Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Bâtıl Din ve İdeoloji Mensuplarına Benzemenin Hükmü

Bâtıl Din ve İdeoloji Mensuplarına Benzemenin Hükmü

Bâtıl Din ve
İdeoloji Mensuplarına Benzemenin Hükmü:

Kur'an ifadesiyle,
yaratılmışların en şerlisi olan bâtılperestlere benzemenin sorumluluğu
gerektirmeyen tek türü, ilim ve teknikte kullanılan metodlardaki benzeşmeyle,
yürümek, araç kullanmak, yemek, içmek gibi benzeşmenin kaçınılmaz olduğu doğal
ve beşerî durumlardaki benzeşmedir. Bu tür benzeşmeler mubahtır, günah değildir.

Benzeşmenin, sorumluluğu
gerektiren en hafif şekli, mekruh olan benzeşmedir. Meselâ; putperestlere
benzeme olduğundan canlı resimlerini içeren duvar halıları, süs yastıkları ve
tablolarla ev tefriş edilmesinde veya canlı varlıkların resimleriyle motifli
elbise giyilmesinde günah vardır. Böyle bir benzeme özel terimi ile mekruhtur.

Yahudi, hıristiyan, materyalist
ve benzeri bâtıl din ve ideolojilerin mensuplarına özgü olan, İslâm'ın emirleri
ve yasakları ile çatışan özelliklerinde onlara benzemek, sakınılması gereken
haram bir benzemedir. Bu haram benzemeye bazı örnekler verebiliriz:
Peygamberimiz, mü'min
erkeklere: ?Yahudilere, hıristiyanlara ve müşriklere benzemeyin!?
buyurarak sakalın uzatılması ve bıyığın kısaltılmasını emir buyurmuştur. O
yüzden mü'minin dış görünüşünden kendi müslüman kimliğini belli edecek, onu
kâfirlerden ayıracak alâmet-i fârikasının bulunması gerekir. Mü'min hanımların
nasıl örtülerinden dinî kimlikleri belli oluyor ve olması gerekiyorsa, mü'min
erkeklerin de, sakal veya kıyafet gibi dışa akseden kimliğini yansıtan
özellikleri olması gerekir. Bu özelliklerden dolayı, özellikle Hanefî mezhebi
âlimlerinin ictihadlarına göre sakal ve bıyığı traş etmek, ictihadî bir haram
kabul edilmiştir. (Sakal-kıravat tartışması veya haram-mekruh damgalandırması
yapmaksızın, yargılamada bulunmadan, bugünkü toplum yapısı içinde bunların
İslâmî kimlik açısından önemli olduğu bilinmeli ve uygulamaya çalışmalıdır.)
Peygamberimiz, mü'min olmayan
toplumların bayramlarının ve kutsal kabul ettikleri günlerinin, onların
kutladığı gibi kutlanılmasını yasaklamıştır. Bu sebeple gayr-ı müslimlerce
kutsiyeti olan 31 Aralık gecesini çamlarla, hindilerle veya aile toplantıları
ile kutlamak, kutlamak maksadıyla televizyon seyretmek haramdır. Gayr-ı
müslimlerin yılbaşı kabul ettiği 31 Aralığı yılbaşı olarak kabul ve takdis
ederek tebrikleşmek, reklâm vasfındaki hediyelerle de olsa hediyeleşmek
haramdır. Yine, kaynağı gayr-ı müslimler olan özel günleri, tâğutların
müslümanlara karşı galip geldiği, İslâm'a ihanetin sembolü ilan edilen günleri
kutlamak da haramdır.
Haram olan benzemelere;
evimize, iş yerimize büst koymak, dükkânlarımızda canlı ve cansız mankenlerle
mal teşhir etmek gibi daha pek çok örnekler verilebilir. Hüküm bakımından haram
olan taklit ve benzeme, fâilini günahkâr kılar ve azaba uğratır. Çünkü Rabbimiz,
kendisine ve Peygamberine isyan edenleri cezalandıracağını bildirmektedir:
?Kim (meşrû görerek) Allah'a ve O'nun Rasûlüne isyan eder, Allah'ın koyduğu
sınırları aşarsa, Allah onu içinde ebedî kalacağı ateşe sokar. Onun için
alçaltıcı bir azap vardır.? (4/Nisâ, 14)
Yahudiler, hıristiyanlar,
materyalistler ve her çeşit müşrikler gibi şerli bâtılperestlere benzemenin
dünyada kültürel zillet, âhirette ebedî azap doğuracak en felâketli şekli
inançta ve değer ölçülerinde onlara benzemektir. Bilinmesi ve kaçınılması son
derece önemli olan bu taklit ve benzeme türüne örnek olarak şunları
belirtebiliriz:
Allah'a ve O'nun şeriatine
inanmayanları, bâtıl sistemlerin kurucusu ve uygulayıcısı olan filozof,
politikacı, eylemci, devrimci ve yönetici kişileri ve onların takipçilerini
yüceltmek; fotoğrafları ve büstlerini arzuyla evlere ve işyerlerine asmak;
kâfirlikleri içinde onları dille veya yazıyla propaganda etmek, mü'mini
kâfirliğe götüren bir benzeşmedir.
İslâm Dininin sadece
vicdanlarda/gönüllerde kalması gereken bir inanç meselesi olduğunu belirtip,
hayatın O'nun ölçülerine göre düzenlenmesine gerek olmadığına inanmak, böylece
mü'min olmayanların inançlarını paylaşmak da kâfirliğe götüren bir benzeme
türüdür.
Kâfirliğe götüren bu benzeme
türünü fâillerinin dilleriyle şöylece örneklendirebiliriz:
?İlim ve teknikte ileri gitmiş
gayr-ı müslim ve materyalist ülkeler gibi olmalıyız.? ?Şeriat eskidendi.
Şimdi hıristiyanlığın ve materyalizmin etkisi altındaki ülkelerden;
İsviçre'den, İtalya, Almanya ve Fransa'dan getirtilmiş kanunlar var. Laik
parlamento kanunlar yapıyor. Sen onlara bak!? ?Artık faizsiz ekonomi olur mu?
Orduya din eğitimi lazım değildir. Modern eğitim kâfidir.? ?Kadın dilediği gibi
çalışır, istediği gibi giyinir. Bağnazlığa ne gerek var??
Örneklerini çoğaltabileceğimiz
bu tür inançlar ve değer ölçülerinde benzeme, Allah korusun, kâfirliğe götürür;
götürüyor da.
Kâfirliğe
götüren benzeşme, mü'mini kâfirlerden kılar. Kâfirler ise ebedî cehennemliktir.
Biz, hamdolsun müslüman olarak doğduk ve İslâm'ı öğrendik ve O'na teslim olduk.
Rabbimizin ihsanı olan bu nimeti değerlendirmeli, bâtılperestlere benzemekten
sakınarak dünyamızı izzetle, âhiretimizi saâdetle yaşamalıyız. Bunun için de
İslâm'ı öğrenmeli, bid'atlerden çekinmeli, haramlardan uzaklaşmalı ve
bâtılperestlerle kaynaşmaktan kaçınmalıyız. Gayr-ı müslimleri, materyalistleri
ve her çeşit müşrikleri inançta ve yaşayışta taklit etmenin, dünyada maymun gibi
zillete, âhirette dehşetli azaba sürükleyeceğini unutmamalıyız. (13)