Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Tasvîrin (Resim ve Heykelin) İtikad, Fıkıh ve Sanat Açısından Hükmü.
Tasvîrin 
 
Tasvîrin (Resim ve 
Heykelin) İtikad, Fıkıh ve Sanat Açısından Hükmü 
 
 
 
Haramlığında şüphe bulunan hususlarda cesaret 
fıska; ihtiyat ise takvâya götürür. ?Üzümünü ye, bağını sorma!? anlayışı 
materyalist inancın (veya inançsızlığın) sonucudur. Haramdan kaçınmak için, 
bağını sorup öğrenmediğin üzümü yememek, haramlığına dair bir şüphe varsa, 
ihtiyatlı davranarak sakınmak müslümana yakışan takvadır. Sanatçı gönül eri 
olduğundan, Allah'ın sanatına hayran bir ruha sahip bulunduğundan, takva 
herkesten önce ona yakışır. Takvanın getirileri sadece öteki dünya ile sınırlı 
değildir. Sanattaki bu ihtiyat da, yeni konulara, orijinal ürünlere kapılar 
açacaktır ve tarihsel süreç içinde de açmıştır. 
 
Hz. Süleyman döneminde, put görevi üstlenmediği 
ve sadece sanat eseri olduğu anlaşılan heykele (timsâl) hoş gözle bakan, 
eleştirmeyen Kur'an'ın (bkz. 34/Sebe', 13), İbrâhim (a.s.) döneminde put görevi 
üstlendiği için ateşe atılma pahasına devrilmesini, put-heykellerle mücâdeleyi 
emrettiğini hatırlayalım. Aynı ?timsâl? (heykel) kelimesini Kur'an bu 
sebepten tavır alarak ifâde eder: "İbrâhim babasına ve kavmine: 'Şu karşısına 
geçip tapmakta olduğunuz heykeller nedir böyle?' demişti." (21/Enbiyâ, 52). 
Yine aynı heykelin Peygamberimiz döneminde put haline dönüştüğü, saygı duyulduğu 
için onları devirmek, yeryüzünden onları kaldırmak için savaşların göze alındığı 
bilinir. (Din aynı din, heykel aynı put; ama müslümanlar...) 
 
Kur'an ve hadisin, dinî emir, yasak ve 
uygulamalara ters düşmemek kaydıyla tasviri esastan ve temelden yasakladığını 
söylemek mümkün değildir. Tasvirin haram ve mubah olmasındaki ölçünün, onun 
mesajı ve kullanıldığı yer olduğu söylenebilir. Yoksa, salt olarak tasvir haram 
ise, Hz. Âişe'nin, üzerinde sûret bulunan minder ve yastık kullanması sükût ve 
takrirle karşılanmazdı. Salt olarak tasvir yasak kabul edilse, günümüzdeki 
fotoğrafın her türlüsünün haram olması icap ederdi. Bu da konusu ve amacı ne 
olursa olsun, sinema ve televizyondaki her türlü görüntünün de tamamıyla 
haram olmasını beraberinde getirecekti. (Halbuki hiç bir meşhur âlim böyle 
düşünmemekte.) Hz. Süleyman'dan bahsederken belirtildiği şekilde Kur'an salt 
olarak heykeli yasaklamaz. Kur'an put amaçlı heykelleri kesin dille ve ısrarla 
yasaklar. 
 
Saygı duymak ve tapmak amacıyla yapılmış veya bu 
amaca hizmet eden insan heykelinin, putlaştırılmaya yol açma ihtimali olan 
kişilerin duvarlara asılabilecek ve saygı duyulacak resimlerinin haramlığında 
ittifak vardır. Tevhid inancının temel esaslarını korumak bu yasağın en büyük 
hikmetidir. Kendi eliyle yaptığına tapma ahmaklığını bazı insanlar, sadece eski 
câhiliyye döneminde değil; şu asırda ve çok yakınlarımızda bile göstermekte. 
Sadece imal ettiği halde ?yaratma? vehmine kapılmak, çıplak kadın heykeli, 
sahte tanrılar, batıl dinlerin sembolleri gibi şeyler yapmaya kalkmak ve 
bunların demirden, tunçtan yontusu için büyük paralar sarf etmek, faydasız bir 
lüks, yani israf, heykelin dinen kaçınılması ve soğuk görülmesi için diğer 
hikmetler. Tasvir, kralların, diktatörlerin ve siyasi liderlerin büyük olduğu 
fikrinin halkın zihnine işlenmesine yarayan en önemli araçlardan biridir. İster 
resim, ister heykel şeklinde olsun, tasvir, müstehcenliğin yayılmasında da, 
yığınların çeşitli şekillerde saptırılmasında da geniş olarak kullanılmıştır. Bu 
gerekçelerden yola çıkarak, tasvir tasvip görmemiştir. Tarih boyunca her türlü 
canlı resmine, özellikle insan figürüne alimler ve müslüman sanatçılar soğuk ve 
ihtiyatlı yaklaşmıştır. 
 
