Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Secde; Anlam ve Mâhiyeti

Secde

Secde; Anlam ve
Mâhiyeti

?Secde' sözlükte, eğilme ve
boyun büküş demektir. Bu anlamda secde, Allah'ın önünde eğilme ve O'na karşı
kulluk yapmak demektir ki insanları, hayvanları ve cansızları kuşatır. ?Secde',
bir anlamda üstün bir varlığın önünde, onu büyüklemek ve kendini o varlığın
karşısında küçük görmek üzere, saygıdan eğilmek, yere kapanmaktır. Özel
anlamıyla secde; en önemli ibadet olan namazı tamamlayan, alnı, elleri, dizleri
ve ayakları yere koymak şeklindeki hareket ve namazdan bir rükündür (olmazsa
olmaz şartıdır). Allah'ın huzurunda yere kapanış demek olan secde, Allah'a
memnuniyetini ve itaatini bildirmek veya şükretmek için yapılan bir ibadettir.
Secde kelimesi, türevleriyle birlikte Kur'an'da 92 yerde geçer. Secde yapana ?sâcid',
çok secde yapana ise ?süccâd' denir. Üzerinde secde yapılıp namaz kılanan kumaş
veya küçük halıya 'seccâde', secde yapılıp (topluca) namaz kılınan binaya "mescid",
secde organlarına da mesced adı verilir. Secde yapma olayına da ?sücûd' denilir.
Sücûd aynı zamanda çok secde yapan anlamına da gelmektedir. (2/Bakara, 125; 22/Hacc;
26)
İbâdet Anlamıyla Secde: Secde,
son derece tevazu (hürmet) ile alçalıp baş eğmektir ki, ?kibr'in karşıtıdır.
İslâmî manada, alnı yere koymak şeklindeki Allah'ı ta'zimin (büyüklemenin) ve
Allah'a itaat etmenin en yüksek göstergesidir. Her çeşit secdede ibadet, boyun
büküş, tezellül (kendini aşağı görme) ifadesi vardır. Bunun için İslâm'a göre
Allah'tan başkasına secde edilemez; bu küfürdür. Kendisine secde edilmeye lâyık
Allah'tan başka hiçbir şey yoktur. Yüceltilmeye, tâzimde bulunulmaya lâyık
yegâne makam Allah'tır. Allah'tan başkasına secde edenler o secde ettikleri
şeyi ilâhlaştırmış ve Allah'a şirk koşmuş olurlar.
Kul, ister Allah'ın huzurunda
isterse bir başkasının huzurunda yere kapansın; onun bu durumu bir itaat ve
önünde yere kapandığı şeye mutlak bir bağlılıktır. Secde eden kimin karşısında
secdeye kapanıyorsa, o makama karşı sınırsız bir saygı duyuyor, onu en büyük
tanıyor, ona en büyük sevgiyi besliyor demektir. Bu saygı ve tâzim, ister
korkudan kaynaklansın, istersse derin bir hayranlık duygusundan, durum değişmez.
Çünkü insanın kendini en aşağı, en küçük, en güçsüz gördüğü durum, secde
halidir. Öyle ki kişi, secdede kendini bir hiç olarak görür (kendini zelil
sayar), ama karşısında secdeye kapandığı makamı ise en büyük tanır. Bir makamı
veya şahsı yüceltmenin, secdeden daha ileri ve daha aşırı bir biçimi
düşünülemez.
Bu bakımdan tarihte ve
günümüzde yaşayan bütün müstekbir zorbalar, insanların kendi huzurlarında ve
makamlarının huzurunda secde etmelerini, o makamlar karşısında boyun bükmelerini
istemişlerdir. İnsanların kendi huzurlarında eğilmelerinden vahşî bir zevk
almışlardır. Firavunlar ve çağdaş takipçileri, insanların saygıyla karşılarında
eğilmelerini isteyerek mâbud haline gelmişlerdir. Yeryüzünde azıp haddi aşan,
kendilerini tanrı makamında gören bütün tâğutlar aynı karakteri taşırlar.
Kendileri Yüce Yaratıcı'nın huzurunda secde etmekten yan çizerler; ama aynı
zorbalar insanları kendi huzurlarında eğilmeye zorlarlar. Peşinden gittikleri
liderleri iblis de Allah'ın emrine karşı gelerek secde etmekten kaçınmıştı.