Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Lânet etmek

Lânet etmek

Lânet etmek:

İnsanların birbirine lânet
etmesi; ?Allah'ın lânetine uğra!?, ?lânet olsun!?, ?mel'ûn!? gibi tâbirleri
kullanmakla gerçekleşir. ?Allah'ın rahmetinden uzak olasın!? anlamına gelir. Hak
etmeyen bir kimseye lânet etmek veya çokça lânet tabirini kullanmak, büyük
günahlardan kabul edilir. ?Mü'mine lânet etmek, onu öldürmek gibidir.? (Buhârî,
Eymân 7, Cenâiz 84, Edeb 44, 73; Müslim, İman 176 -110-; Tirmizî, İman 16)
Âlimler, yaşayan muayyen bir
kimseye lânet etmenin haram olduğunda ittifak ederler. Çünkü lânet, ?Allah'ın
rahmetinden uzak kılma? manasına gelir. Hali, içyüzü ve son durumu kesin olarak
bilinmeyenin, Allah'ın rahmetinden uzak olmasını dilemek câiz olmaz. Bu sebeple
âlimler, ?ister müslüman, ister kâfir ve isterse hayvan olsun, muayyen birine
lânet etmek câiz değildir? demişlerdir. Bir kimsenin son halini sadece Allah
bilir. Ebû Cehil ve İblis gibi küfür üzerine öldüğü veya öleceği bir nassla
bilinenlere lânet edilebilir. Kâfir olarak öldüğü veya öleceği bilinmeyenlere
açıkça lânet câiz değildir. Ama, vasıfla lânet haram değildir. Fâiz yiyen veya
yediren, zâlimler, fâsıklar, kâfirler, bid'atçılar gibi hadislerde lânet izâfe
edilenler, belirli bir şahsı bu çerçevede tâyin etmeden lânet edilebilir.
İnsanlara ulu orta lânet etmek,
sövmek gibi, hatta ondan daha ağır bir kötü sözdür. Rasûlullah (s.a.s.), kötü
sözlü olmayı mü'minlik vasfıyla bağdaştırmaz. Kur'an ve Sünnet, hangi çeşidi
olursa olsun, kötü sözü yasaklar. Âhirette hesabının zor verileceği amellerden
olduğu ve gönüllerde açtığı yaranın, bıçak ve kılıç yarasından daha derin
olmasından dolayı, dinimiz, hayrın dışında söz söylemektense susmayı emreder.

Lânet; kötü söz, hakaret ve
sövme anlamında kullanılır. Ama esas anlamı, Allah'ın rahmetinden uzak kalması
için bedduâdır. Kelimenin esas anlamı budur. Hadis-i şerifte, içki içen kimseye
lânet etmenin Rasûlullah tarafından yasaklanması (Buhârî, Hudûd 5) gösterir ki,
Allah ve Rasûlünü seven kimse için, bir mü'min için, büyük günahlar da işlese
lânet etmek haramdır. Böylelerine Allah'tan mağfiret dilemek daha uygundur. Kişi
dinden çıkmadıkça, günahı sebebiyle lânet edilmesi câiz değildir. Ama,
başkalarına kötü örnek olacak şekilde günahı açıktan işleyen, başkalarını
haramlara alıştıran, insanları Allah'a isyana teşvik eden bir fâsığa lânet câiz
görülmüştür.
İhtiyatlı âlimlere göre,
muayyen bir kimse için, lânet tavsiye edilmez; bazı amelleri işleyenleri
caydırmak için kötü fiilleri engellemek kasdıyla genel olarak bazı vasıfları
taşıyanlar lânetlenebilir; Peygamberimiz'in yaptığı bundan ibarettir. Başta İmam
Buhârî olmak üzere birçok âlim, açıktan günah işleyen fâsıklara ve özellikle
zâlimlere ve tâğutlara genel bir üslûpla beddua etmenin câiz olacağına
hükmetmişlerdir. Bir kimsenin ismen lânet edilmesi, onu günahta ısrara veya
tevbesinin kabulü hususunda ümitsizliğe atabilir; halbuki bedduâ ve lânet,
muayyen bir şahsa değil de günahkârlara genel bir üslûpla yapılacak olursa, bu o
günahı işlemekten kaçındırma ve caydırma olur, insanın kötülüğü değil, iyiliği
hedeflenmiş olur.
Lânet kavramını tanımak,
insanları ulu orta tel'in etmeye vesile olmamalı; kendimiz ve yakın çevremizin
lânetlenmiş kötülüklerden uzaklaşmamız ve başkalarını münkerden yasaklama
görevimiz için değerlendirilmelidir. Müşrikleri muvahhid mü'min, münâfıkları
samimi müslüman, günahkârları hayırda ve sevapta yarışan mücâhid haline getirmek
için dinimizin hepimize görevler yüklediğinin bilincinde olmalıyız. Lâneti hak
ettiren kötülükleri bilmek, öncelikle o tür hataların en küçüğünün ve en
gizlisinin bile kendimize bulaşmasına müsâmaha ile bakmamak, kötü amele buğz
etmek, fakat kötü insanı ıslâha çalışmak anlayışına hizmet etmelidir.