Resim ve heykelin soyut olanına İslâm hiç bir 
yasak koymaz. Dolayısıyla resimle veya heykelle uğraşmak isteyen ihtiyatlı 
müslüman için soyut resim ve heykelin kapıları ardına kadar açıktır. Modern 
resim ve heykel sanatı bile soyut resim ve heykele yöneldi. Minyatür modernize 
edilebilir, soyut resmin sınırsız imkan ve güzelliklerinden yararlanılabilir. 
Hat modern resme adapte edilebilir. Heykelden tebliğ amaçlı olarak da 
yararlanılabilir. Allah'ı, âhireti, ölümü, kulluğu hatırlatan, canlı figürlerden 
uzak, soyut heykel ve anıtlar gerekirse meydanlara dikilebilir. İsrafa kaçmadan 
ve yararlı bir şekilde müslümanca bu sanatlarla uğraşılabilir. 
 
Tasvirin yasak kabul edildiği anlayışından 
dolayı müslümanların sanatı hat, tezhip gibi güzel sanatlara ve mimariye 
yönelmiş olması bir avantaj olarak algılanabilir. Özellikle putçuluğa giden 
yolların tümüyle kapanması amacına dayanan putlaştırılma ihtimali olan 
canlıların heykel ve resimlerinin yasaklanması, sanat ve sanatçı açısından 
dünyada da büyük faydalar sağlamıştır. 
Zâten İslâm'daki tüm yasakların dünyaya yönelik hikmetleri vardır. Allah, sadece 
bizim için zararlı olan şeyleri yasaklamış olduğundan; yasaklara uymak, farkında 
olmasak bile birçok maslahat ve faydayı beraberinde getirir. 
 
Evet, put amaçlı ve dinî esaslara ters düşen 
tasvirin haram olması ve de müslümanların canlı resim ve heykelleri tümüyle 
yasak kabul etmesinin, sanat için çok olumlu etkileri vardır. Biyolojik bir 
vakıadır ki, kullanılmayan bir kabiliyet, kullanılmakta olan diğer yeteneği 
takviye eder. Meselâ gözleri görmeyen birinin belleği ve hassasiyeti gören 
insanlarınkinden kat kat üstündür. Meyvesini çoğaltmak için ağacın budanması 
gibi canlı yaratıkların resim, yontma ve heykellerinin tasvirinden uzak kalan 
sanatkarın kabiliyeti diğer alanlarda daha büyük kuvvetle kendini gösterir. Hat 
sanatı, minyatür, arabesk, stilizasyon ve her çeşit süsleme sanatlarındaki 
müslüman sanatçıların başarıları bunun delilidir. 
 
İslâm'ın, put amaçlı tasviri (figüratif resmi) 
yasaklaması, insanlık için çok faydalı olmuştur. Bu yasak, putperestliği 
önlemiş, yeni bir sanat türünün doğmasına sebep olmuştur. Eğer bu yasak 
olmasaydı, sanatçılar hala İsa ve Meryem resimlerini tekrar edip duruyor 
olacaklardı. Tasvir yasaklanmasa veya yasak kabul edilmeseydi, soyut sanat 
ortaya çıkmayacak, modern soyut sanata giden yol açılmayacaktı. Minyatür bu 
yasağın biraz yumuşak bir şekilde, ama saygıyla kabulünün etkisiyle gelişmiş, 
hat sanatının gelişmesi de bu yasaktan yön ve hız almıştır. Başka hiç bir din ve 
medeniyette göremediğimiz ihtişamda bir yazı sanatı ortaya çıkmıştır. Minyatür 
ve hat sanatının modern soyut resme katkılarını objektif gözle 
değerlendirdiğimizde, put amaçlı tasvir yasağını sanat adına alkışlamamak mümkün 
değildir.



