Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Kur'an'da Rab Kavramı

Kur

Kur'an'da Rab
Kavramı

?Rab? kelimesi, Kur'ân-ı Kerim'de tam 968 yerde
geçer. Rab kelimesinin çoğulu olan ?erbâb? 4 yerde ve bu kelimeden türemiş olan
?rabbâniyyûn? 3, ?ribbiyyûn? ise bir yerde kullanılır. Toplam olarak ?rab?
kelimesi ve türevleri Kur'an'da 976 yerde tekrar edilir.

Kur'an-ı Kerim, besmeleden sonra ?Hamd,
âlemlerin Rabbı Allah'a aittir? cümlesiyle başlamaktadır. Bu giriş oldukça
ilginçtir. Vahy kitabı olan Kur'an söze Allah'a ait en önemli özelliği
vurguluyarak, insanlara bu önemli gerçeği hatırlatarak başlıyor: Allah'ın
Rablığı. Her türlü övgü, her türlü saygı ve itaat ifadesi, her türlü şükran
duygusu ve bağlılık; bütün âlemlerin, âlem diye nitelediğimiz bütün varlıkların
asıl sahibi, mâliki, yöneteni, bakıp gözeteni, koruyup ihtiyaçlarını gidereni,
onlara dilediği gibi yön veren yüce güç sahibi Allah'a aittir. Kur'an, O'nun
sözüdür ve O yaratıp şekil verdiği insanları müdeliyor, korkutuyor doğru yola
dâvet ediyor. Çünkü O, âlemlerin Rabbı Allah'tır.

Rab ismi, Kur'an'da Allah lafzından sonra en çok
kullanılan isimdir. İlginçtir ki, ilk nâzil olan 30 sûrede "Rab" ismi 80 kez
geçtiği halde, "Allah" ismi sadece 20 kez geçer. Buna göre Rab lafzı, Allah
lafzının dört katı olmuş oluyor. Elbet bu gerçek, tesadüfle açıklanamaz.

Kur'an, ilk mü'minlerin gönlünde sahih bir Allah
inancını oluşturmayı hedeflemişti. Çünkü sorun insanları Allah'ın varlığına
inandırma sorunu değildi. Câhiliye insanı Allah'ın varlığına zaten inanıyordu.
Ama bu insanlar sahih Allah inancını kaybettikleri, Allah'ın olanı başkalarıyla
paylaştırdıkları için sapıtmışlardı. Bu nedenle Allah, ilk indirdiği âyetlerinde
insanların zihinlerinde kendi rablığını silinmez bir biçimde yazmayı murad
ediyordu. Bundan dolayıdır ki, yaratıcının en büyük ismi olan "Allah"ın dört
katı olarak "Rab" ismi kullanılmıştı. Rablığı kabul edilmemiş bir Allah'a
müşrikler zaten öteden beri inanıyorlardı.

İşte Kur'an, Allah'ın rab oluşunu ilk
mü'minlerin kalbine ve kafasına silinmez harflerle yazdıktan sonradır ki, taşın
gediğine konduğunun delili olarak, tam sekiz ayrı yerde şu hitapta bulunuyordu:
"Zâlikümüllahü Rabbüküm" (Mü'min: 40/62, 64) "İşte bu Allah'tır sizin
Rabbınız" Yani, ancak Allah olan, rabbınız olabilir, deniliyor. "Rabbımız
Allah'tır deyip sonra da dosdoğru olanlar" (Fussılet: 41/30) ebedî saâdetle
müjdeleniyordu.

Kur'an'da rablığın belirgin özellikleri açık
olarak bildirilmiştir. Bunların başında, insanlardan mutlak itaat ve kulluk
istemek, insanlık hayatını ve varlıklar âlemini düzenleyen ilâhî nizamlar
koymak, mutlak değer ölçüleri belirtmek gibi özellikler gelir. Bunlardan birini
kendine tahsis eden insan, rablık iddiasında bulunmuş olur. Allah, Kur'ân-ı
Kerim'de, ibâdet edilecek tek rab olduğunu açık bir şekilde bildirmiş ve
kendisine bu konuda şirk/ortak koşulmamasını istemiştir. Buna rağmen, insanların
yine de Allah'tan başka varlıkları rab edindikleri görülmektedir. Bir kısım
insanlar çıkıyor, rabba ait olan özellikleri kendilerine mal etmeye
kalkışıyorlar. Sonra da insanları gerçek Rabb'ın emir ve yasakları dışında kendi
koydukları kurallara, ilkelere, değer ölçülerine ve kendi düşüncelerine kayıtsız
şartsız uymaya çağırıyorlar. Oysa bu durum, rablık iddia etmenin ta kendisidir.
Bazı insanlar her ne kadar onlar için secdeye varmasalar da Allah'ın koyduğu
hükümleri bırakıp, onların gayr-ı meşrû emirlerini benimseyerek dinlemek
suretiyle onlara kul olma derekesine düşerler. Onların bu durumu Allah'tan
başkalarını rab edinmeleri demektir. Kur'an'daki rabla ilgili âyetler bu konuyu
açıkça ortaya koymaktadır.[1]

Kur'ân-ı Kerim, sık sık, insanların ve bütün
evrenin Rabbının Allah olduğunu vurgulamaktadır. O, kendi irâdesiyle evreni ve
içindekileri yaratıp şekil vermiş, biçimlendirmiştir. Yarattığı her şeyin tek
sahibi ve maliki O'dur. O aynı zamanda yarattığı evreni ve içindekileri
yönetmektedir, her şeye tasarruf etmektedir. Bu tasarruf etmenin içerisinde
elbette yaratılmışların ihtiyacı olan şeyleri onlara karşılıksız vermek de
vardır.

[2]



[1]
Y. Çiçek, F. Yıldız, Hamd Rabb, s. 47-49.

[2]
Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 511; Ahmet
Kalkan, İslam Akaidi: 245. Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.