Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Kur'ân-ı Kerim'de Bakara ve Icl

Kur

Kur'ân-ı
Kerim'de Bakara ve Icl

Bakara kelimesi
Kur'ân-ı Kerim'de 4 yerde[1];
bunun çoğulu olan bakarât, 2 yerde[2];
bakar kelimesi de 3 yerde geçer.[3]
Dolayısıyla, sığır anlamına gelen bu kelimeler, Kur'ân-ı Kerim'de toplam olarak
9 yerde geçer.
Icl kelimesi,
Kur'an'da 10 yerde geçer.[4]

Kur'ân-ı
Kerim'de Benî İsrâil için emredilen sığır kesme olayı, İsrâiloğullarının itaatle
ilgili tavır ve karakterlerini yansıtması bakımından hayli önemli bir örnektir.
Bu olay vesilesiyle peygamberleri Hz. Mûsâ'ya gereksiz sorular sormuşlar, Onu
bir anlamda hesaba çekmişler ve çeşitli sorularla savsaklamak istemişlerdir.
Tıpkı Hz. Mûsâ'ya yaptıkları gibi, yahûdiler, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e de böyle
davranmışlar, gerekli gereksiz soru yağmuruna tutmuşlar, sorgulamaya çalışmışlar,
bazı âyetlerle anlatılan olayların lüzumsuz teferruatını Allah Rasûlü'ne tevcih
etmişlerdi.
?Yoksa siz
de (ey müslümanlar), daha önce Mûsâ'ya sorulduğu gibi peygamberinizi sorguya
çekerek (gereksiz) sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse,
şüphesiz dümdüz yoldan sapmış olur.? (Bakara: 2/108).

Benî İsrâilin
Hz. Mûsâ'ya sordukları sorulara cevaplar sonunda çıka çıka tarif edilen inek,
taklit ettikleri put ineğin aynısı çıkmıştır. Bu bakara kesiminin
emredilmesindeki en önemli hikmet, kutsallaştırıp taptıkları ineklerin kendi
elleriyle kesilip yok edilmesi olabilir. Bununla verilen mesaj, taklitçiliğin ve
putçuluğun yasaklanmasıydı. Allah'tan başka hiçbir şeye tapınılmaması
gerektiğini onların gönüllerine yerleştirip, sığıra tapınma inancını söküp atmak
içindi bu emir. Bu soruların bir sebebi de, emredilen sığırı kesme/kurban etme
işinin, putperest mantıklarına ve tanrılaştırdıkları hayvanı kutsal kabul eden
inançlarına ters gelmesinden dolayı, ilâhî emri yerine getirmek istememeleridir.
İsrâiloğullarının, kendilerine genel olarak herhangi bir inek kesmeleri
emredilmiş iken, ineğin vasıflarını sora sora işlerinin güçleştiği; ayrıntısı
belirtilen sığırı neredeyse bulamayacakları için de emri yerine getiremeyecek
duruma geldikleri anlaşılmaktadır. Dinde gereksiz ayrıntıya dalmanın, işi
güçleştireceği mesajı da bu vesileyle verilmektedir.
Yine, bu olayın
anlatıldığı âyetlerde geçen, bakara kesme emri üzerine: Benî İsrâilin
?bizimle alay mı ediyorsun?? (Bakara: 2/67) demeleri niçindi?
Anlaşılıyor ki, Allah'ın bakara kesimini emretmesini akılları almadı. Buna bir
münâsebet bulamadılar. Demek ki, Hz. Mûsâ'nın kavmi, bakaranın kurban
edilebileceğini tasavvur edemiyorlardı. Bu da onların sığırı mukaddes
görmelerinden kaynaklanıyordu. Firavun'un kavmi olan putperest Mısır'lıların,
bakaraya taptıkları ve hatta boğanın en yüksek mâbutları olduğunu tarihten
biliyoruz. Bakara kesmenin Benî İsrâil üzerinde egemen olan Firavun toplumunun
tanrılarını boğazlamak demek olacağından, yahûdiler için eğer bu emir
Mısır'dayken verildiyse Mısır'da ihtilâl ilânı gibi idi. Mısır'dan çıktıktan
sonra olduysa, hurâfeler karışmış ve geleneğin bâtıl şirk unsurlarıyla mecz
edilmiş inançlarında bir devrim niteliğindeydi. Böyle müthiş bir emrin icrâ
edilmesi, o yüzden onlara zor gelmişti.
Mısır'dan
çıktıktan sonra yine bu kavmin, Hz. Mûsâ Tur'da iken bir buzağı heykeli yapıp
tapmaları da gösteriyor ki, yahûdileşen bu toplumun ruhu, bakaranın kesiminden
henüz memnun olmayarak ve bu işin Allah tarafından bir hayır vesilesi olduğunu
kolayca tasavvur edemeyecek bir halde bulunuyordu. Görüldüğü üzere bu emirde
normal bir bakara kesilmesi teklif edilmişti. Ve derhal emre uyup istedikleri
bir bakarayı kesiverselerdi, maksat hâsıl olacaktı. Fakat onlar, olamaz
sandıkları bu emrin ciddiyetini anlayınca, işi büyüttüler. Gönüllerine sevgisi
işlemiş, nâdir bulunan özel bir bakara tasavvur ettiler ve işte o bakara
kestirildi.
?Mûsâ,
kavmine: ?Allah bir bakara/sığır kesmenizi emrediyor' demişti de: ?Bizimle alay
mı ediyorsun?' dediler. ?Câhillerden olmaktan Allah'a sığınırım' dedi.

?Rabbine duâ
et, bize o sığırı açıklasın' dediler. Allah diyor ki, o, ne yaşlı ne de körpe;
ikisi arası bir inek. Size emredileni hemen yapın' dedi.
Tekrar,
?Rabbine duâ et, bize onun rengini anlatsın' dediler. ?O diyor ki, sarı renkli,
parlak tüylü bir inekti, bakanlara sevinç ve sürûr verir' dedi.
?Yâ Mûsâ!
Rabbine duâ et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın; zira o, bizce
karıştı (başka ineklere benzer oldu). Biz inşâallah emredileni yapmaya yol
buluruz' dediler.
Dedi ki:
?Allah şöyle diyor: ?O, henüz boyunduruk altına alınmayan, toprak sürmeyen, ekin
sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir.
Bunun üzerine, ?işte şimdi gerçeği anlattın' dediler. Hemen ineği (güç belâ
bulup) kestiler; amma az kalsın kesmeyeceklerdi.
(İnek
kesildikten sonra Allah buyurdu:) ?Hani sizden biriniz bir adam öldürtümüştü de
onun katili hakkında birbirinizle atışmıştınız. Halbuki Allah gizlemekte
olduğunuzu ortaya koyacaktır.
Haydi şimdi
(öldürülen) adama, (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun' dedik. Böylece Allah
ölüleri diriltir, size âyetlerini (Peygamberine verdiği mûcizelerini) gösterir.
Umulur ki, düşünür de gerçeği anlarsınız.? (Bakara:
2/67-73)

[5]



[1]
Bakara: 2/67, 68, 69, 71.


[2] Yûsuf:
12/43, 46.


[3]
Bakara: 2/70; En'âm: 6/144, 146.


[4]
Bakara: 2/51, 54, 92, 93; Nisâ: 4/153; A'râf: 7/148, 152; Hûd: 11/69; Tâhâ:
20/88; Zâriyât: 51/26.



[5]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.