90-91

4- Mevdudi, a.g.e, s. 43-50

5- Z. Yetik, a.g.e. s. 91

6- Kurtubî,El-Câmi, 2/ 79

7- İslâm Ans. 3/487

8- Z. Yetik, s. 81

9- M. İslâmoğlu, İmamlar ve Sultanlar, s. 8-9


10 Z. Yetik, s. 88

11- M. Toptaş, Şifa Tefsiri, 1/135

12- İslâm Ansiklopedisi, 13/120, 122

13- N. Tok, Kur'an'da Sünnetullah ve Helâk
Edilen Kavimler, s. 86-87